“İhtiyat sandığındaki 100 bin liranın 29 binini çaldı”
Fayka ARSEVEN
Hükümet’in sadece Çalışma Bakanlığı'na, Müşavir Müsteşar yerine, Müdür birini Müsteşar atamasının kamuya aylık artı maaş maliyeti 5 bin 970 TL oldu. Yeni müsteşar atamasının “ikramiye” maliyetinin de 214 bin 920 TL olduğuna işaret eden CTP Milletvekili Barçın, “Sadece bu 1 kişilik atama ile 214 Esnafa 1.000 TL elektrik katkı ödemesi yapılabilirdi” dedi.
CTP Lefkoşa Milletvekili Devrim Barçın, UBP-DP Azınlık Hükümeti’nin çalışanın 29 bin 090 TL’sini cebinden çaldığını vurguladı.
Barçın, “On binlerce özel ve kamu çalışanın birikimi olan İhtiyat Sandığı parasına verilen yıllık faizi, %19'dan %17'ye düşürmüştür. Yani hükümet ihtiyat sandığında birikimi olan emekçilerin birikimlerini enflasyon karşısında koruyamayarak, 100.000 TL birikimi olan bir çalışanın 29.090 TL'sini cebinden çalmıştır” dedi.
Bu hafta CTP Lefkoşa Milletvekili Devrim Barçın ile ülke siyasetinde yaşananları konuştuk.
- YENİDÜZEN: Geçtiğimiz cuma günü gerçekleşen mitinge yorumunuz nedir? Bundan sonrası için hem sendikal hem siyasal hem de toplumsal anlamda atılacak adımlar ne olmalıdır?
- Devrim BARÇIN: İnsanlarımız artık haklı olarak isyan noktasına gelmiştir ve cuma günü yapılan miting ile de ayrımsız tüm kesimlerin bir araya gelerek yürüyüş yapması, haklı bu isyanın sokağa yansıması olmuştur.
Özellikle de yıllardır istikrarlı bir şekilde Başbakanlık koltuğunda oturan UBP hükümetlerinin alması gereken önlemleri zamanında almaması ve bu yanlış yönetimlerden hesap sorulmayarak bunun bedelinin astronomik zamlar ile halka ödettirilmeye çalışılması insanımızı daha da çileden çıkarmıştır.
Bundan sonrası için tüm kesimler daha önce yaptıkları gibi alternatif önermelerini sunarak ve bunları halka her platformda anlatarak, bu ülkede kaynağın var olduğunu, sorunun iktidardaki UBP hükümetinin bu kaynağı halk için değil şahsi ve partisel menfaatleri için kullandığını ispatlayıp, sokağı da boş bırakmadan süreklilik arz eden eylemlilik süreçleri ile haksız oranda yapılan zamların geri alınması adına mücadelenin kesintisiz bir şekilde sürdürülmesidir.
“14 geçici işçinin Maliye’ye yıllık maaş maliyeti 1 Milyon 730 Bin 435 TL”
- YENİDÜZEN: Ekonomik kriz devam ederken, maliyenin kasası boş iken kamuya yapılan istihdamlar, atamalar nasıl yorumlanmalıdır?
- Devrim BARÇIN: Benzin fiyatlarında indirim yapılan 30 Mart 2022 tarihinde UBP Hükümeti, Fiyat İstikrar Fonu için aldığı parayı %47 artırmış ve vatandaşa daha ucuza benzin alma imkânı sunmak yerine kamu maliyesi gelirlerini artırmayı tercih etmiştir.
Elde edilen bu artı gelirin yol, okul, hastane vb. alt yapı yatırımları yerine sosyal medyada da açıkladığım üzere başta 14 geçici işçinin Başbakanlık'ta istihdam edilmesi ve imza aşamasında olan daha onlarca liyakatsiz ve torpilli geçici işçi ve sözleşmeli personel istihdamı için kullanılacak olması asla kabul edilemez.
Sadece bu 14 geçici işçinin yan ödenekler hariç Maliye’ye şu anki yıllık maaş maliyeti 1 Milyon 730 Bin 435 TL’dir.
