Fayka ARSEVEN KİŞİ
Belediye Emekçileri Sendikası (BES) Başkanı Mustafa Yalınkaya, belediyelerin mevcut personeli dahi ödeyemez durumda iken istihdamlara devam ettiğini belirterek, kaosun yaşanacağına işaret etti.
Hükümetin belediyelerdeki sorunlara popülist, günü kurtaran palyatif çözümler ürettiğini de kaydeden Yalınkaya, “Bu ülkeyi bitirdiler, mahvettiler. Bu ülkenin geleceğini kararttılar. Derhal istifa etsinler” vurgusunda bulundu.
Yalınkaya, “Başbakanımız yakışıklı son model mercedesi ile caka satar bu ülkede. Ama diğer tarafta Erenköy Belediyesi çalışanları haciz geldi, elektriksizdirler, sosyal devlet anlayışıymış. Artık çekip gitsinler başımızdan” dedi.
Bu hafta BES Başkanı Mustafa Yalınkaya ile belediyelerde yaşanan sorunları konuştuk. Yaşananlara veryansın eden Yalınkaya, birçok konuda tepkisini dile getirdi.
- Yeni Erenköy Belediyesi’nde maaş sıkıntısı yaşandı ama uzun bir süredir sıkıntılar var. Neler oldu, neler oluyor?
- Mustafa YALINKAYA: Erenköy’deki sorun 2.5 yıla aşkın zamandır devam ediyor. Bütün belediyeler ekonomik olarak gelir gider dengelerini bir tülü denkleştiremiyor. Bunun bir nedeni aşırı istihdamlardır, bir diğeri de belediyelerin plansız programsız yönetilmesi veveya yatırımları pervarsızca yapması. Tabi bu hepsi için geçerli değil.
Yasalarda da düzenleme yok. Geçmişte nüfus oranına göre verilen devlet katkı payı personel harcamalarına kullanılırdı, kendi gelirleri ile de belediyeler yatırımlarını yapıp, halka hizmetlerini sürdürürdü. Ama bu zaman içerisinde aşırı istihdamlar nedeniyle bütün ödemelerin daha fazla personele yöneldiği gerçektir. Bu da sürdürülebilir yapı değildir. Erenköy’de bunların bir benzeridir. Tabi Erenköy’de başka sorun daha var; belde halkının gelir düzeyi düşük seviyelerdedir. Emirname kapsamına alındığı için emlak vergileri konusunda bugün harcama yapıp da tahsil edeceği para çok daha düşük seviyelerde kalır. Yani bir A4 kağıdının değeri ile her dönüm arazinin geliri arasında fark var. Böyle bir yapı oluştu orda. Bu sadece Erenköy için de geçerli değil. Bu Karpaz’da emirname kapsamında olan belediyeleri de ilgilendirir. Şuan Türkiye’den getirilen suyun belediyelere 2.30 TL’den satılması, belediyelerin bunu 5-5.30 civarında vatandaşa faturalandırması ama gelen suyun halka ulaştırılmasında alt yapı eksikliği olan belediyeler ciddi kayıp kaçaklar nedeniyle bugün çok ciddi zararlara uğramaktadır. Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman belediyeler her geçen gün zora doğru gidiyor.
2015 Aralık ayında 5591 sayılı yasada bir tadil yapıldı. Sosyal sigorta ihtiyat sandığı prim borcu bulunan bütün belediyeler -1 Ocak 2016’dan itibaren eğer ödemezlerse personel adına kaynaktan kesiliyor veya belediyeler onu ödemek zorunda kalıyor. Ama eski borçları 15-20 yıllık prim borcu olan belediyelerin de o yasaya bağlı olarak 1 Ocak 2018’den itibaren yapılandırılıp, kaynaktan kesilmesi söz konusudur.
Bu ne demektir? Bugün geliri giderini karşılamayan bir belediye, güncel sigorta yatırımlarını yatırmakta zorlanan belediyeler 2018 Ocak’tan sonra yani yaklaşık 18-19 belediye maaş ödeyemez duruma gelecek demektir.
