Ekmek ve unun hammaddesi buğdayda dünya genelinde sıkıntılar yaşandığını kaydeden Başpınar Un Direktörü Dağhan Akarı, ülkedeki güncel durumu da değerlendirdi, Temmuz ayına dek herhangi bir stok sıkıntısı olmadığını ifade etti.
Genelde tüm dünyada, özelde ülkemizde de yaşanan buğday ve un krizine ilişkin KANAL SİM’de Serhat İncirli’nin sorularını yanıtlayan Akarı, “Geçtiğimiz ay Türkiye’ye giden ürünlerden aldığımız için iki ay zaman dilimi kazandık.” dedi.
Buğdayın ülkeye genelde Rusya ve Ukrayna’dan tedarik edildiğini anlatan Akarı, Türkiye’nin buğday üreticisi bir ülke olmasına rağmen, son yıllarda buğday satın alan bir ülke konumuna geldiğini belirtti.
Türkiye’de üretilen buğdayın ülkeye yeterli olmadığını, dıştan buğday ithali yaptıklarını anlatan Akarı, bu nedenle ülkemize Türkiye’den mal alımı yapılmadığını kaydetti.
“Rusya-Ukrayna savaşı öncesi kriz zaten vardı, savaş süreci hızlandırdı”
Rusya-Ukrayna savaşının var olan buğday krizine son etki olduğunu belirten Akarı, buğdaydaki krizin 2021 yılından bu yana yaşandığını ifade etti. Akarı, yaşanan krizin süreciyle ilgili şunları paylaştı:
“Pandemi sürecinde tüketimde azalma oldu, bir sonraki yıl için de buna bağlı olarak buğday ekim alanları azaltıldı. Akabinde normale dönülmesiyle azaltılan ekim alanlarının eksikleri yerine konamadı. Kısmen düşük bir oranda olumsuz etkilerini görmüştük. Savaş bu süreci hızlandırdı ve krizi hemen kapımıza dayandı. Dünyada gelişmiş ülkeler bu krizi öngördü, planlama yaptı. Örneğin Çin, stoklarını arttırdı, Rusya ihracatı kontrol altına aldı. Bu yıl yaşanacak olan olay geçen yıl ağustos ayından bu yana biliniyordu. Geliyorum diye ayak sesi vardı. Bu süreci biz yönetemedik. Dünyada bu durum tamamen örnek alanlar, biraz önlem alanlar ve hiç önlem almayanlar olarak üçe ayrıldı. Biz de hiç önlem almayanlar grubundayız. Güney de öyle…”
Ülkede üretilen buğday kısmen kullanılıyor, arttırılabilir…
Ülkede üretilen buğdayın kısmen kullanıldığı bilgisini de veren Akarı, bu durumun planlı bir tarım politikası ile arttırılabilineceğine dikkat çekti, konuyla ilgili 2000- 2005 yıllarında çalışmalar yapıldığını fakat sonuç alınamadığını kaydetti.
12 yılda bir gelen bir kriz, devlet öngöremedi, tedbir alamadı…
Dünyada ve ülkemizde de yaşanan buğday, un krizini işaret eden Akarı, bu büyüklükte bir krizin 12 yılda bir yaşandığını belirtti, devletin bunu öngöremediğin, zamanında tedbir alamadığını anlattı.
Ülkedeki buğday stokundan fabrikaların sorumlu addedildiğini anlatan Akarı, şöyle devam etti:
“Biz kendi stokumuzdan sorumluyuz, her fabrika kendi birkaç aylık stokundan sorumludur, yeni yıldan önce savaş olsun olmasın stoklama yapılmalıydı, bu devletin işiydi, bizim değil.
Ülkede stok ile birlikte TL-döviz hareketliği de devreye girer. Hem mal stokunu temin etmeliydi, hem de temin ettiği stoku dövize karşı korumaya almalıydı. Her ikisi de devletin sorumluluğudur ama yapmadı”
“Fiyatların gerilemeyeceğini öngörüyorum”
Yılsonuna dek fiyatlandırma ve tedarikle ilgili beklentileri kendi öngörüsü ile yorumlayan Akarı, 2022 yılında bu sıkıntıların süreceğini belirtti.
Savaşın erken bitmesi durumunda bile sadece fiyatlardaki tırmanmanın duracağını anlatan Akarı, “2023’te bir gerileme olacak ama beklenilen derecede değil. Çünkü Ukrayna’nın 2023 yılında da hasat yapamayacağı, ihracat sisteminden çıkacağı düşünülüyor. Fiyatların gerilemeyeceğini öngörüyorum.” şeklinde konuştu.
“Yıllardır ülkede devlet politikası oluşturulamadı”
“Devletçi bir adamım” diyen Akarı, ülkede ticaret insanı, yatırım yapmış biri olarak ‘devlet politikası oluşturulamamasını’ yadırgadığını anlattı. Akarı, “Uzun vadeli ve değiştirilemez olan devlet politikalarıyla gereken güveni kazanılır, yatırıma olanak verilir. Ben ilk yaptığım yatırımın ardından ülkede yatırım yapmaktan korkuyorum.” dedi.