İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin barış hareketi “Barış ve Federal Kıbrıs Platformu (UK)”, yayınladığı basın bildirisi ile Kıbrıs’ta barışa ulaşmanın tek yolunun sivil toplum örgütlerinin toplumlararası görüşme sürecine doğrudan katılımı ile mümkün olacağını ortaya koydu.
1968 yılından beridir sürdürülen toplumlararası görüşmelerde, iki toplumun liderlerinin ya da onların atadığı görüşmecilerin Kıbrıs sorununu bir yere vardıramadıklarına işaret eden Platform, bunun da iki toplum arasındaki güveni gittikçe zayıflattığını, şovenizm ve milliyetçiliği körüklediğini vurguladı.
Platform, tüm Kıbrıslı barışseverlere birlikte hareket etme ve aktif görev alma çağrısı yaparak, BM ve Avrupa Birliği’nin bu alanda etkin tavır almaya ikna edilmesi için yoğun çaba harcanmasını istedi.
Platform “sivil toplumun, siyasi örgütlerin, sendikaların ve meslek örgütlerinin, toplumlararası görüşme masalarında doğrudan müdahil olmasının, Federal Çözüme ulaşmada, daha üretken ve sonuca götürücü olacağına” inandığını belirtti.
BM Genel Sekreteri ve BM Güvenlik Konseyi’nin, sivil toplumun görüşme süreçlerine taraf yapılması yönündeki iki toplum yöneticilerine yönelik çağrılarını da hatırlatan Barış ve Federal Kıbrıs Platformu bildirisinde “Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yetkililerini, Kıbrıs’ın her iki toplumunun sivil örgütlerinin, demokratik yollarla seçecekleri temsilcilerinin, görüşme masaları etrafında aktif görev almalarını teşvik etmeye davet ederiz” denildi.
Platformun yayınladığı basın bildirisinin tam metni şöyle:
İngiltere’de yaşayan ve Kıbrıs’ta kalıcı barışın ancak Federal bir çözümle kurulabileceğini savunan Kıbrıslı Türklerin barış hareketi, Barış ve Federal Kıbrıs Platformu (UK), yurdumuz Kıbrıs’ta toplumsal dinamikler ve toplumlararası görüşme süreçleri yeniden yapılanmadıkça, adamızda kalıcı barışın ulaşılmaz bir hayal olduğunu, tüm Kıbrıslılarla paylaşmak ister.
Tartışmasız biliyoruz ki, Denktaş ile Kleridis arasında görüşmelerin başladığı 1968’den beri, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk liderlerinin doğrudan katıldığı veya atadığı görüşmeciler tarafından sürdürülen görüşmeler, bizleri kalıcı bir barışa götürememiştir!
1963’ten beri dünya gündemine oturan Kıbrıs meselesi, sorunu çözmek için, iyi niyet görevlerini yürüten BM Genel sekreterlerinin dokuzuncusunu da sorunu çözemeden, emekli edeceğe benzemektedir.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarında GARANTÖR olarak sunulan, İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın, ada insanlarının barış ve istikrara ulaşmasında gerekli uzlaşmacı katkıyı yapmadıkları ortadadır.
1959-1960 anlaşmaları ile kurulan bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki ana toplumunun liderlikleri, başlangıçta Enosis ve taksim politikaları ile şimdilerde de birbiri üzerinde tahakküm kurma oyunlarına alet olmaları sonucu, adamızda etnik milliyetçilik ve şovenizm katmerleşmiş, toplumlararası güven zayıflamıştır. Böylece kitlelerin FEDERAL ÇÖZÜM’e olası aktif desteğini etkisiz kılmıştır.