2018 Nisan ayında genel seçimleri öngörürsek, Ocak ayından itibaren bu ülke seçimlere sosyal patlama ve kaos içinde gideceği kaçınılmaz bir gerçektir.
Haftalardır, aylardır, yıllardır söylediğimiz bir tek şey var; hükümette hangi parti olursa olsun bütün hükümetler herhangi bir belediyede patlak veren sorunları palyatif çözümlerle o günü çözdüm gibi görünüp de bütün bu sorunları göz ardı etmek demek günü geçiştirmek demektir. Bu tamamen kamuoyuna oynamaktır. Popülist yaklaşımlardır bunlar. Bizim istediğimiz 5191 sayılı yasanın tadil edilmesi, belediyelerin görev yetki sorumluluklarının tekrardan gözden geçirilmesi, hizmet kalitelerinin artırılması noktasında düzenleme yapılması, buna paralel de gelirlerinin artırılmasını düzenleyecek bir düzenlemedir.
Bunun yanında merkezi hükümetlerin yerel yönetimlere pay ayırması gerekir ve eski prim borçları olan bütün belediyelerin borçları devlet tarafından çok uzun vadede çok düşük faizlerle yapılandırılması ama bundan sonrası için de çok ciddi radikal kararlar alınarak, belediyelerin denetlenmesi ve disipline edilmesi kaçınılmazdır. Aksi takdirde bu ülkede belediyecilik bitmiştir. Tıpkı Erenköy Belediyesi’nde olduğu gibi bazı belediyeler ki bize bağlı belediyeler de bunu söyleyebiliriz, ispatlıdır biz hiçbir artış talep etmeden sözleşmelerimizi yenileriz. Bazı düzenlemeler getirdik sözleşmelerimizde yasalara uygun olarak ama bunun dışında hiçbir maliyet artışı talep etmedik. Ama buna rağmen bazı belediyeler maaşlarını geriden ödeyerek geliyor, bazı belediyeler önümüzdeki aylarda ödeme güçlüğü ile karşı karşıyadır. Ama buna bağlı olarak aynı belediyeler halen daha istihdam yapmaktadır. Bu kabul edilebilir değildir. Bunun derhal durdurulması lazım. Merkezi hükümetin dersine iyi çalışması lazım, sendikalarla birlikte, belediye idareleri ile birlikte çok ciddi çalışmalar yapmalıdır. Hani derler ya herkes elini taşın altına koysun. Biz çalışanlar elimizi taşın altından hiç çekmedik ki… Artık belediye idarelerinin ve merkezi hükümetlerin elini taşın altına koyma zamanı çoktan gelip geçti.
Belediye Emekçileri Sendikası (BES) Başkanı Mustafa Yalınkaya, belediyelerin mevcut personeli dahi ödeyemez durumda iken istihdamlara devam ettiğini belirterek, kaosun yaşanacağına işaret etti.
- Hangi belediye ne kadar istihdam yaptı? Tehlikeli belediyeler hangileridir?
- Mustafa YALINKAYA: 652007 sayılı yasada birçok belediyede yasa daha istihdam yapma yetkisi veriyor. Ama bütçesel anlamda bunun imkansız olduğu da bir gerçek. Mesela Erenköy Belediyesi yasaya göre 240 personeli istihdam etme hakkı vardır. Oysa şimdi 117 çalışanı bile ödeyemeyen bir belediye. Yani yasalar yapılırken, belediyelerin bütçeleri göz önünde bulundurulmadan yapılıyor. Nüfus oranına göre istihdam… Ama buna göre istihdam yaparsınız iyi güzel de o nüfus vergilerini ödeyemezse, belediye alacaklarını alamazsa, belediye daha kaliteli hizmet sunamazsa, yetkileri sınırlıysa o zaman bu sorun nasıl çözülecek?
