Üç hafta geride kaldı. Her hafta bir maçı canlı geriye kalanları işe televizyondan izleme fırsatı buldum.
İlk izlenimim, kısa sürede başarı.
Hedef ne olursa ve nasıl olursa olsun sadece kazanmak.
Saha içi uygulamaları doğru yapmak diye bir endişe yok. Futbolcu sahada yanlış yapıyor uyaran yok. Bazen uyarı gelse de düzeltme çabasına giren de yok.
Bu düşünce bazı kulüp başkanları başta olmak üzere yönetici ve teknik adamlarda. Hani derler ya “başarıya giden yolda her şey mübahtır” diye. Yani bu kadar olur.
Neredeyse tüm takımların oyun sistemi bir birinin kopyası gibi. Topa sahip olan takım ilk olarak ileriye şişirme top atmayı hedefliyor.Kendi yarı sahamda top kaybı yapmayım diye. Aslında dışarıya yansıtılan görüntü bu.
Bence gerçek neden futbolcuların pas yüzdelerinin oldukça düşük olması. Doğal olarak da güven eksikliği.
Günümüz futbolunda sonuca gitmek için boş alanları etkili kullanma konusunda teknik adamlar büyük bir efor harcamakta.
Topa ne kadar daha çok sahip olabilirim diye ince ayarlar yapılmakta.
Antrenman planlarını bu doğrultuda düzenlenmekte. “Topu boş alana nasıl taşıyıp baskıdan kurtulurum” çalışmaları sık sık yapılmakta.
Futbolcudan driplinglerde bile topu boş alana sürerek gitmesi istenmekte.
Bu düşünce tarzı kenar oyuncuların önemini bir o kadar daha artırmakta.
Eskiden “gelen adamı çizgiye yönlendir” deniyordu. Kenar ortalarından gelen topların büyük bir bölümü gol olunca bu anlayış değişti. Artık gelen oyuncuya “çizgiyi kapat içeriye yani kalabalık alana yönlendir” deniyor.
Biz buna rağmen ısrarla göbekten gitmeye çalışıyoruz. Ne ilginçtir ki bu konuda dışarıdan da yeterince müdahale gelmiyor. Futbolcunun yaptığı yanlışı doğrularcasına.
İlgili, ilgisiz herkes futbolun takım oyunu olduğunu çok iyi biliyor. Takım halinde savunma ve hücum yapmayı hedef alıp bu doğrultuda çalışma yapmak gerek.
“Ayrıcalıklı futbolcu” sayısı bazı takımlarda bir hayli fazla. Bu durumda takım olgusundan bahsetmek imkansız.
Oyunu iki yönlü oynayan futbolcular yetiştirmek için çaba sarf etmek lazım. Saha içinde yapılan doğru koşuların artırılması bu noktada önem kazanmakta. Tabi ki antrenman şiddeti ve sayısı da sorgulanmalı.
Hiç kimse kaybetmek istemez ama bence gerçekçi olmak ve doğru hedefler koymak gerek. Yenilik genelde korkutur. Ama bence hedef koyup gelişim ve başarıyı yakalamak için savaşmak gerek.