Açıklama Egemen Bağış’tan geldi:
“Kıbrıs için Annan Planı gibi yeni bir çözüm planı gündeme gelebilir. Bunun adı Ban-Ki Moon Planı olabilir.”
TC’nin AB Bakanı bunu söylediyse, elbette ciddiye almak gerek.
Kıbrıs sorunuyla ilgili nasıl bir zemin, nasıl bir müzakere süreci başlayacağı henüz belli değil.
Hatta BM Genel Sekreteri’nin son açıklaması sonrası Güney iyice karıştı. Hem Ban, hem de Özel Temsilcisi Downer topa tutuldular.
Nedeni de o açıklamanın ‘emrivaki’ olarak algılanıyor olması...
Ya da Kıbrıslı Rumlar bunu böyle adlandırmayı tercih ettiler.
**
Annan Planı’nın mimarı Alvaro De Soto’ydu.
Perulu diplomatın da başı zaman zaman Kıbrıs’taki taraflarla derde girip girip çıkıyordu.
Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş zaman zaman De Soto’yla ters düşer, takışırdı. Annan Planı döneminde De Soto Rumlar’dan da sert tepkiler almıştı.
Şimdi Downer’a yönelen eleştiri okları sanki biraz o günlere benziyor.
De Soto gibi Downer da ‘yoğun topçu baskısı’ altına alınmak suretiyle, belki bazı kimi konularda başka beklentileri tatmin etme hedefi güdülüyor.
Yoksa Downer’in şu ana kadar öyle şimşekler çakacak türden bir girişimi olmadı.
**
Genel Sekreter Ban’ı ve Temsilcisi Downer’ı Rumlar nezdinde eleştirilen duruma düşüren açıklamanın tek bir derdi var: Taraflar arasında müzakere sürecini bir an önce başlatmak...
Ekim ayı içinde öngörülen Atina ve Ankara ziyaretleri planlanan dönemde yapılamadı. Bunun gerekçelerini tam olarak bilmiyoruz. Bilinen tek unsur, tarafların ‘ortak açıklama metni’ konusunda uzlaşıya varamadıkları...
Oysa dikkat edin, Egemen Bağış her iki ziyaretin de gerçekleşeceğinden ‘emin’ görünüyor!
Burada bir tuhaflık olduğu anlaşılıyor.
Atina’nın Osman Ertuğ’u, Ankara’nın da Mavroyannis’i ağırlaması New York’ta Türk-Yunan Dışişleri Bakanları tarafından kararlaştırılmıştı.
Bugüne kadar Atina’dan bunun hilafına bir açıklama gelmedi. Ankara da ‘hazır’ olduğunu Bağış’ın ağzıyla teyit ettiğine, Kıbrıs Türk tarafı da “valiz dahil, herşey hazır” dediğine göre, haliyle oklar Güney Kıbrıs’ı gösteriyor.
**
Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Anastasiades’in koalisyon ortaklarıyla çok da uyumlu olmadığını herkes biliyor.
Ekonomik kriz nedeniyle Troyka baskısını üzerinde her geçen gün daha da yoğun olarak hisseden Anastasiadis’in bu dönemde radikal tavırlar içine girebilme olasılığı zayıflamış olabilir.
Kıbrıs Rum kamuoyunun şekillenmesine katkı koyan ‘fikir öncüleri’nin bu dönemde takınacağı tavrı dikkatlice izlemek gerekiyor.
Çünkü Güney’de kamuoyunu oluşturma gücünü elinde tutan bazı önemli güçler Kıbrıs’ta çözüm için motive dilmiş gibi gözükmüyor.
Anastasiadis’in Downer’a ve Ban’a dönük sert mesajını bir ‘SOS’ olarak görmek belki de daha gerçekçi ve yapıcı olabilir.
Soru şu: Acaba bu SOS’e olumlu cevap verecek olan var mı?
Ve acaba kimin olumlu cevabı süreci rayına oturtabilir?
Ban-Ki Moon Planı gelmek üzereyse, iki tarafın da ‘Evet’ine ihtiyacımız var.