Bir ‘gaz’ kıvranıyor ada göbeğinde!
Çıksa bir dert, çıkmasa başka…
***
Böylesi ‘kriz’ ortamları, herkesin, gerçek yüzünü görmemiz adına bir ‘sınav’dır aslında…
‘Barış kültürü’ ve ‘barış siyaseti’nden ne anladığımıza dair bir sınav…
***
Kıbrıs’ın kuzeyinde siyaseti bütünleyen yeni akım “Türkiye’ye sorumluluk yüklemeden” ve “kimseleri ürkütmeden” yürümek oldu.
Siyasetçiyi ‘suçlamak’ işin kolayı.
Daha önemlisi ‘karşı konulamaz’ bu gücün, hayatımızda nasıl bu kadar ‘belirleyici’ olduğunu konuşmak...
***
Savaş gemileri gitti de ne oldu?
Durdu mu sondaj !..
Doğal gazın ya da petrolün yarısını koyduk mu cebe?
Yok !..
O halde, ne işe yaradı bu adım!
Bu soruyu soran yok.
***
- “Haddini bildirmek” tavrı, barış kültürünü ve siyasetini temsil etmez.
Ne ‘savaş gemileri’ni maviye süren Türkiye’ye yararı var bu krizin, ne de “müzakerelerden çekildik” diyen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne…
Kıbrıslı Türkler derseniz, tam da ‘zavallısı’ bu sürecin!..
“Pinpon” maçında ortadaki “file” dahi değil!..
***
Kıbrıslı Rumlar, ‘eskinin de eskisi’ Türkiye’yi anımsatan bu kartı ‘havada’ kaptı, müzakere masasında çok da ‘oynayası’ yoktu, doğru!..
Oynamasa ne olacak ki?
Avrupa Birliği üyesi...
Dünyada bir kimlik sahibi...
Tarihinin en ağır ekonomik krizine rağmen, direniyor, yaralarını sarıyor.
Peki ya Kıbrıslı Türkler?
Kıbrıslı Türkler’in ‘eğreti’ geleceği?
***
Kıbrıs’ın kuzey siyasetinde neredeyse ‘tek ağızdan’ çıkan ortak temenni, Kıbrıslı Rumlar’ın “kararını yeniden gözden geçirmesi” oldu!..
Doğru ama eksik…
Kıbrıslı Rum liderliği de geçirmeli kararını gözden, Türkiye de…
Şimdi ‘tahrik’ zamanı değil çünkü…
Herkese ‘sorumluluğu’ ve ‘kusuru’ cesaretle söylenebilmeli...