Farkında mısınız, iki ayı aşkın bir süredir, ne fırtına eksildi ne de çöl toprağı adamızın üstünden. Yağmurlar bir başka yağıyor artık; hortumlar Poseidon’un öfkesi gibi…
Nisan’ın ortalarında Londra’ya hala kar yağıyor… “Mevsimler değişiyor…” diye söylenip dururuz da bunun en büyük suçlusunun biz insanlar olduğunu kolay unuturuz…
Tıpkı, Mart ayında Kalecik’te yaşanan (küçük de olsa) petrol sızıntısını; Altın Sahil’de (durdurulduğu ilan edilse de) gecekondulaşmayı; Gambilli’de, Karpaz Milli Park alanında doğanın ırzına geçilmesini unutup gittiğimiz gibi…
İnsanoğlu, ortak evi Dünya’ya karşı giderek sorumsuzlaştıkça; azgın kapitalizmin yarattığı Barbarlık Çağı’nın onlara biçtiği SESSİZ ROBOTLAR rolünü üstlenip; “Tüket, daha çok tüket” emrine uydukça, daha çoook doğal afetler yaşayacağız…
Elbette tenekeden, silikondan ve dijital devrelerden ibaret ROBOTLAR değiliz; ama et, kemik ve sinirleriyle canlı bir varlık olmamız İNSAN olmamız için yeterli değil…
Üstüne titrediğimiz çocuklarımıza da aşılıyoruz, ruhsuz, sorumsuz, yıkıcı, tüketiciliğimizi. Arabalarımızı, cansız eşyalarımızı korumak için gösterdiğimiz çabanın yüzde birini çevremiz için göstermiyoruz…
Yaratmaktan çok tüketmekle meşgul olduğumuz için yaratıcı yanımızı geliştirecek sanattan, bilimden uzak durmayı marifet sayıyoruz…
Bilimin ve sanatın ticarileştirilmesini ( bu ay sonunda yapılacak olan Londra Kitap Fuarı’nda Türkiye’nin “Kitap Fuarı Pazar Odağı ortağı” olacağını açıklamaya gerek var mı?. )umursamadığımız gibi; ne olursa olsun bu tür “uluslar arası organizasyonlara (fuar düşkünü!) hükümetimizin dudak kıvırmasını da umursamıyoruz…
Doğru dürüst bir müzemiz mi yok; ne gam!..
Toplumun büyük çoğunluğu kitap okumuyor mu; ne gam !..
Eğitim, sağlık, PARA’ya mı endekslenmiş; ne gam!...
Üniversitelerimiz “bilim üretmekten” uzak mı kalmış; ne gam !...
Önemli olan ÇARŞI’da Canlılık olsun!...
Dünyayı saran “Ekonomik Kriz!” bize bulaşmasın…
Çok karamsar görünse de, (Ne yazık ki) genel durum bu…
Az sayıda insanın yoğun tepkileri sonucunda, arada geri adımlar atılsa da (SHELL’den sonra, Norveçli petrol şirketi Statoil de Kuzey Kutbu'nda petrol arama planlarını ertelemesi ya da Turizm ve Kültür Bakanı Ünal Üstel’in, Karpaz bölgesindeki Altın Kumsal’da herhangi bir festivalin yapılmasına izin vermeyeceklerini açıklaması gibi) büyük YIKIM sürüyor…
Genel duyarsızlığın kıskacında çırpınan az sayıdaki duyarlı insanın, “Daha güzel, yaşanabilir bir Dünya” çabaları da “tepki” oluşturmanın ötesine geçemiyor bu yüzden…
Yıkımları önlemek için o kadar çok enerji harcıyorlar ki; yeni güzellikler yaratmaya ne enerjileri kalıyor ne de zamanları…
O duyarsız, SESSİZ ROBOTLAR büyük çoğunluk olduğu sürece BARBARLIK ÇAĞI da sürecek…
Bu yüzden, havalardan, pislikten, sinekten vs. şikayet etmeden önce, aynanın karşısına geçip insanlığımızı sorgulamamız gerek…
Yoksa, Sessiz Robot’luktan; vahşi TERMİNATÖRLER’e dönüştüğümüz gün geriye dönüşümüz mümkün olmayacaktır…