Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı: “Organize suç çeteleri her yerde”

Bu hafta Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı ile ülkede yaşanan kriminal olayları ve sebeplerini konuştuk.  

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, ülkede organize suç çetelerinin hayatın her alanına yayıldığına vurgu yaparak, “Büyük bir cüretle insanları huzursuz ediyorlar, insanları tehdit ediyorlar, gayri yasal yollardan menfaat elde ediyorlar ve bunu avuçiçi kadar ülkenin içerisinde hoyratça yapıyorlar ve artık herkesin hayatına dokunuyorlar” dedi.

Barolar Birliği olarak, bu tür insanlar tarafından tehdit edilen ve polise gitmeye çekinen kişiler için bir çalışma başlatacakların kaydeden Esendağlı, “öncelikle suçun meydana gelmemesi için herkesin elinden geleni yapması gerekir” ifadesinde bulundu.

Bu hafta Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı ile ülkede yaşanan kriminal olayları ve sebeplerini konuştuk.  

  • YENİDÜZEN: Son zamanlarda ülkede kriminal olaylar arka arkaya meydana geldi. Suçlar artıyor mus, ne oluyor?
  • ESENDAĞLI: Kamuoyunun dikkatini çeken ve tepki doğuran pek çok olay oldu. Ama son zamanlarda artış ifadesi çok doğru mudur? Sanmıyorum. Çok uzun zamandır kriminal vakalarda yükselme olan bir ülkede yaşıyoruz. Son günlerde biraz daha dikkat çekici, biraz daha medya tarafından ele alınan olaylar üst üste gelince ve bu bir tepkiye yol açınca, gündemin ilk sıralarına yükseldi. Bu göstere göstere gelen bir netice… Çünkü bu tip olayların önüne geçilmesi için alınması gereken ve alınmayan bir takım tedbirler vardır.
    Bunu da sürekli dile getirdik. Dile getirmekten artık usandığımız, kendimizi tekrar etmeye başladığımız konulardır. Bu denetimleri yapacak olan makamlar, bu konudaki yetkileri kullanan organlar bellidir. Hükümetin alması gereken tedbirler vardır.

 “Temel hedefin ne olması lazım? Suçun meydana gelmesini engellemek... O konuda çok şey söyleniyor, çok konuşuluyor ama fiilen sorunu çözmeye yönelik etkili olacağını düşündüğümüz herhangi bir adımın atıldığını söylemek zor.”

Polisin kolluk gücü olarak alması gereken tedbirler vardır. Siz bu tedbirleri alırsınız, yürürlüğe koyarsınız ve suç işlenmesini engellemeye çalışırsınız. Eğer devlet olduğunuz iddiasındaysanı aslında asli görevlerinizden biri budur. Kişilerin can ve mal güvenliğini korumaktır. Bunları yapmadığınız noktada konu bu raddelere geliyor. Suçlular yakalandı mı, yakalanmadı mı, mahkemeye çıkarıldı mı, Rum tarafından iade edildi mi edilmedi mi, Türkiye ile anlaşma var mı, yok mu, mahkemeler yeterli cezayı verdi mi vermedi mi, cezaevinde neler oluyor gibi konuları konuşuyoruz. Ama farkındaysanız hepsi suç işlendikten sonraki konuşmalar. Oysa temel hedefin ne olması lazım? Suçun meydana gelmesini engellemek... O konuda çok şey söyleniyor, çok konuşuluyor ama fiilen sorunu çözmeye etkili  olacağını düşündüğümüz herhangi bir adımın atıldığını söylemek zor.

“Bu ülkeye girebilmesi için herhangi bir kişinin yasal bir gerekçe sunması gerekir. Ama bu gerekçelerle gelen kişiler bunu teyit etmek durumunda da olmalıdır.  Yetmez, ülkeye girecek, içeri girdikten sonra girdiği yasal amaca bağlı olarak kalmaya devam ettiğini teyit etmeniz gerekir. Turist olarak giren kişinin 8 yıl burada ne işi vardır.”