Kıbrıslı Türk toplumu mensupları olarak ayrıca şunu vurgulamak isteriz: 1974’ten beri, ele geçirdiği kuzeydeki topraklara nüfus taşıyan ve 1949 Cenevre Konvansiyonu’nu ihlal ederek savaş suçu işleyen ve burada sosyal, siyasal yaşamın her alanını kontrol altına alan Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey’i adeta bir sömürgeye dönüştürmüştür. Böylece Kıbrıslı Türklerin iradesine ve federal çözüm görüşmelerindeki yetkilerine el koyarak, Kıbrıs’ta kalıcı bir barışa ulaşmayı engelleyen taraflardan biri olarak, hem insanlarımızın ve adamızın, hem de Doğu Akdeniz’in gerginliklerin ve hatta savaş tehlikesinin ortasında kalmasına katkı yapmıştır.
Yukardaki tespitlerimiz ışığında bize göre Federal çözüme ulaşma yolunda içte ve dışta atılması gereken adımları aşağıda özetlemiş bulunuyoruz:
Kıbrıslı Türklerin bir an önce özgür iradeleri ile karar verebilme yetkilerini geri almaları ve tüm dış müdahalelere karşı direnerek, Federal Kıbrıs mücadelesini kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşma ile sonuçlandırmaya odaklanmalarını, toplumumuzun geleceği için en gerçekçi seçenek olarak görüyoruz. Bu anlamda, Kıbrıs’ta kalıcı barışı Federal bir Kıbrıs’ta gören, siyasi partilere, sivil örgütlenmelere, sendikalara ve meslek örgütlerine, Federal Kıbrıs yolunda çabalarını birleştirerek, birlikte mücadele yolu bulmaları çağrısında bulunuyoruz.
Kıbrıs’ta 1955’lerden beri milliyetçillik demagojileri etkisinde, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planladığı çatışmalarda silah altına alınan ve savaşlarda canlarını, yerlerini, mülklerini kaybeden istisnasız bütün Kıbrıslılar olmuştur! Bundan dolayı, barışın kurulduğu ortak bir Kıbrıs ülkesi (Federal Bileşik Kıbrıs) yaratmak, bütün Kıbrıslıların çıkarınadır. Bu hedefe ulaşmak için de, tüm Kıbrıslılar olarak, barıştan yana siyasi ve sivil örgüt temsilcilerimiz ile etnik toplum çıkarları temelinde değil, bütün adaya, biz adalıların ortak çıkarlarını gözetecek bir barışı getirmek istiyoruz. Bunun için, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde oluşturduğu görüşme masasında katılımcı taraf olarak aktif yer almayı, olmazsa olmaz bir gereklilik olarak görürüz.
Son yıllarda Kıbrıs sivil toplumunun görüşme süreçlerine taraf yapılması yönünde, iki tarafın yönetimlerine çağrıda bulunan BM Genel Sekreteri’ne ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne,
Ve 2004 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’ni üye yapan, ancak AB müktesebatını Cumhuriyet’in Kuzey topraklarında yürürlüğe sokmayan Avrupa Birliği yetkili organlarına ve Birliğin üye ülkelerine;
• Kıbrıs meselesini barışçı ve sürdürülebilir bir federal çözüme ulaştırmada, samimiyetlerini göstermek için etkili katkılar yapmaları çağrısını yaparız.
• Bugüne kadar göz ardı ettikleri, Emekçi Örgütlerinin seslerine dikkatle kulak vermelerinin, bağlar geliştirmelerinin önemine dikkat çekeriz.
• Ve önemli bir vurgulama olarak, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yetkililerini, Kıbrıs’ın her iki toplumunun sivil örgütlerinin, demokratik yollarla seçecekleri temsilcilerinin, görüşme masaları etrafında aktif görev almalarını teşvik etmeye davet ederiz.
Son olarak, yukardaki önerilerimiz çerçevesinde, sivil toplumun, siyasi örgütlerin, sendikaların ve meslek örgütlerinin, Toplumlararası görüşme masalarında doğrudan müdahil olmasının, Federal Çözüm’e ulaşmada, daha üretken ve sonuca götürücü olacağına inanırız. Buna ulaşmak için de, hem Birleşmiş Milletler Örgütü’nün, hem de Avrupa Birliği’nin, bu konuda etkili tavır almaya ikna edilmesi için, tüm Kıbrıslıları aktif görev almaya davet ederiz.”