Diğer taraftan UBP Hükümeti’nin, sadece Çalışma Bakanlığı'na, Müşavir Müsteşar yerine Müdür birini Müsteşar atamasının kamuya aylık artı maaş maliyeti 5.970 TL, artı ikramiye maliyeti 214.920 TL'dir.
Sadece bu 1 kişilik atama ile 214 Esnafa 1.000 TL elektrik katkı ödemesi yapılabilirdi.
Bu ülkede kaynak vardır ve insanlarımız da bunu bildiği için haklı olarak isyan etmektedirler.
“Yerel Gelir-Yerel Gider fazlamız ARTI 368 MİLYON 847 BİN 880 TL, Genel Gelir-Genel Gider fazlamız ARTI 275 MİLYON 647 BİN 453 TL’dir.”
- YENİDÜZEN: Devletin borçlanmak için ihaleye çıktığı ancak istediği rakama ulaşamadığı geçtiğimiz hafta basına yansıdı. Devletin içine düştüğü bu durum nasıl açıklanmalı, mali göstergeler bize neyi söylüyor?
- Devrim BARÇIN: Ülkemizde ve dünyada ekonomik krizin olduğunu kabul ediyorum ama Maliye’nin kasasının boş olduğunu kabul etmiyorum.
Bir ülkede ekonomi yönetimi veriler ışığında yürütülür.
Bu çerçevede Şubat 2022 sonu itibariyle Maliye Bakanlığı’mızın resmi internet sitesinde yayınladığı verilere baktığımızda da Maliye’de para olduğunu görmekteyiz.
Bu veriler ışığında şu an Yerel Gelir-Yerel Gider fazlamız ARTI 368 MİLYON 847 BİN 880 TL, Genel Gelir-Genel Gider fazlamız ARTI 275 MİLYON 647 BİN 453 TL’dir.
Yani Maliye bütçesi, TC’den de hiçbir kaynak almadan, savunma giderlerini de yerel gelirler ile ödemesine karşın şu an artıdadır.
Artı bir bütçe varken Maliye’nin hangi gerekçe ile halka faiz yükü yükleyerek borçlanmaya gittiğini sürekli olarak sorgulamalıyız.
“Hükümet ihtiyat sandığında emekçinin birikimini korumamış, 100.000 TL birikimi olan bir çalışanın 29.090 TL'sini cebinden çalmıştır.”
- YENİDÜZEN: Türkiye’ye ‘ekonomik bağlılık’ bu ortamda daha ne kadar devam edebilir? Yeni yaptırımlar gündeme gelebilir mi? Sıradaki ‘yaptırım’ sizce ne olur?
- Devrim BARÇIN: Kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi demek aslında kendi kendini yönetme talebinin ifadesidir.
Bu ülkede mali kaynak olduğu ve kendi ayaklarımız üzerinde durabilecek bir ekonomi yaratabileceğimiz 2018’deki dörtlü hükümet tarafından da gösterilmiştir.
Kendi ayakları üzerinden duran bir ekonomi yaratmamız gerektiği tüm kesimler tarafından kabul edilmekteyken, mevcut hükümet tarafından bu yönde irade gösterilmemesi ve/veya gösteren hükümetlere de müdahale edilip hükümetlerin bozdurulması aslında Türkiye ile ilişkiler öznelinde değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Para almadan kendi ayaklarımız üzerinde duran bir ekonomi demek Türkiye ile de sağlıklı ve eşitler ilişkiler kurmak ve Anadolu halklarının vergilerinin de çarçur edilmemesi demektir.
Bu sebepledir ki kendi kendimizi yönetmek ve siyasal irademize sahip çıkmak adına tüm kesimler olarak, bu ülkedeki kaynaklarımız ile kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratma adına ciddi bir tartışma ve planlama süreci başlatılmalıdır.
“UBP-DP azınlık hükümeti, on binlerce özel ve kamu çalışanın birikimi olan İhtiyat Sandığı parasına verilen yıllık faizi %19'dan %17'ye düşürmüştür.”
