Yaşanmış olan onca tecrübelere bakarak genel bir değerlendirmede bulunursak;
Kıbrıs'ta biz insanlık, adalet, eşitlik ve yutttaşlık adına ne yaptık ?!..
Kıbrıs'ı birbirini seven ve geleceklerine güvenle bakan huzurlu ve mutlu insanların yurdu duruma getirebildik mi ?..
Sanırım hayır !
Peki bu ülkeyi ve insanlarını nereye taşımak istiyoruz ?
AB'ye mi?
KIRK HARAMİLER..!
O halde bilmeliyiz ki,
Geçmişte olanlar, yaşadıklarımız, bizi şu ana kadar var olan statükoya ulaştırmıştır. Ancak, bugünden yarına kültürümüzü nereye taşımak istiyorsak, bu bizim gelecekte ne yapacağımıza bağlı olacaktır.
Geçmiştekilere değil...
Bu adadaki koca bir geleceği, ülkesiyle ve insanıyla göbek bağını koparan birkaç ikna edilemezlere bırakarak mahkûm edemeyiz !..
Kıbrıs'ın kuzeyi nesiller boyu kırk haramilerin mağrası olarak kalamaz !..
BARIŞ'I TESİS EDEBİLMEK...
40 yıldır, "irfan öncülerimizin" niyeti ne idi ?
Korkuyla beslenen, köksüz, özgüvensiz ve idealsiz bir topluluk mu yaratmak ?!..
Bir sonraki nes'le kabûl ettirmeye çalıştıkları yerleşmiş değerler bu mudur ?!
Evet...Zaten galiba sorunlar da burada başlayıp bitiyor !..
Bugün Barış'ı yeniden tesis edebilme potansiyeli doğdu...
Bunu, yani Barış'ı, kültürler arası yorum bilgisiyle, toplumlara akıl adına seslenebilmek ve bu seslenişi hizipçi çıkarların üzerinde tutabilmek gerekir...
GÜN ÖZGÜRLÜK GÜNÜDÜR...
Gün, yitirilen kayıp zamanı, savaşın ziyan ettiği nice hayatları telâfi etme günüdür...
Hayatta donmuş kalmış hiçbir şey yok ..! Olamaz..
Ancak Yıllardır bu "donma" siyasetini güdenler, kendi tempoları ve sınırları içinde var olabileceklerinden, hayatımızın her alanına bulaşarak insanlarımıza dayanılmaz bir dünya yarattılar...
Ama artık yeter !..
Modernitenin tarif ettiği özgürlük kavramının temeli, sirkülâsyona girebilmek ve kendini ifade edebilmekten geçer...
İşte bu yüzden;
Bastır Barış,
Bastır...!