Bazen içinde bulunduğumuz sisteme öylesine alışıyoruz ki, sanki başka türlüsü olursa dünya başımıza yıkılacak, her şey altüst olacak gibi hissederiz. Aslında çoğu zaman tüm çabamız olanı korumak içindir.
Seyahat etmek, bambaşka coğrafyalarda farklı sistemlere tanık olmak ise içinde bulunduğumuz kısır döngülere bir es farklı bir bakış açısıdır.
Gezgin ruhu olanlar çok iyi bilirler ki; ruh bedenden taşmaya başlamışsa ille ki kaçmak, farklı diyarlarda bambaşka kültürlere seyahate çıkmak gerekir.
Ben 16 yaşıma kadar hep farklı diyarların kitaplarını okudum, hayallerini kurdum. 16 yaşımdan sonra ise ne zaman biraz vakit ve para bulsam hep hayalini kurduğum diyarların yolunu tuttum.
Seyahat ettiğim ülkeler arasında ise beni en çok etkileyen coğrafya değilse de sistem Küba’dır. Tek bir parti ile ülke yönetimi demokratik olabilir mi? Elbette olabilir, çünkü parti içinde birçok muhalefet vardır.
Çocuk ve kadın hakları bu kadar gelişmiş olabilir mi? Parlamentonun yarısı kadın olursa olur. Devrimden sonra sadece kadınlar ve çocuklar seferber edilerek ülkenin %99’u okur yazar hale getirilmiş
Sosyalist bir ülkenin halkına sunacağı en önemli hizmetler Sağlık ve Eğitim’dir. Herkes için ulaşılabilir bir Sağlık ve Eğitim sistemi...
Evet ben Küba’daki sağlık sisteminden etkilendim. Kapitalizmin bizi, ruhumuzu tamamen kıskacına aldığını en net olarak sağlık ve eğitim hizmetlerinde hissederiz. Sağlığın ve eğitimin hızla ticarileştiği günümüzde ben sık sık Küba’yı düşünür oldum. Yarım yüzyıldan fazla bir süre kapitalizme her şeye rağmen yapayalnız direnmeye çalışan Atlantik’in ve Pasifik’in ortasındaki o minik ülkeyi. Kastro’nun Che’nin ve Raul’un onurlu ülkesini...
Küba’da Sağlık Sistemi nasıl mıydı?
Her iki bin kişiye bir sağlık merkezi. Bir pratisyen hekim, Çocuk, Kadın Doğum Uzmanı ve bir Diş Hekimi. Pratisyen Hekim ve diğer hekimler düzenli olarak orada yaşayan halkın sağlık kontrollerini yapar. Bölgede herhangi bir hastalıkla ilgili normalden fazla bir artış tespit edilirse hemen merkeze bildirilir ve o konu ile ilgili bölgedeki sular, çevre ve diğer etkenler araştırma altına alınır. Mesela kanserde artış mı oldu. Hemen bölge incelemeye alınır. Ya da yüksek tansiyon, kalp hastalıkları...
Tedavi edilemeyecek bir hastalık oluşursa hasta ikinci basamak hastaneye sevk edilir ki buradaki hastaneler çoğu zaman yataklı servisi ve ameliyathaneleri olan hastanelerdir. Daha ileri boyuttaki problemlerde Kalp ameliyatı, kanser gibi vakalarda ise hasta üçüncü basamak genellikle üniversite hastanelerine sevk edilir.
Ve tabi ki bu hizmetlerin hepsini Devlet halkına ücretsiz sunuyor. Ama bilmek zorundayız ki; bunun karşılığında halk bireyleri de devlet için çok çalışıyor.
Aslında ne kadar basit değil mi?
Küba bugün en çok doktor yetiştiren ülkelerden birisi. Yetiştirdiği hekimlerinden bazılarını gelir elde etmek için başka ülkelere kiralarken bazı hekimlerini ise tamamen gönüllü olarak fakir ülkelere hizmet için gönderiyor.
Yine Küba bugün en çok ilaç üreten ülkelerden birisi. Dikkat edin, en çok silah üreten değil, en çok ilaç üreten...
Elbette ki; gelin bugüne dek sağlık reformu için yaptığımız tüm çalışmaları çöpe atalım da Küba Sağlık Sistemini uygulayalım demiyorum ama bilmek zorundayız ki bu dünyada daha farklı yaşamak da pekala mümkün.
Yine şunu da söylemek zorundayım ki; Küba’da da birçok insan suyun öteki yüzündeki Amerika’yı izleyip zengin olma hayalleri kuruyor. Kapitalizmin dayanılma çekiciliğinin manyetik alanına girmeleri an meselesi...
Bazen seyahat etmek de hüzünlendiriyor işte...