  • YENİDÜZEN: Ülkeye giriş çıkışların denetimi bu noktada ne kadar önemli?
  • ESENDAĞLI: Kesinlikle birinci öncelik olmalıdır. Elbette ülkede suç işleyen kişilerin tümü yurtdışından gelen kişiler değildir. Ama suçun meydana gelmesini engelleyebilmek için analiz yapabilmelisiniz. Elinizdeki insan malzemesini, toplumun yapısını, ekonomik seviyesini, geleneklerini, adetlerini biliyor olmanız gerekir. O analizlerin neticesinde suçu önleyebilecek sosyal ve ekonomik tedbirleri veya kolluk tedbirlerini alabilirsiniz. Bu ülkede yaşayan insanlarla ilgili böyle bir analiz yapabilecek durumda mıyız? Değiliz. Neden değiliz? Zaten nüfus konusunda bile daha netleşemedik. O zaman kişilerin yapısını, statüsünü, ekonomik-sosyal seviyesini tespit edemezsiniz. Nasıl yaparsınız bunu? Girişlerde sıkı kontrol yaparsınız. Bu ülkeye girebilmesi için kişinin yasal bir gerekçe sunması gerekir. Turizm, eğitim, çalışma, aile ziyareti yasal birer gerekçedir. Ama bu gerekçelerle gelen kişiler bunu belgeleyecek, teyit edecek durumda olmalıdır.  Yetmez... Ülkeye girecek... İçeri girdikten sonra girdiği yasal amaca bağlı kalvam ettiğini de teyit etmeniz gerekir. Turist olarak giren kişinin 8 yıl burada ne işi vardır. Öğrenci olarak giren adamın herhangi bir işte ne işi vardır? Oraları da denetlemeniz gerekir. Orayı denetleyeceksiniz, elinizdeki defacto ve dejure nüfusu analiz edeceksiniz, ondan sonra suçu önlemeye başlayabileceksiniz. Aksi takdirde olmaz. Devlet bu tedbirleri alıp, muhaceretle, ikametle ilgili etkin denetimlerini yaptıktan sonra konu polise geçecek. Çünkü polisin tek görevi sadece suçluları yakalamak değildir. Suçun ortaya çıkmasını da engellemektir. O zaman bu iyileşmeye başlayacak. Yoksa mahkemelerde ne ceza verildi, bu adamlar ne yaptı, konusu en son iş. Tek başına suçun önüne geçmeye yeterli olacak bir şey değildir mahkemelerin verdiği cezalar…

“Ülkenin nüfusu özellikle yoğunlaşıp, kriminal vakalar da artmaya devam ediyorsa, buna karşın polis teşkilatının da nüfusu geriye gidiyorsa bunun bir sıkıntı olduğu açık.”

  • YENİDÜZEN: Polis teşkilatı ilgili de çeşitli eleştiriler, suçlamalar yapılıyor. Polisteki sorun personel yetersizliği mi, başka başka nedenler mi?
  • ESENDAĞLI: Polisteki personel ve imkan eksikliği ile ilgili yakınmaları ciddiye almak lazım. Bunlar gerçektir. Ülkenin nüfusu özellikle yoğunlaşıp, kriminal vakalar da artmaya devam ediyorsa, buna karşın polis teşkilatının da nüfusu geriye gidiyorsa bunun bir sıkıntı olduğu açık. Polis yetkilileri ile yaptığımız pek çok görüşmede bu imkansızlıkları dile getiriyorlar. Oraya kulak vermeliyiz. Yani teşkilat diyorsa ki; ‘yetemiyorum, yetiştiremiyorum’ burada bir sorun var, müdahale edilmesi gerekir. Ama teşkilatın tek sorunu bu mu? Hayır. Teşkilatın içerisinde çok ciddi aksamalara yol açacak, kolluk hizmetinin, polis hizmetinin niteliğini düşürecek pek çok aksama mevcuttur. Çok ciddi revizyona ihtiyaç vardır. Sadece personel takviyesine ya da teçhizat, olanak takviyesine değil; çok ciddi revizyona ihtiyaç olduğu açıktır. Çok büyük sorunlar vardır. Zaten bunlar zaman zaman dile gelmektedir. Polis teşkilatı her anlamda ele alınıp revize edilmedir.

“Ne olursa olsun hoş bir görüntü değil güvenlik güçlerinin otomatik silahla dolaşması ama o sokaklar da mafya bozuntusu, siyah takımlar içerisinde abuk sabuk davranan çetelerin dolaşmasından daha iyidir. Keşke ikisi de olmasa. Ama eğer geçici anlamda bu, diğerini çözecekse bir şekilde tercih edilebilir.”