Bundan bir süre önce Lapta Belediyesi’nde 31 personel işten durduruldu. Gerekçesi neydi? Belediye artık ödeme güçlüğü çekmektedir ve çalışanını ödeyemiyor. Oysa tersten baktığınızda 5191 sayılı yasa hala personel alma yetkisi veriyor. Ama aynı yasanın içerisinde 2018 Ocak’ta yürürlüğe girecek olan yasanın tadil kısmı bütçesel anlamda belediyeye kısıtlama getiriyor. ‘Bir önceki kesinleşmiş bütçenizin personel giderleri yüzde 50’sini aşamayacak şekilde istihdam yapabilirsiniz. Peki ben şimdi sorarım; 31 Aralık 2017’ye kadar bu belediyelerin bütçeleri kesinlikle ödeyemeyecek şekilde istihdam yaparsa ki şu an yapılıyor aynı yasanın neresinde düzenleme var ‘eğer bunu yaparsanız şu olacak’ şeklinde… Dönülecek ne olacak bilir misiniz? Toplu iş sözleşmelerine müdahale edin, düşürün hakları, gerekirse personel de durdurun. E yok, durun orada deriz. Siz bu yasaları düzenlerken belediyelerin yapısını oluşturmadınız, denetim mekanizmalarını geliştirmediniz bu belediyelerin ve bu yetkileri verdiniz belediye başkanların da çiftlikleri gibi kullandılar belediyeleri ve kullanmaya da devam ederler. Dolayısıyla sendikalar aslında bir şekilde hükümete ve belediyelere çözümün ne olduğu konusunda yardımcı olmaya çalışıyor. Çözüm için çağrı yapıyor ama maalesef siyasiler kendi koltuklarını garanti edebilmek için bize kulaklarını tıkıyor. Ne zaman ki personel aç kalıyor, sendikalar sokağa çıkıyor tekrar hop vay efendim ‘sendikalar grev yaptı, sendikalar onu istedi, bunu istedi.’ Sendikalar çok bir şey istemedi. Sendikalar istihdam ettiğiniz personelin geleceğinin garanti altında olmasını istedi. Ve evlerine her ay düzenli olarak ekmek götürmelerini istedi, başka bir şey istemedi. BES belediyelerde örgütlü en büyük sendikadır ve ekstra bir hak talebinde bulunmuyor. Sadece mevcudun korunmasının kavgasını veriyor. Dolayısıyla merkezi hükümet 2018 seçimlerini düşüneceğine birazcık bize kulak verse, bizim taleplerimize cevap verebilse, hem belediyeler kurtulacak hem de çalışanların gelecekleri garanti altına alınacak hem de belde halkları daha kaliteli ve hızlı hizmet alacak.
“Yerel Yönetimler Müdürü bu ülkede ne yapar? Ne yapar bilir misiniz bu müdür? Bakanın arkasında açılışlarda, mesaisine de 12.00’de başlar. Derhal görevden alınmasını isterim. Başbakan’a çağrımdır”
“Yerel yönetimler müdürü derhal görevden alınsın”
- İçişleri Bakanlığı ile diyaloğunuz nasıl? Sorunlarınıza muhatap bulabiliyor musunuz?
- Mustafa YALINKAYA: Mesele İçişleri Bakanlığı ile diyalog değildir. Hükümetler bir bütündür. Hükümet halka hizmet demektir, kurumları denetlemek demektir, güzel yasalar çıkarıp halkın refah seviyesini yükseltmek demektir. Ben şimdi size sorarım; Var mı bir bakanın elinde bu önerilerinizi inceleyelim,bu belediyeleri bir an önce kurtarma adına bir reform paketi hazırlayalım ve Meclis’e sunalım.Tamamen günü kurtarma adına palyatif çözümler. Bunlar bu ülkenin kaderi olamaz. Ne bu siyasi partiler ne de siyasiler ne de bu kötü niyetli belediye başkanları halkın kaderi olmaz. Çalışanın kaderi hiç olamaz. Biz bu konularda daha farklı sesimizi yükseltmenin arayışı içerisindeyiz. Eylem yaparsınız palyatif çözüm, basına açıklama yaparsınız, palyatif çözüm, bu mu ülke yönetmek? Ülke yönetmek ciddi iştir.
