Bayramlık

Erdinç Gündüz

Dört-beş gündür Türkiyedeyim. Güney’de.

Adana’ya iniyoruz önce. Her yerde büyük bir telaş. Oradan oraya koşuşup duran insanlar... Malum, Bayram arifesi... Bayram hazırlığı telaşı büyük mü büyük...

Mersin’e geçiyoruz. Mersin’in de Adana’dan hiç farkı yok.  Oradan oraya koşuşup duran kalabalıklar, kalabalıklar...Neyse ki, benim, biraz kafamı dinlemek için gidip kalacağım yer, Mersin’den Toroslara doğru, bir saatlik mesafede,  dağların içinde, sakin mi sakin bir yer.

***

İnsan kalabalıkları bir yana, dikkatimi bambaşka birşey çekiyor. Yollar,  içleri koyun, keçi, dana taşıyan kamyonlarla dolu. Nereye ve neden götürüldüklerini bilmeyen, masum yüzlü yüzlerce, binlerce hayvan...  ‘Kurbanlık’ hepsi de... Yani hepsi de boğazları kesilerek ölecekler teker teker.

Malum, arifesinde olduğumuz  Bayram,  ‘Kurban Bayramı’.... İnsanlar için ‘Bayram’ ama hayvanlar için ‘katledilme’ Bayramı bu...

Birkaç gün sonra,  ‘katleam’dan resimler çıkacak gazetelerde. Yüz’de, bin’de  bilmem kaçını örnekleyecek resimler olacak bunlar.  Bazı gazetelerde belki de, ‘Kan göllerinden’ falan söz edecekler yine. Bazıları ise görmezden gelmeye devam edecekler olup bitenleri.

***

Adına ‘Kurbanlık’ denen zavallı hayvalara takılmışken kafam, birdenbire uyanıyorum. Yahuu...” diyorum kendi kendime,  “... insanlar katlediliyor her gün. Bazıları ‘özel’. Bazıları ‘Din’, ‘’Millet-Milliyet’, ‘Irk’ uğruna.... Yapan kim ? Güya, en akıllı canlı... En akıllı (!!!) canlı hayatının sıfırlandığı bir mantık içinde sen kalkmış hayvanları düşünüyorsun...

***

Çarşı ?.... Bir başka alem...

Fiyatlara dikkat kesiliyorum.

Anavatan’da 10 TL’ye de terlik var 100 TL’ye de... ‘Yavru Vatan’da, aynıları, en az üç katı daha pahalı...

Anavatan’da, 30 TL’ye de ayakkabı var, 130 TL’ye de... Aynıları, Yavru Vatan’da,  en az üç-dört katı pahalı...

Anavatan’da 20 TL’ye de gömlek var 120 TL’ye... Yavruvatan’da, aynıları, en az üç-dört katı daha pahalı...

Anavatan’da karın doyurmak, 15 TL’ye de mümkün, 150 TL’ye de.... Yavruvatan’da fiyatlar her köşede nerdeyse standart ve daha pahalı...

Anavatan’da sebze, meyve fiyatlarına bakıyorum.... Her biri, Yavruvatan’da, üç-dört misli daha pahalı...

Herşey ama herşey öyle....

Ve sorular sıralanıyor kafamda... Cevaplarını veremediğim sorular...

 


Bir fıkra

Bektaşi,  her gün kasabada,  ‘Her şey Allah’tan’  diye diye dolaşır dururmuş. Bir gün, kasabanın yezit delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolanan Bektaşi’nin arkasından sessizce yaklaşmış ve ensesine bir tokat atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi hiddetle dönüp delikanlının üzerine yürümüş. Delikanlı gayet soğuk kanlı olarak;

“Ne oldu baba erenler ? Hani herşey Allah’tandı ?

Bektaşi cevap vermiş:

“Tabii ki herşey Allah’tan...Allah’tan da ben, hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.”

 


                                                           Sokak Ağzı

“Alın size bir Bayram daha... Bayram demek çarşıda hareket demek... Bayram demek cepteki paralar gitti demek... Bayram demek yaşlıları hatırlamak demek... En önemlisi Bayram demek, tatil demek..”

***

“Dünyada, yıl boyunca bu kadar fazla resmi tatili olan başka ülke var mı acaba ? Varsa bile kaç tanedir ? Hangileridir ? Bir bilen var mı ?”

***

“Bir bu eksikti... Sahte diploma konusu büyük bir skandal...Acaba, sahte diplomalı kaç kişi var ülkede ? Siz merak etmediniz mi ?”

***

“Başbakan Yardımcımız Özersay, Kıbrıs, referandumla değil işbirliği ile birleşebilir demiş... Yani,  birleşecek olan, neraner yaşayacak olan  Kıbrıs halklarının görüşü önemli değil mi Sayın Özersay ?”

***

“Ben her elime gazete aldığımda Sayın Başbakanımız acaba yeni ne dedi diye bakıyorum. Güzel bir fıkra arar gibi.”

***

“Sokaklarda şiddet, dükkanlarda şiddet,  evde şiddet, poliste de şiddet..Ne var bunda şaşıracak !!!”

 


                                                 Anlayana

Ben hangi şarapla sarhoş olursam olurum; ateşe, puta, neye taparsam taparım... Herkes bir türlü görmek istiyor beni. Ben kendimi ne türlü yaparsam yaparım... (Ömer Hayyam)