Bu hafta sonu Türkiye’de yerel seçimler var.
Seçim sonuçları önemli.
Çünkü sonuçlar, hem şu anda siyasi alanda yaşanmakta olan krizin ve hem de bu krizin gerek siyasi, gerek sosyal, gerekse ekonomik sonuçlarının seyrini belirleyecek.
Yolsuzluk iddiaları, paralel devlet tartışmaları, birbiri ardına yayınlanan bantlar, bu bantlara ilişkin spekülasyonlar, son olarak sosyal paylaşım sitesi Twitter’a getirilen yasak...
Yerel seçimler öncesinde hem kamuoyunun, hem miting meydanlarının ve hem de televizyon ekranlarında izlediğimiz seçim programlarının gündemi bu!
Peki beledi hizmetlerle ilgili projeler?
Duyan varsa bana da anlatsın!
Kaçınılmazdır, dönemim tüm siyasi gelişmeleri, sıradaki her ne seçimi olursa olsun, gündem olur mutlaka.
Tamamen soyutlanmak mümkün değildir.
Ama bu kadar mı?
Kimsenin mi umurunda değil, oy vereceği adayın hizmet kapasitesi veya kabiliyeti?
***
3 ay sonra bizde de yerel seçimler var.
Adaylar yavaş yavaş belli olmaya başladı.
Bazı partiler, bazı bölgelerde adaylarını netleştirdi ve açıkladı, bazılarıysa ittifak çalışmaları nedeniyle biraz geride.
Bizim yerel seçimlere ilişkin dinamikler, Türkiye’nin yukarıda bahsettiğimiz dinamiklerinden biraz farklı.
Genel siyasi pozisyonlar, belediye seçimlerinde de illa ki önemli olsa da, Türkiye’de şu anda olduğu üzere, ana belirleyen değil.
Fakat muhtemelen nüfus sayımızın ve yapımızın sonucu olsa gerek, kişisel ilişkilerimiz de en az siyasi ilişkilerimiz kadar önemli.
Ve bazen bazı ‘önceliklere’ tanı koyabilmek için, ciddi ciddi kafa patlatmak gerekiyor.
Mesela mı?
Şöyle ki...
Dünyanın, 12 ay 365 gün yağmuru eksik olmayan nice ülkesinde, etrafta tek bir su birikintisine dahi rastlanmazken, Kıbrıs’ın kuzeyinin x şehrine, bir saat boyunca yağan yağmurun ardından, o şehrin yolları sokakları sular altında kalır, evleri su basar.
Ülke basını bu ‘vaziyeti’ bol tarafından görüntüleyip çarşaf çarşaf yayınlar.
Ama bir kişi de kalkıp da belediye başkanına, o şehrin altyapısının bir saatlik bir yağmura bile dayanamayıp bütün suyu geri kusmasının hesabını sormaz.
Ve o belediyenin sınırları içerisinde yaşayan insanlar, seçim günü gelip çattığında, ‘bunca yıldır oy veriyoruz, belediyenin en temel vazifelerinden biri olan altyapıyı dahi inşa edemedi’ demek yerine, ‘ama bizim başkanın insan ilişkileri çok iyi’ deyip, oyunu aynı kişiye vermekte hiçbir sakınca görmez.
Bir sonraki yağmur ‘çiselemesinde’, şehir yine batar çıkar, evler yine göle döner ama olsun önemli değil, başkan ile içilen bir fincan kahve, bütün sorunlara değer!