Yerel Yönetimler Müdürü bu ülkede yerel yönetimlerle ilgili bir proje üretip, herhangi bir sendikayı muhatap alıp, ‘ ey be belediyeler, arkadaşlar, çalışanlar nedir derdiniz’ diye bir günden bir güne telefonlarımıza cevap verdi mi?Vermedi. Ne yapar bilir misiniz bu müdür? Bakanın arkasında açılışlarda, mesaisine de 12’de başlar. O kadının derhal görevden alınmasını isterim. Başbakan’a çağrımdır. 117 kişinin 4 aylık maaşı için imzalaması gereken bir evrağı benim 1 dakika lüksüm yoktu işimi gücümü bıraktım ama o icabet edip de gelemedi saat 12’de bakanlığa. Ülke böyle yönetiliyor. Bu ülkeyi bitirdiler, mahvettiler. Bu ülkenin geleceğini kararttılar. Derhal istifa etmeleri lazım. Bu halk da uyansın. Halk silkelenip kendine gelmelidir. Günü birlik çıkarlarımızı, menfaatlerimizi bir kenara bırakıp, ülkemizi, çocuklarımızı düşünmek için biran önce sistemi değiştirmemiz lazım. Biz hazırız. Bu ülkede ben iddia eder ve söylerim size 1923’ten önce saltanat vardı ya bizim belediye başkanları da onu yaşar bu ülkede. Bu saltanata bir an önce dur demek lazım. Artık zamanı geçti.
Bu efendiler oturur o koltuklarda ve nerde yolsuzluk, usulsüzlük yapacağının derdindedir.Biz usandık, bıktık ama onlar utanmadı. Hala daha istihdam yaparlar. İçerdeki aç dışarıda bekleyen aç, girecek olan aç. Artık yeter.
Siz bilir misiniz Esentepe Belediyesi’nde devlet katkısı belediye başkanının borçlandığı paraya ipotek edildi ama diğer tarafta 5191 sayılı yasada sosyal güvencesini yatırmazsan çalışanın kaynaktan keserim der. Ama kaynak mı kaldı kessin? Sorarım size yasaları yapanlar yasaları çiğner bu ülkede. Artık yeter. Bizim sabrımızı sınarlar her zaman ama bizim neler yapa bileceğimizi de biliyorlar. Çekiniyorlar ama yine yapacaklarını yapıyorlar. Çünkü koltuk tatlıdır. Menfaatler ön plandadır çünkü… Onlar kişisel çıkarları, çocuklarının geleceğinin derdindedir. Oysa biz ekmek derdindeyiz. Bu ülkede şu an hissedilir şekilde toplumun üzerinde başbakan otoritesi var mı? Yoktur. Başbakanımız yakışıklı son model Mercedes’i ile caka satar bu ülkede. Ama diğer tarafta Erenköy Belediyesi çalışanları haciz geldi, elektriksizdirler, sosyal devlet anlayışıymış. Artık çekip gitsinler başımızdan.
- Lefkoşa Belediyesi’nde de uzun süredir grevler yaşandı, personel maaşını alamadı… Şimdi Erenköy Belediyesi’nde sıkıntı var.
