Mağusa – İskele – Yeniboğaziçi İmar Planı’nda sürecin uzatılmak istemesine ilişkin açıklama yapan İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, bu plana ‘imza atmam’ diyen UBP’nin hala ne tartışmak istediğini gündeme getirmediğini söyledi.
“UBP’nin aslında bugün hala ne tartışmak istediği masanın üzerinde gündem konusu değil” diyen İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, 6 aylık uzatma sürecinde UBP’nin Pandemi nedeniyle çalışma yapmadığı bilgisini aldıklarını ve ilgili belediyelerle de istişare ederek planın bir ay daha uzatılmasına karar verdiklerini anlattı.
Diyalog TV’de yayınlanan, 'Güne Merhaba' isimli programa konuk olan Baybars, ertelemenin doğru, mantıklı ve haklı olduğuna inanmadığını, hükümet ortağının bunu talep etiğini belirtti.
İmar Planı’nın bir partinin planı olmadığını belirten Baybars, bunun 3 yılı aşkın süredir, birçok çevrenin imza attığı çalışma olduğunu, tek karar merci İçişleri Bakanlığı’nın olmadığını ifade etti.
Baybars, şöyle devam etti:
“Koalisyon içinde ortağın da diğer partiler gibi söz hakkı olduğunu kabul ediyoruz. UBP’nin aslında bugün hala ne tartışmak istediği masanın üzerinde gündem konusu değil, hala gelmedi. 6 ayın sonunda, özellikle son bir aydır yaptığımız girişimlerde bize pandemi nedeniyle çalışma yapmadıklarını, planı daha da incelemek istediklerini, bu dönemin kayıp olduğu söylendi. Pandemide kaybedilen 4 ayı, bir aylık süre talebi ile bu bir aya sığdırabileceklerini söylediler. Ben de bu planın akıbetinde hiçbir zaman tek başıma karar verici olmak istemedim. İlgili belediye başkanlarını da çağırarak bu 1 aylık süreyi izah ettim, sıcak baktılar. Ertelemenin doğru, mantıklı ve haklı olduğuna inanmasa da demokrasiye inandığımdan bu süreye onay verdim.
Bize bir ayda görüşlerini tamamlayacaklarını söylediler, yine bu hazır olunca komitede onaya sunulup planı imzalamaya hazır edeceğimizi konuştuk.
Bu süreyi çok gönlüm el vermese de bu sebeplerle verilebileceğini değerlendirdim.
Bu bir aylık süre sonunda UBP de koalisyon ve Hükümet Protokolü’ne uygun davranma niyetini gösterecektir. Göstermezlerse başka çarelere başvurulabileceği ortaya çıkacaktır ve bu görevleri yapmanın ve devam etmenin bir gereği kalmayacaktır. Topluma söz verdiğimiz görevleri yerine getirme amacıyla buradayız, eğer yerine getiremeyeceksek burada olmanın da bir anlamı kalmayacaktır.”