Barış koşusunun bitmeyen nefesi

Sami Özuslu

Bu ülkede ‘barış koşusunun bitmeyen nefesi’dir o...
1975’ten beri...
En kötü koşullarda, gizli saklı dağıtıldığı, standlara konulmadığı, okuyanın fişlendiği dönemlerden bugüne çok zor geldi.
Bazen yaralandı, tökezledi, zorlandı...
Sonra ayağa kalktı, toparlandı, youna devam etti.
Gün geldi, kardeşleri de katıldı o yürüyüşe...
Sonra bir kardeş daha...
Büyüyen, gelişen bir ailenin abisi oldu.
Şimdi üç ciğer birden var, ‘barış koşusu’nda yol alan...
**
Yenidüzen 40’ına geliyor artık...
SİM FM 15’ini bitirdi.
Kanal SİM ise daha 5 yaşında...
United Medya ‘ilkeli yayıncılık’tan milim taviz vermeden, eğilip bükülmeden yayınlarına devam ediyor.
Medyada onca kirlenme, ilkesizlik, etiksizlik, hukuksuzluk alıp başını giderken, hem ayakta durmak hem de temiz kalmak giderek güçleşiyor.
Gerek yazılı, gerek elektronik ve gerekse internet medyası, güce hakim olmak isteyenlerce kontrol edilmek isteniyor.
Başta para olmak üzere, çeşitli yöntemlerle ‘yandaş medya’ yaratma çabası artık çok da gizli yapılmıyor.
‘Alan’ da, ‘veren’ de mahalle baskınından pek rahatsız olmuyor.
Vekil transferleriyle kirlenen siyasetin prototipi basında da sürekli yaşanıyor.
**
Öte yandan Kıbrıs Türk basınının değişmez gündemi, yani Kıbrıs sorunu bütün haşmeti ve ağırlığıyla olduğu yerde duruyor.
Bıkıp usansa da herkes, müzakerelerden gerginliklere kah umut, kah umutsuzluk haber olmağa devam ediyor, yorumlara konu ediliyor, programlarda saatlerce konuşuluyor.
Kıbrıs Rum medyası ve Kıbrıs Türk medyası bu konuda kimi zaman ‘propaganda aleti’, kimi zaman ‘statüko bekçisi’ gibi davranıp manipülasyonları sürdürüyor.
Medya Kıbrıs sorununun adeta bir parçası gibi davranıyor.
Bir başka deyişle ‘renksiz’ ya da ‘tarafsız’ olma iddiaları havada kalıyor.
‘Tarafsızlık da taraf olmaktır’ zira...
**
Şöyle bir soru takıldı dün aklıma:
“Acaba Kıbrıs Rum toplumunda da bir Yenidüzen olsaydı, barış daha kolay gelmez miydi bu adaya?”
Bir de SİM FM...
Ve bir Kanal SİM...
Barış için durmaksızın koşan, nefesi hiç bitmeyen bir medya grubu...
‘Birleşik bir ada’ için çarpan yüreklerle beraber her daim zeytin dalıyla, beyaz güvercinle meydanlarda...
Korkmadan, ürkmeden, yılmadan, sapmadan, yolunu kaybetmeden, mahalle baskısına boyun eğmeden, piyasaya mahkum olmadan, kıvrılmadan, bükülmeden...
Zor, değil mi?
Barışa ulaşmak kolay oldu mu ki hiç?
Yeter ki nefes bitmesin, tükenmesin.
Nice 39 yıllara Yenidüzen!..