SUSAN MCKAY
Sinn Fein Başkanı Gerry Adams’ın 1972 yılında IRA tarafından gerçekleştirilen McConville’in cinayeti ve kaçırılmasıyla bağlantısı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınması çoğumuzun unutmakta olduğu toplumsal hafızadaki dehşet dolu anıları tekrar canlandırdı. 1998’deki Hayırlı Cuma Anlaşması’nın bir parçası olarak tutukluların serbest bırakılmasını ve silahların yok edilmesini (ki bu adli kanıtların yok edilmesi demek) kabul etmiştik.
Mükemmel sembolik seremoniler aşamasına gelmiştik: Kraliçe Elizabeth 3 yıl önce Dublin’de Britanya’yla savaşırken ölen İrlandalı cumhuriyetçilerin yattığı anıta çelenk koymuştu; Martin McGuinness, geçen ay İrlanda Devlet Başkanı’nın Londra’ya yaptığı ziyareti kutlamak için Windsor Kalesi’ndeki yemeğe katılmıştı. Ancak Jean McConville’in kızı ve oğlu geçen hafta adaletin yerine gelmesi, gerçeğin ortaya çıkması ve suçlunun cezalandırılmasına ilişkin konuştuklarında seslerindeki o acı ortadaydı. McConville ailesi Gerry Adams’ın sorgulanması için uzun zaman yoğun bir mücadele verdi. Ancak hâlâ annesi uzaklaştıkça bacaklarına yapışan korkmuş çocuklar gibi konuşuyorlar.
Geçenlerde Belfast’ta bir toplantıda hikâye anlatımı ve “sorunlar” (Kuzey İrlanda sorunu) hakkında konuştum, sonrasında bir kadın konuşmak için yanıma geldi. Gözleri acı ve öfke doluydu. Kocasını öldürenleri asla affedemeyeceğini veya bu insanların şu anda yönetimde olmalarını asla kabul edemeyeceğini söyledi.
Dünya medyası geçen hafta Adams’ın tutulduğu kale gibi korunan karakolun çevresinde toplandı. Kuzey İrlanda bitmesi gereken bir öyküydü. Ancak yerel gazeteciler için her gün yeni bir hikâye patlak veriyordu. Britanya ordusunun 1971 yılında Ballymuphy’de 11 sivili öldürmesine ilişkin soruşturma olmayacağından, 1978 yılında La Mon Otel’de 12 sivilin IRA tarafından öldürülmesine kadar her şeyi haber yaptılar. Perşembe günü Adams’ın herhangi bir suçlama yapılmadan serbest bırakılacağı haberi yapıldı ancak bunun 1971 yılında 15 kişinin ölümüne neden olan McGurk Barı bombalamalarıyla olası bağlantısı nedeniyle tutuklanan 60 yaşlarında başka bir adam olduğu ortaya çıktı.
Cumhuriyetçiler de Protestanların yaralarına tuz basıyor. Birkaç hafta önce hararetli bir radyo tartışmasında Sinn Fein’den üst düzey bir politikacı, 1994’teki Shankill Yolu’na bomba yerleştiren IRA’ya mensup genç adamın en az öldürülen 9 sivil kadar kurban olduğunda agresif bir biçimde ısrar ediyordu. Tartışmada çocuğu da ölenler arasında olan bir adam da vardı.
Kurbanlar ve Hayatta Kalanlar Forumu adında kıymetli bir oluşum ve birçok destek örgütü var ama aynı zamanda eski kavgaları sürdürmek için ölüleri kullananlar da var. Kuzey İrlanda sorununun en şiddetli zamanlarında, 1970’lerin başlarında, Kuzey İrlanda’da intihar oranları çarpıcı bir biçimde düşüktü. Şimdi ise Britanya ve İrlanda’daki eğilimlerin tersine bu oran durmaksızın artıyor ve en büyük artış ise o zamanları yaşamış insanlar arasında, özellikle de sorundan en çok zarar gören bölgelerde görülüyor. Sinn Fein, liderlerinin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Adams, barış sürecinde merkezi bir rol oynamıştı. Şu andaki krizin ironilerinden biri, Adams’ı Jean McConville’in ölümü nedeniyle topa tutanların barış sürecine karşı olan ve “silahlı çatışmayı” durdurduğu için Adams’ı affedemeyenler olması.
Siyasilerin kuzeyin geçmişiyle baş etme mekanizmaları üzerinde anlaşamamaları Kuzey İrlanda Polis Servisi’ni uygun olmayan bir sorumluluk düzeyiyle baş başa bıraktı. Bir yıl önce, bayraklar ve anmalar hakkındaki karmaşanın ortasında bakanlar ve bakan yardımcıları Haass sürecini başlattı. Bu yılın ocak ayında birlikçi partiler ortaya çıkan öneriyi desteklemeyi sorumsuzca reddettiler. Sinn Fein’in hakikat sürecine desteği konusundaki güvenilirliği Adams’ın hiçbir zaman IRA’da yer almadığı konusundaki ısrarı nedeniyle çok fazla zarar gördü. Britanya ve İrlanda hükümetleri hemen geri çekildi.
Kuzey İrlanda, barış sürecine musallat olunmuş ilk çatışma sonrası toplumu değil. Hayaletlerini susturmaya çalışan ve başarısız olan ilk toplum da değil.
(OBSERVER’den aktaran ZAMAN – Susan McKay – 6.5.2014)