26 Mayıs 2019 tarihinde Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak. Seçim bütün AB üyesi ülkelerde aynı günlerde yapılacak ve 5 yıl için yeni temsilciler seçilerek Avrupa Parlamentosu’na gönderilecek.
Her ülkenin nüfusu oranında temsil edildiği AP’ye Kıbrıs toplam 6 temsilci gönderiyor. Kıbrıslı temsilciler ilk kez 2004 yılında seçilerek gönderilmişti. 2004 Nisan ayında yapılan referandumda Kıbrıslı Rumların ağırlıklı çoğunluğunun ret oyu verdiği BM çözüm planı kabul edilmiş olsaydı Kıbrıs’ı AP’de 4 Rum, 2 de Türk üye temsil edecekti.
Olmadı. Rum tarafı Annan planını reddetti. Ama AB üyeliği imzası 1 yıl önce atıldığı ve artık geri dönüşün mümkün olmadığı nedeniyle Kıbrıs resmen AB üyesi oldu. Kıbrıs bir bütün olarak AB üyesi oldu, ama anlaşma olana kadar kuzeyde müktesebat askıya alındı. Böylece 6 AP milletvekilini de müktesebat askıdan inene, yani anlaşma imzalanana kadar Rum tarafı seçmeye başladı.
2004, 2009, 2014 yıllarında Kıbrıs’ı, Kıbrıslı Rum siyasi partilerinde aday olan ve Rumların seçtiği 6 Kıbrıslı Rum milletvekili AP’de temsil etti.
İlk kez bir Kıbrıslı Rum siyasi parti kendi listesinden bir Kıbrıslı Türkü aday gösterdi. Bu Akel için bence önemli bir adımdır. Daha da önemlisi Akel yöneticilerinin Niyazi Kızılyürek’in seçilmesi için özel çaba harcamasıdır.
Akel’in Niyazi hocayı aday göstermesinin ardından iki tarafta da tartışmalar başladı. Bu sürede güney Kıbrıs’ı çok yakından izleme olanağım olmadı. Ama genel ilerleyen günlerde milliyetçi çevrelerin hem Akel’i, hem de Kızılyürek’i hedef alan eleştirilerine mutlaka tanık olacağız.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ise kendilerine milliyetçi yakıştırmasını yapan çevreler daha Niyazi hocanın adaylığı ilan edilir edilmez saldırıya başladı. Yok kendilerini temsil etmezmiş, yok güneyde yaşadığı için Kıbrıslı Türk sayılmazmış, yok federal çözümden yana olduğu için zaten ne olduğu belliymiş gibi eleştiriler yapıldı, hala yapılıyor. Üstelik bu eleştiriler sadece köşe yazılarında da kalmadı Meclis’te neredeyse tam gün bu konu tartışıldı.
Efendiler önce şunu anlamalısınız Niyazi hocanın sizi temsil etme gibi bir iddiası yoktur. Kıbrıslı Türkler için ayrılan 2 sandalyeden birini almak için de aday olmadı. Niyazi hoca Akel listesinden aday oldu. Seçilirse de Akel’in muhtemelen seçilecek 2 AP milletvekilinden biri olacak.
Peki bu Kıbrıslı Türkler için neden önemlidir?
Bence asıl yanıtlamamız gereken soru budur. İlk olarak Kıbrıslı Türklerin AP’de görünür olmasını sağlamak için Niyazi hocanın seçilmesi ve AP’de temsilci olarak bulunması önemlidir.
Bir anlaşma olmadan elde edemeyeceğimiz kesin olan 2 sandalyeden birinin olsun başka şartlarda elde edilmesi ve dışarıdan değil, içeriden Kıbrıslı Türklerin taleplerinin dile getirilmesi olumlu bir gelişmedir.
Böylesi bir gelişmenin bize ayrılan 2 sandalyeyi hiçbir zaman elde edemeyeceğimiz anlamına geleceği yönündeki eleştiriler de bana göre yersiz ve temelsizdir. Çünkü bize ayrılan 2 sandalye için seçim yapmamız ancak bir anlaşmadan sonra gündeme gelecektir. Anlaşma olduktan sonra zaten bugünkü şartlar tamamen değişeceği için yeni bir durum ortaya çıkacaktır. 2 sandalyenin akıbeti de bu yeni duruma göre yeniden değerlendirilecektir.
Sonuç olarak Niyazi hocanın AP milletvekili olarak seçilmesi, AP’de kimi temsil ettiğinden bağımsız olarak Kıbrıslı Türkleri Avrupa’da görünür hale getirecektir. Federal çözüm tezi Avrupa’da daha yakından tanıtılacak, Avrupa kurumlarında çözümün önündeki engeller muhataplara doğrudan anlatılabilecektir.
Akel bu adımı atmakla bence cesur bir yaklaşım ortaya koydu. İlk olarak Akel 2004 referandumunda hayır kararı almakla hayal kırıklığına uğrattığı Kıbrıslı Türklerin gönüllerini almaya çalışıyor.
Buna rağmen Rum milliyetçilerinin tepkilerini bile bile bu kararı alması gerçekten Akel için de çok önemli bir adımdır.
Bu aşamada biz Avrupa vatandaşı Kıbrıslı Türklere düşen görev ne olursa olsun bu seçimde oy kullanarak hem Niyazi hocanın seçilmesine yardımcı olmak, hem de güneyde yalnızlaştırılmaya çalışılacak olan Akel’e destek vermektir.
Toplumların kaynaşması elbette zaman içine olacaktır. Ama bir yerden başlamak gerekir. İki toplumun birbirlerinden ayrı yaşadığı sürece kaynaşmalarını beklemek abesle iştigaldir. Toplumların kaynaşması karşılıklı durarak ve hiçbir adım atmadan sağlanamaz.
Hele tarih kitaplarından şoven unsurların hala temizlenmediği, gençlerin hem okullarda, hem kışlalarda, hem de kutsal mekanlarda şovenizmle zehirlendiği küçücük ülkemizde kendiliğinden kaynaşama olmaz.
Toplumlar arasında kaynaşma olması için ortak bir şeyleri paylaşmaları gerekir. Ortak iş yapmaları, karşılıklı ticaret yapmaları, aynı işyerinde ya da tarlada yan yana çalışmaları, birlikte hayvancılık yapmaları, birlikte top oynamaları, birlikte eğlenmeleri vb. orak işleri yapmaları gerekir.
Hangi toplumdan olursa olsun aynı dünya görüşünü savunan insanların birlikte siyasi faaliyet yürütmeleri de birlikte seçime gitmeleri de kaynaşma için önemli bir öğedir diye düşünüyorum.