Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, 3 ayrı yasada yapılmak istenen değişikliklerinin basın özgürlüğü adına büyük bir tehdit olduğunu kaydetti.
Örgüt, 1 Haziran günü yaptığı basın açıklamasında, yasa değişikliklerinin, gazetecilerin keyfi olarak yargılanması sonucunu doğurabileceğini belirtti ve kuzey Kıbrıs’taki meclise, bu değişiklikleri reddederek, güvenilir haber konusunda Türkiye hükümetinin baskıcı yöntemleri yerine, Avrupa mevzuatını benimseme çağrısı yaptı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler, Ceza Yasası, Müfsidane Yayınlar Yasası ve Özel Hayatın Korunmasına ilişkin yasada yapılması öngörülen değişikliklerin, kabul edilmeleri halinde, yerel medya ve gazeteciler için çok büyük bir sorun yaratabileceğine dikkat çekti ve “müfsidane” yayın yaptığına kanaat getirilen herhangi bir kişinin 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabileceğinin altını çizdi. “Müfsit niyet”in kapsamının genişletildiğinin de altını çizen Sınır Tanımayan Gazeteciler, bunun “Cumhurbaşkanına karşı hoşnutsuzluk ve soğukluğa neden olmayı” veya “dalga geçmeyi” veya “Kıbrıs’ın kuzeyinin egemenliğini sorgulamayı” da kapsayacağını belirtti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Avrupa-Balkanlar masasının başında bulunan Pavol Szalai, “Kuzey Kıbrıs meclisi, gazetecileri keyfi davalar ve öz-sansür tehdidi ile karşı karşıya bırakan tüm bu değişiklikleri reddetmelidir,” dedi. Szalai, sözlerine şöyle devam etti: “Kuzey Kıbrıs’taki yetkililer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde baskıcı önlemler alan Türkiye devleti yerine, basın özgürlüğünün korunması ve güvenilir haberin teşvik edilmesi için Avrupa mevzuatından ilham almalıdır.”
Örgüt, öngörülen yasa değişikliklerinin, aynı zamanda, hem Kıbrıs’ın kuzeyindeki hem de yabancı devlet yetkililerine karşı zem ve kadihi, yalan haberi, ve hatta yalan haber olarak değerlendirilen bir içeriği paylaşmayı bile suç haline getirdiğine dikkat çekti.
Bu hükümleri “acımasız” olarak değerlendiren Sınır Tanımayan Gazeteciler, öngörülen değişikliklerin, özellikle de “müfsit niyet”in kapsamını genişleten hükümlerin çok gevşek ve soyut hükümler olduğunun altını çizdi ve “Örneğin bir yazı, kötü niyetli olduğu için veya “cumhurbaşkanına karşı hoşnutsuzluk yarattığı” için “müfsidane” yayın sayılacak. Yargıçların bu derece soyut kavramları yorumlamak için çok geniş bir alanı olacak. Bu da, keyfi karar almaları riskini çok artırıyor. Ayrıca yasa, doğrudan etkilenenlerce önceden kestirilemez hale gelmektedir” dedi
Müfsit niyet kavramının genişletilmesinin Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesini çağrıştırmakta olduğuna dikkat çeken örgüt, “Bu madde kapsamında Cumhurbaşkanı’nı aşağılayan herhangi biri, hapis cezasına çarptırılabilmektedir” dedi. Örgüt, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2021 yılında bu maddenin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdiğini de hatırlattı.
Kıbrıs’ın kuzeyini bağımsız bir ülke olarak tanıyan tek ülkenin Türkiye olduğuna ve şu anda Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar ile çok iyi ilişkileri olan Türkiye’nin bu yasa değişikliklerini, iki ülke arasında imzalanmış olan mali protokol kapsamında teşvik etmiş olabileceğini de belirtti.