Çok farklı bir toplumuz…
Bu 'farkımız' medya ile olan ilişkilerimize de yansıyor.
Kimileri gazeteleri “özel” işlerini halletmek için kullanmak ister.
Gazeteciler “Bas genni gazeddaya” sözünü çok sık işitmiştir.
“Ama ismimi yazmaaaa haaaa” diye biten sohbetleri de…
Komşusu ile sorunu olan…
Kardeşi ile mal kavgası olan…
Belediye ile vergi meselesi olan…
Kişisel maddi sıkıntı yaşayan…
Bir siyasi ile derdi olan…
Gazetelerde alır soluğu.
***
Ya telefon açıp işini halletmeye çalışır, ya da çıkar gelir.
Sadece sıradan yurttaşlar değil, kimi siyasi kavgalarda da gazeteler kullanılmaya çalışılır…
Mesela UBP kurultayı dönemini hatırlıyorum.
Küçük ve Kaşif yandaşları bir birlerine gol atmak için bizlere neler neler anlatıyorlardı karşı tarafla ilgili…
Doğrulanmamış, ancak önemli bilgileri bizlere aktarıp kendi partililerini az satmadılar.
Kaşif yandaşları Küçük’ün pisliklerini, Küçük yandaşları Kaşif ve ekibinin zaaflarını düzenli olarak aktardı bizlere…
Şimdi bakıyorum, kurultay dönemi geçmiş, hiç kimseden tıs çıkmıyor.
Ne oldu yani?..
Küçük’ün yapıklarını azaldı mı?
Yoksa Kaşif ve ekibinin zaafları mı bitti.
Hayır!..
Yarış bitti, heyecan da bitti.
Ve tüm pislikler halının altına süpürüldü.
“Biriz birliğiz” naraları ile güya parti bütünleşti.
***
Sıradan yurttaş da aynı…
Neler neler yaşıyor bu haberciler her yeni günde…
Komşunun köpeği, tarladaki boru, sinekleri sesi, karşı köyün davulu…
Ne şikayetler, ne sözler…
Kimi zaman bunalan haberciler bu tarz bilgileri haber formatına sokmak zorunda kalıyor.
Çoğu zaman da, bu tarz olayların kişisel durumlar olduğunu anlatmak düşüyor.
Tabii bu sürede zaman da geçiyor, enerji de harcanıyor.
Sonra bir bakmışsınız gün bitmiş, siz sadece yurttaşın şikayetleri ile haşır neşir olmuşsunuz.
Bu da görev deyip geçiyorsunuz.
Ama geçmiyor işte!
Bunalan her yurttaşla bunalıyor, kızan her yurttaşla kızıyorsunuz.
Ve bu habercilerin, birilerinin “işleri hallolacak” diye ne sinirleri tamam kalıyor, ne de sağlıkları…
UBP’nin kavgasına da, memleketin meselesine de, sendikanın eylemine de, yurttaşın meselesine de yetişeyim derken yığılıp yalıyorsunuz çoğu zaman…
***
“Sokağa çıkma” dediler, yürüyüş düzenlediler!
Sağlık Bakanlığı’nın devletin resmi haber ajansına da düşen iki açıklaması oldu dün…
Birinde “Sağlık Bakanlığı uyardı: Tozlu hava nedeniyle sokağa çıkmayın” yazıyordu.
Diğer haberde ise “Sağlık Bakanlığı kalp yürüyüşü düzenledi”
Şimdi, Sağlık Bakanlığı ne demek istedi ben anlamadım?
Sokağa çıkmayalım mı?
Yoksa çıkalım mı?
Hem “çıkma” diye uyarı yaptın, sonra da yürüyüş düzenledin.
Bir karar versen sayın bakan!