 “Silahlı polisi yolda görmek çok hoş bir şey değil, huzursuzluk veren bir görüntüdür”

  • YENİDÜZEN: Polisin huzur operasyonlarında, çevik kuvvet işbirliği yapılacağı söyleniyor. Buna pek alışkın değiliz ama böyle bir durumda mıyız?
  • ESENDAĞLI: Silahlı polisi yolda görmek çok hoş bir şey değil. Ama son dönemlerde Avrupa’nın her şehrinde çok yoğun şekilde görüyoruz. Silahlı polis görülmesi suçun ortaya çıkması noktasında engelleyici bir faktörse bir tercihte bulunmak gerekebilir. Benim çok tercih ettiğim bir şey değil, huzursuzluk veren bir görüntüdür.  Ne olursa olsun hoş bir görüntü değil güvenlik güçlerinin otomatik silahla dolaşması ama o sokaklar da mafya bozuntusu, siyah takımlar içerisinde abuk subuk davranan çetelerin dolaşmasından daha iyidir. Keşke ikisi de olmasa. Ama eğer geçici anlamda bu, diğerini çözecekse bir şekilde tercih edilebilir.

“Bu ülkede organize suç çeteleri oluşmuştur, sosyal ve ekonomik hayata  karışmıştır, düzenlerini kurmuşlardır. Büyük bir cüretle insanları huzursuz ediyorlar, insanları tehdit ediyorlar, gayri yasal yollardan menfaat elde ediyorlar ve bunu avuç içi kadar ülkenin içerisinde hoyratça yapıyorlar. Bu durum artık herkesin hayatına dokunuyor.”

  • YENİDÜZEN: Sizi en çok ne tedirgin ediyor?
  • ESENDAĞLI: Gördüğümüz şey şudur; göstere göstere gelen olaylar vardır. Sadece münferit suç olaylarından bahsetmiyoruz. Bu ülkede organize suç çeteleri oluşmuştur, sosyal ve ekonomik hayata karışmıştır, düzenlerini kurmuşlardır. Büyük bir cüretle insanları huzursuz ediyorlar, insanları tehdit ediyorlar, gayri yasal yollardan menfaat elde ediyorlar ve bunu avuçiçi kadar ülkenin içerisinde hoyratça yapıyorlar.  Bu durum artık herkesin de hayatına dokunuyor. Bir yerden başlandı ve artık ufak ufak bu raddeye geldi. İşte Surlariçi’nde açıkça güç mücadelesinden, yer bölüşümünden ortaya çıkan bir kavgaya girişebiliyorlar. Mağusa’da arabadan geçerek ofis kurşunlayabiliyorlar. Adam kaldırabiliyorlar, uyarı mahiyetinde ayğından insan vurabiliyorlar. Bir sürü vakka arka arkaya geliyor. Bunlar organize suç şebekeleri… Ben geleceğe, bir adım sonrasına baktığımda artık tedbir alınmazsa etkinliğini, gücünü ve kamuya verdikleri tedirginliği ve huzursuzluğu daha ileriye taşıyacakları ve dolayısıyla da kamu güvenliğinin çok daha düşük seviyelere geleceği bir ortam görüyorum. Bu beni çok endişelendiriyor. Çünkü biz bu ülkede yaşıyoruz. Bu ülkede yaşamakla kalmayıp çocuklarımızı da bu ülkede büyütüyoruz. Nasıl bir ülke hazırlıyoruz gelecek nesillere? Endişelendiğimiz nokta bu. Esas cevabını bulmamız gereken soru, “biz gelecek nesillere nasıl bir ülke bırakıyoruz?”
    O yüzden eli kalem tutan, etrafta lup biteni görebilen, herhangi bir konuda herhangi bir yetkiyi kullanan, etkinlik gösterebilen herkesin bu konuya elinden geldiğince temas edip, bir tedbir alınması noktasında elinden gelen her şeyi yapmak zorunda olduğunu düşünüyorum.
    Çünkü ben şu noktada değilim; ‘ben değilim bunu yapacak olan, başkaları yapacak. İçişleri Bakanı, polis, Başbakan yapacak’ demiyorum. Örneğin benim bir sıfatım var. Barolar Birliği bu konuda ne yapabilir? Baro Konseyi’ni topladık. Biz bu konuda nasıl farkındalık yaratabiliriz? Sorun nedir? Sorun; insanlar tehdit ediliyor, bu suç örgütleri tarafından şantaj edilen insanlar polise gitmekten çekiniyor, polise gittiklerinde çok ciddiye alınmıyor veya polis bu konularda etkin girişim yapmıyor mu? Bu şekilde mağdur olan insanlara bir çağrı yapalım, bir ihbar merkezi oluşturalım, insanların yapmış olduğu şikayetleri Barolar Birliği olarak gidip polise iletelim, baskı unsuru olalım, takibini sağlayayım. Eğer başarılı olmazsak o zaman ifşa edip, kamuoyunun dikkatini çekelim, farkındalık yaratalım.. Yani bir  yerinden tutalım elimizden geldiğince. Basının, sivil toplum örgütlerinin, devlet yetkililerinin elinde bu konuda yapabilecekleri şeyler vardır. Ama niyet buysa.... Amaç ülkeyi güvenli bir yer haline getirmekse, iç güvenliği sağlamaksa herkesin az veya çok yapabileceği şeyler vardır.

