Başa geç gelen akıllar!..

Tayfun Çağra

Daaan!..

Uyandılar…

Deprem ortalığı yıkıp geçince, canlarımız enkaz altında kalınca akıllarına geldi.

Olası doğal afet ve deprem için teknik teçhizat ve donanımın güçlendirilmesi gerekliymiş.

Bunun için de maaşlardan kesinti yapmaya, ruhsat ve harçlardan katkı almaya başlıyorlar bir yıl boyunca…

***

Bu kadar zaman ne yapıyorlardı peki?

Ancak bir felâketten sonra akıllar başa şimdi gelirken, doğal afet ve depremlere karşı teknik teçhizat ve donanımın güçlendirilmesi, maaşlardan kesinti yapmak, harç ve hizmetlere yapılan zamma ek olarak katkı ücreti koymakla mı sağlanır?

Bu işler için her yıl yapılan bütçeye bir kalem konulamaz mı?

Makam arabalarını, makam odalarını yenileme paralarını, izaz ikram paralarını, makam arabalarının benzin paralarını neden bu işler için ayırmazlar?

Külliye çok önemliymiş gibi ona ayıracakları parayı neden doğal afetler için ayırmazlar?

***

Öte yandan bu ülke deprem kuşağında ama olası depremler için bir hazırlıklarının olmadığını itiraf ediyorlar aslında…

Her yaz yangınlar çıkıyor bu ülkede, asırlık ağaçlar, evler, canlılar yanıyor ama itfaiye araçlarının eksik olduğunu şimdi de olsa itiraf ediyorlar aslında…

 ***

“İlerleyen süreçte ortaya çıkabilecek doğal afet ve özellikle depremle mücadele kapsamında eğitim, sağlık, sivil savunma ve itfaiye alanındaki ihtiyaçların sağlanması amacıyla…” deniyor…

“İlerleyen süreçte” deniyor, iyi densin ama geçmiş süreçte de olmadı mı bunlar? Doğal afetler, seller, yangınlar, depremler yaşamadı mı bu ülke!... Şimdiye kadar akıllar neredeydi?

***

Külliyeye ayrılan para bu işler için ayrılamaz mıydı? Hangisi acil, hangisi doğru? Bir ülkenin itibarını beton mu yoksa şimdi akıllarına geldiği gibi olası deprem ve doğal afetlere karşın donanımlı olmak mı belirler?   

***

Kesinti ve katkılar “Deprem ve doğal Afetle Mücadele kapsamında itfaiye aracı, teknik teçhizat ve donanımın güçlendirilmesi amaçlı yapılacak yardım, ilaç ve tıbbi malzeme alımı gibi birçok amaçla kullanılacak” deniyor.

“Allah akıl izan versin” der yaşlılar…

Bizim Bakanlar Kurulu için de söylenebilir bu ifadeler ve belki bundan önceki Bakanlar Kurulları için de…

Hep başka şeyler öncelikli oldu bizim hükümetlerde… Daha çok maaşların nasıl ödeneceği, Türkiye ile imzalanan (imzalatılan) protokolların nasıl uygulanacağı öncelikli işler oldu.

***

Okul binalarının ve sağlık ocaklarının bakım ve onarımlarının hatırlanması için ille de onbinlerce kişinin ölmesi, depremin bizi de sallaması mı beklenmeliydi?

İlaç ve tıbbi malzeme için deprem mi beklenmeliydi?

Gerçi depremler, doğal afetler daha önce de oldu, yaşadık biz bu kötü günleri önceden de…

Ancak depremler, doğal afetler, yangınlar olduğunda belki birkaç gün konuşuldu sonra yine unutuldular… Şimdi de unutulur mu? Umarım unutulmaz.

Moloz yığınının altında can veren çocuklarımızın, yetişkinlerimizin ve diğer canların “kader planı” yakıştırması altında geçiştirilmeye çalışılmasını umarım şimdiki ve gelecekteki siyasiler kabullenmezler.

***

Ve umarım Tatar’ın örtülü ödenek adı altında nereye harcadığı belli olmayan paraları da ilk kalem olarak doğal afet ve depremler için ayırırlar…