- YENİDÜZEN: Tüm bunlar olurken işçinin ihtiyat sandığı ve sosyal sigorta birikimleri ne durumda?
- Devrim BARÇIN: KKTC İstatistik kurumu tarafından 2021 yılı enflasyonunun %46.09 açıklandığı bir zamanda, dönemin UBP-DP azınlık hükümeti, on binlerce özel ve kamu çalışanın birikimi olan İhtiyat Sandığı parasına verilen yıllık faizi, %19'dan %17'ye düşürmüştür.
Yani hükümet ihtiyat sandığında birikimi olan emekçilerin birikimlerini enflasyon karşısında koruyamayarak, 100.000 TL birikimi olan bir çalışanın 29.090 TL'sini cebinden çalmıştır.
Bunun tek nedeni ise İhtiyat Sandığı Yönetim Kurulu’nun oluşumuna yönelik yasanın güncellenmeyerek, birçok bankadan daha fazla bir aktif büyüklüğe sahip olan sandık yönetim kuruluna liyakatsiz atamaların yapılması ve emekçilerin birikimlerinin değerlendirmesine yönelik rasyonel kararların üretilmemesidir.
Sigortalarda da benzer bir durum ile karşı karşıyayız.
Orda da en büyük sorun, sigorta primlerinin gerçek maaş üzerinden yatırılmaması ve bu yönde gerekli hiçbir önlemin alınmamasıdır.
Düşün ki bugün 25 yıl hep asgari ücret üzerinden sigorta primi yatırıp emekli çıkan bir kişinin alacağı emekli maaşı 4.200 TL’dir.
Gerçek maaşlar üzerinden sigorta yatırımlarının yapılmaması hem ücretli çalışanların yarın sefalet ücretinde bir emekli maaşı almasına ve emekli iken de çalışmak zorunda kalmasına hem de sigortaların gelirlerinin düşük kalması nedeniyle emekli ödemesi yapmak adına sürekli borçlanmasına neden olacaktır.
“Demokrasi adına ciddi bir darbe”
- YENİDÜZEN: Belediyelerle ilgili ‘reform’ diye adlandırılan tasarı, komitenin gündeminde. Komitede neler oluyor, sizin izlenimleriniz nelerdir?
- DEVRİM BARÇIN: Meclis alt komitesinde 12 saate yakın belediye sayılarının azaltılmasına yönelik yasa tasarısını görüştük ve komitedeki yasa tasarısının sözde “belediye reformu” olduğunu görmüş olduk.
Büyükkonuk, Mağusa ve İnönü Belediye Başkanları, belediye başkanlarının görüşlerini aldığımız bu toplantıya davet edilmesine karşın katılmamış ve görüşlerini de ifade etmemiştir.
Aynı şekilde Maliye Bakanlığı da toplantıya davet edilmesine karşın toplantıya icabet etmemiştir.
Bu 3 belediye başkanımız dışında 25 Belediye Başkanı da toplantıya icabet ederek görüşlerini ifade etmiştir.
Toplantıya katılan 25 Belediye Başkanı da yasa tasarılarının kendileri ile paylaşılmadan meclise sunulduğunu çok net bir şekilde komitede bizlere ifade etmiştir.
25 belediye başkanından, Güzelyurt ve Alsancak Belediye Başkanları hariç 23 Belediye Başkanı da çok net bir şekilde reformun sayı üzerinden olamayacağını ve öncelikli olarak belediyelerin hizmet kalitesini belirleyen 51/1995 sayılı Belediyeler Yasası'nın öncelikle görüşülmesi sonrasında bilimsel kriterler de teknik olarak ortaya konulup belediye sayılarının azaltılmasını öngören yasaların görüşülerek yürürlüğe girmesi yönünde görüş beyan etmişlerdir.
Bu tablo ortada iken 23 belediye başkanını dinlemeyip hiçbir bilimsel çalışma ortaya koymadan ille de belediye sayılarını azaltacağım diye ısrarcı olmak, temsiliyet ve demokrasi adına ciddi bir darbedir.