Son günlerde bir harita meselesi çıktı. Masadan ayrılan Anastasiyadis’e “dön” çağrıları yapılırken, bizim kamuoyuna yönelik “Rumlar bize %25 toprak bırakmak istiyor” diye yayınlar yapılmaya başlandı.
Bu harita tartışmasının ilk ipuçları UBP’nı kuruluş yıldönümündeki resepsiyonda görülmüştü. UBP yetkilileri, o toplantıya onur konuğu olarak katılan Sn.Eroğlu’na 2015’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden aday olması yönünde çağrı yaptı ve parti örgütü olarak Sn.Eroğlu’nu destekleyecekleri açıklandı.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, gösterilen sevgi ve destek karşısında yaptığı konuşmada, konuyu Kıbrıs görüşmelerine ve “Rum uzlaşmalığı” na getirerek, Rumların bizim bölgeden pek çok köy ve yerleşim bölgesini almak istediğini belirtti.
Sn.Eroğlu’nun bu kadar hassas ve masada kalması gereken konuları UBP resepsiyonunda söylemesi doğrusu beklenmedik bir tavırdı.
Diyelim ki görüşme masasında bu konular konuşuldu, halka “al ver süreci başlamadı” denirken ve harita görüşülmesi henüz mümkün değilken niye böyle bir açıklama yapıldı?
Eroğlu’nun bu açıklaması hem iç siyaset açısından hem de yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri açısından iyi bir malzeme olarak ortaya sunuldu.
Bu “ifşaatllar” hem bizim tarafta hem de Kıbrıs’ın diğer yarısında yankılandı ve uluslararası arenaya yayıldı.
Sonunda gazeteciler ve siyasetçiler bu konuyu araştırdı, ilgili taraflarla konuşuldu ve anlaşıldı ki, masaya henüz bir harita sunulmadı. %25 oranı da gerçek değildir. Herkes tahmin ediyor ki, bir çözümle kuzeyde kalacak toprak oranı Sn.Denktaş’ın kabul ettiği %29+ dan daha geriye düşmesi zayıf bir olasılıktır.
Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olup olmama konusunda henüz karar vermemiş Sn.Eroğlu toplumu, çözüm konusunda denemek istemiş ve çözüme inanmayan kesimlerin oranını ölçmeye çalışmıştır.
Basından öğrendiğimize göre Sn.Eroğlu sürekli anketler yaptırmaktadır. Toplumda sağ kesim oylarını artırmak için bir heyecan ve telaş yaratmak gerekiyordu. Sn.Eroğlu’nun seçim stratejistleri, bu etki-tepki ile oyları artırmak ve yeni bir ölçüm yapmak niyetiyle bu taktikleri uygulatabilirler.
2013 yılı sonunda Kıbrıs’ta barış umutları yeşerten ancak toplumun bir kesiminden şiddetli eleştiri alan KTFF ile KOP arasındaki anlaşma bir türlü ilerleyemiyor..
Bu anlaşma kuzeydeki tüm futbol kulüpleri tarafından onaylanmış ve tepkilere karşı dimdik ayakta kalmıştır.
KTFF başkanı Sn.Sertoğlu hiçbir şekilde amacından sapmıyor ve gayet cesur biçimde KOP ile yaptıkları anlaşmayı ileri götürmeye çalışıyor.
Bir süre önce SIM tv deki “Düşünüyorum” programımıza konuk olan Sn.Sertoğlu, KOP ile yapılan bu anlaşma sonrası, hükümetin ve ilgili bakanlığın spor kulüplerine yaptığı yardımları kestiğini veya çok azalttığını söylemiştir. Bir nevi cezalandırma yoluna gidilmiştir.
Spor dairesi müdürü açıklama yapmış ve spor kulüplerine 9 milyon para akıttıklarını söylemiştir ama Sn.Sertoğlu bu açıklamaya verdiği yanıtta bu paraların kimlere ve hangi amaçla verildiğinin açıklanmasını istemiştir. Bu yardımların doğru ve amacına yönelik dürüst yardımlar olmadığını ima etmiştir.
Görüyoruz ki, sadece resmi görüşmeler değil daha düşük düzeyde, iki toplum kurumları arasında kurulan diyalog ve yakınlaşma da belli çevrelerce desteklenmiyor ve berhava edilmeye çalışılıyor. İki taraftaki telefon bağlantısı da sabote edilmiştir.
Diyeceğim o ki Kıbrıs’ta barış böyle engelleniyor...