 “Suçun artmasını önleyemeyen devlet cezaevlerini büyütür. Dolayısıyla yeni cezaevi yapılması ile ilgili övünç ve sevinç duyulan ifadeler kullanılmasını ben çok ayıplarım. Bu büyük bir ayıptır.”

“Övünç ve sevinç duyulması ayıp”

  • YENİDÜZEN: Cezaevindeki olaylar da bitmiyor. Hep de ‘yeni cezaevi olunca sorunlar çözülecek’ noktasına getiriliyor. Öyle midir?
  • ESENDAĞLI: Suçun artmasını önleyemeyen devlet cezaevlerini büyütür. Dolayısıyla yeni cezaevi yapılması ile ilgili övünç ve sevinç duyulan ifadeler kullanılmasını ben çok ayıplarım. Bu büyük bir ayıptır. Fakat işin sonunda yapacak bir şey yok. Eğer suçlular, mahkumlar bir cezaevine sığmıyorsa, orada insan haklarına uygun olan koşullar hem mahkumlara hem de gardiyanlara sağlanamıyorsa yenisi tabi ki yapılacak. Çok sorunlu bir yer şuan cezaevi. Ama hep yeni cezaevi referans veriliyor, geçildiğinde sorunlar bitecekmiş gibi… Ama unutmayalım ki bu cezaevi 1982’de yapıldığında içerisine konulan mahkumun kat ve kat üzerinde bir kapasite taşıyordu. Şuan doldu, taştı, döküldü. Bu şekilde tedbir almadan gidersek yeni cezaevi de belli bir süre sonra kapasitesini dolduracak.
     
  • YENİDÜZEN: Güneyden kuzeye ‘suçlu’ iadesi yapıldı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsun?
  • ESENDAĞLI: Güneyin bu konudaki inadını kırması sevindiricidir. Bu olumlu bir şeydir. Düşünsenize nasıl bir mesaj veriyordunuz, bu ülkede suç işleme potansiyeli olan kişilere; ‘güneyde veya kuzeyde istediğiniz suçu işleyin sınırı geçtiğiniz anda rahatsınız.’ Suçlular için dünyanın hiçbir yerinde böyle bir konfor yoktur. Böyle bir mesajı yıllardır verdiler. İnşallah bu olumlu gelişmenin arkası gelir.
     
  • YENİDÜZEN: Siyasiler hakkındaki yolsuzluk dosyaları hazırlandı, süreç başladı.
  • ESENDAĞLI: Yolsuzluk bağlamında veya siyasilerin karıştığı suçlar bağlamında bugüne kadar ülkede mahkemelik olma noktasında çok örnek yoktu. Şimdi birkaç vaka mevcut. Bütünün içerisinde ne kadarıdır, yeterli midir, birileri günah keçisi midir, bunlar başka tartışma konusudur. Ama bizim konuya bakabileceğimiz nokta bu aşamada şudur; neticede bu kişilerle ilgili dosyalar tanzim edilmiş ve mahkemeye sevk edilme noktasına gelmiştir. Suçlu olup olmadıklarına ilişkin kararı da mahkeme verecektir. Onun ötesinde bir yorum yapmak çok doğru olmaz.  

 

 

 

 

 

    

Röportaj Haberleri