Başarabiliriz, birlikte!

Cenk Mutluyakalı

Son yıllarda hayatlarımızı kuşatan duygu hali ya da kolaycılık, kişilerin ve örgütlerin kendini dışarıda tutarak “geriye kalanları” suçlaması üzerinden büyümüştür.

Sokaklara, seçimlere, eylemlere, bildirilere sinmiş bir kokudur “bizden başka herkes kirli” ruh hali!

Hikayesini Arayan Gelecek” kitabında Bekir Ağırdır, bu durumu çok güzel özetler:
 “Ötekileştirilenlerle ilişki ve diyalog yollarını kesmek, temas kanallarını yok etmek, yalnızlaşmak gündelik hayatı boğucu bir cendereye dönüştürüyor.”


*  *  *

Bir “düzen” var ve suçluyoruz.
Ne kadar kirlilik, yalan, sığlık, sıradanlık, vasatlık, ilkellik, riyakarlık varsa o düzene ait olduğunu söylüyoruz.

Kimi “rejim” diyor, kimi “yönetim.”
Kimi “statüko” diyor, kimi “iktidar.”

Suçluyoruz!
Hep de başkalarını…

“Ben ne sağcı, ne solcuyum, benim partim yok” diyen kendini “üstün” bir yere konumluyor.
“Onlar rejim partileri, biz değiliz” diyen aklanıyor.
“Hepsi yalancı, hepsi kirlenmiş, hepsi çirkefe batmış” diyen kendini temizliyor.

*  *  *

Bir bataklık varsa birlikte battık.

Tüm diğerlerini suçlarken aynı düzenin, rejimin, statükonun, çirkefin içinde “tertemiz” kalmanın mümkün olduğuna inanmıyorum.

Ülkenin tümünü kucaklayan toplumsal bir dönüşüm, sanırım, bu düzenin bir yerine iliştiğimizin, uyumlaştığımızın, yararlandığımızın itirafı ile başlayacaktır.

Hem “burada” olmak ama hem de “dışında” kalmak büyük bir yanılsamadır.
Yıllardır hem bu düzenin kıyısından köşesinden beslenmek, hem de salt ötekini suçlamak yüzsüzlüktür.

Elbette kimileri çok daha pis, iğrenç, aymazdır!
Kimileri daha az…

Ama değişmek ve değiştirmek için ortaklaşmamız, yardımlaşmamız, dayanışmamız gerektiği gerçeği değişmez.

*  *  *

Einstein, “Dünya yaşamak için tehlikeli bir yerse kötüler yüzünden değil, kötülüğe ses etmeyenler yüzünden” demişti

İşte o “kötülüğe” ses etmenin yolu, “siz kötüsünüz, biz iyi” demekten geçmiyor.

Birlikte ayağa kalkmak için önce rekabet, güç, kibir, ego gibi duygulardan arınmak gerekiyor.


“KKTC” düzenine uyumlaştıkça, öznelik kapasitemiz kaybolduğunu görmek gerekiyor önce!

Makama, maaşa, iktidara, hırsa, arsızlığa kurban ettiğimiz bu yurdu yeniden yaratmanın ön koşulu, mevcut kurulu düzenle ilişkilerimizi gözden geçirmekten geçiyor.

Kendimizi aklama çabamızdan çok daha anlamlısı memleketi birlikte kurtarmak olmalı…

Önce kendi yüzümüzü yıkayarak, önce kendi ellerimizi…
Sonra göz göze gelerek karşılıklı: Başarabiliriz, birlikte!