BARIŞIN SESİ...

Mehmet Çağlar

BARIŞ FELSEFESİ
İki toplumlu duygudaşlık duygusu kurulmalı,
İnsan hayatına dair düşünmenin becerisi önemsenmeli...

Artık;
Felsefe, barış anlayışını reforme etmek için, belirgin bir şekilde kullanılmalıdır...

BARIŞA İNANMAYANLAR BARIŞ YAPAMAZ
Barış, sadece savaş durumunun olmamasından ibaret olamaz...
İkna edilemeyenlerin yükümlülüğünde barış yapılanmaz...
Barışa ve halkların kardeşliğine inanmayanlarla uzlaşı anlayışı yapılanmaz...
Bunu toplumsal bir uzlaşı eksenine taşımak gereklidir...
Hiçbir şeyin değişmeyeceği bir dünyaya sığınma eylemleri,
"Kan döktük vermeyiz" argümanları,  "davaya"  haklılık kazandıracak mahiyetler değildir...

DEĞİŞİMİN SİYASETİ
Bu noktalarda tartışılması gereken çağdaş ve toplumsal vaadler vardır...
Yaşam eğilimleri vardır...
Dikkat edilmesi ve iyice analiz edilmesi gerekir ki, çözüm ve barışa karşı spekülasyonlar ile yıkım aracı olmaya yönelik tutumlardan kimler fayda sağlıyor?

Bu gibiler, muhalif oldukları çözüm ve barış yanlısı sol siyasi düşüncenin karşısına net olarak ne ortaya koyuyorlar?
Gerçekten değişimin siyasetini yapıyorlar mı?
GÜVEN ARTIRICI ÖNLEMLER
Artık;
Duygular ile sorunlar arasındaki bağlantıyı anlamak ve bu beklentileri karşılamak gereklidir...
Bunun yolu GAÖ olabilir...
Lâkin, bu konu ile alâkalı tercihler her kesim tarafından apaçık ortaya konulmalı...
Sadece mübadele değeri olarak değil;
Özgürlük,
Adalet,
İlerleme,
Demokrasi ve insan hakları,
ve sosyalist ilkelerle ilgili tüm değerler olarak belirlenmeli...
Barıştan taraf olanlar yaşamın her alanında bunu başarmalıdırlar...
Bu anlayışlar toplumsal süreçlere aktarılmalı ve aklın rehberliğinde amaçlar arasında optimum dengeler kurulmalıdır...
İNANANLARIN HALLLERİ BARIŞIN SESİ OLUR
Kısacası;
Sosyalizmin insanileşme talebini yaratabilecek şartları siyasi konjonktür içerisinde var etmemiz lâzımdır...
Kanaatlerin serbestce tartışılabildiği iki toplumlu bir kamuoyu yaratmak;
belki de,
Bu şartları ve GAÖ diye belirlenecek tüm açılımları yaratabilecek pekiştirme yöntemlerinden birisi olabilir...

Belki her iki tarafın aydın, akademisyen, yazar, çizer ve oyuncuları çözüm ve barışa inanan siyasetçilere ilâveten barış sürecine samimiyetlerini ve cesaretlerini yazılı basında ve ekranlarda birlikte tartışarak taşıyabilirler...
Onların halleri barışın sesi olur belki...

DEVREDE OLUNMALI
Yani işin özü ve özcesi;
Artık her iki toplumda da barışa yürekten ve felsefi olarak inananan kaynaklarımızın sürecin içinde daha etkin bir biçimde devrede olması lâzım...