- Mustafa YALINKAYA: Lefkoşa Belediyesi’ni batıran Cemal Bulutoğluları nerededir şimdi? 2018 seçimlerine hazırlanır. Nerdedir? Sendikaların üzerinden bütün siyasiler elini çeksin. Yerel yönetimlerin müdürü BES’i dizayn edemez bu ülkede. İçişleri Bakanı nerdedir? Erenköy Belediyesi konusunda hiçbir yardımı dokunmadı bize. Hiçbir şey yapmadılar. Kendi çabalarımız ile Başbakan ile görüşmeye çalıştım. ‘Gidin Maliye Bakanı’na, bu hükümette gelenek haline geldi, hayvancı bağırır ‘git Maliye Bakanı’na, çiftçi, esnaf bağırır gidin Maliye Bakanı’na bu sorumluluktan kaçmak demektir. Hükümet bir bütündür biri ötekine top atacak, baypas edecek böyle çözülmez bu sorunlar. Bu sorunlar adam gibi oturulur ciddi ciddi muhatapları karşılarına alınır ve projeler üretilir yasalar yapılır ve öyle yönetilir bu ülke. Eğer bu ülkede tek kurum kaldı ki yargı bağımsızlığı… Eğer bir gün oda siyasallaşırsa biz bu ülkede bir dakika duramayız.
“Sayıştay bu ülkede ne yaptı? LTB aleni batırıldı, 200 milyonun üzerinde borcu var. 200 milyon Lefkoşa halkının borcudur, bu para ödenecek. Ne yaptı Sayıştay? Savcılık ne yaptı? Mali polis ne yaptı?”
Sayıştaylık bu ülkede ne yaptı? LTB aleni batırıldı, 200 milyonun üzerinde borcu var. 200 milyon Lefkoşa halkının borcudur, bu para ödenecek. Ne yaptı Sayıştaylık? Savcılık ne yaptı? Mali polis ne yaptı? Ne yapı bilir misiniz? TİS’e rağmen doğum yardımı almayan ama o dönem TİS’i bypass edip de ‘gelin ben size belediyeden yardım yapayım’ diyen Bulutoğluları her türlü yasa dışılığı yaptı bu belediyede ona istinaden mali polis, ifadeye çağırıyor insanları ve ‘belediyeden aldığınız paraları iade edin belediyeye’ der. Peki TİS’te ödenmeyen haklar ne oldu ya mali polis? Ey savcılık ne oldu?
Lefkoşa halkı Cemal Bulutoğluları’nı seçmekle 20 yıl belediyeye kendini ipotek ettirdi.Bu kadar açık ve net söylerim. Daha tüyü bitmemiş yetimin borcu var belediyeye. Sadece Lefkoşa’da da değildir bu Lapta’da da öyledir, Lefke’de de öyledir, Erenköy’de de öyledir, Esentepe’de de öyledir. Benim belediye başkanımdır iyi bakayım ona diğeri benden değil tüm zorlukları çıkaralım. Bu mu ülke yönetmek? Ciddiyetten uzak o kadar bir basiretsizler ki yanlarında mevcut yasaları yorumlayacak hukukçuları yok doğru düzgün. Biz bile bir adım atacağımızda sağlam hukukçulardan görüş alıyoruz. Bu ülkenin Başbakan’ı Erenköy Belediye Başkanı’nı makamına çağırıp ‘istifa et,kayyum atayım’ dediğinde ben söyledim kendisine yapacağın yasadışıdır diye. Yapamazsın Anayasa’ya aykırıdır diye. Bu insanlar bizi yönetiyor. Ağır konuşabilirim ama artık yetti. Artık kanımıza dokunur bu ülkede. Ben İçişleri’nden kağıt alacağım da Maliye Bakanı’na ben götüreceğim ha bu işler böyle döner. Sırf 2 aylık maaşı alsınlar diye… Çözüm mü bunlar? Gelen aynı giden aynı…Gelen ağam giden paşam. Silkelensinler ve kendilerine gelsinler bizim gidecek ne başka ülkemiz var ne de toprağımız var. Biz bu ülkeye kök saldık burayı vatan bildik de yaşarız. Bu basiretsizler bizim kaderimiz olamaz. Bunların 4’te 3’ü basiretsiz geriye kalanı da devlet malını kendi yandaşlarına peşkeş çeker. Ülkeyi terk etsinler.