Bazı kayıp Kıbrıslıtürklerden geride kalanlar Maşerada bulundu

Kayıplar Komitesi’nin adamızın güneyinde ve kuzeyinde yürütmekte olduğu kazılarda, Maşera (Mahera) ormanlarında bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlara ulaşıldığı öğrenildi. Geçtiğimiz haftalarda aynı bölgede iki “

 

 

 

***  “Kayıp” yakınları Antropoloji Laboratuvarı’ndaki tıkanıklığın giderilmesini bekliyor... Genetik Enstitüsü: “Aylardır test edecek kemik almadık...”

 

Kayıplar Komitesi’nin adamızın güneyinde ve kuzeyinde yürütmekte olduğu kazılarda, Maşera (Mahera) ormanlarında bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlara ulaşıldığı öğrenildi.

Geçtiğimiz haftalarda aynı bölgede iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara ulaşılmıştı. Aynı ormanın içerisinde üç “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar için kazı yürütülmekteydi. Dün (2 Kasım 2011 Çarşamba günü) bu “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in gömülü olduğu mezara ulaşıldığı ancak bulunan “kayıp” sayısının ancak önümüzdeki günlerde kazı ilerledikçe anlaşılacağı öğrenildi.

Maşera ormanlarında öldürülüp gömülen bu “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in Lefkoşa-Larnaka yolundan alınıp burada infaz edilen “kayıp” Kıbrıslıtürkler olduğu sanılıyor. Ancak son sözü DNA testleri söyleyecek ve buraya gömülmüş olan “kayıplar”ın kimliği DNA testleri sonucunda kesin olarak anlaşılacak.

Halen Kayıplar Komitesi, kazılarda bulunmuş olan ve Antropoloji Laboratuvarı’nda muhafaza edilen yaklaşık 400’ün üzerinde “kayıp” insandan geride kalanların, bir an önce antropolojik incelenmesinin yapılarak, örneklerin DNA testlerine gönderilmesi için bu süreci hızlandırmaya çalışıyor.

“Ara bölge”deki Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nda bulunan Antropoloji Laboratuvarı’nda iki toplumdan antropologlar ve arkeologlar görev yapıyor. Ancak Antropoloji Laboratuvarı’nın incelemelerini geçmişte çok yavaş yapması, büyük huzursuzluklara yol açmış ve bu yıl içerisinde Antropoloji Laboratuvarı’nın genişletilerek 400’ün üzerinde incelenmek üzere sıra beklemekte olan “kayıplar”dan geride kalanların incelenmesinin hızlandırılması için önlem alınmaya başlanmıştı. Antropoloji Laboratuvarı’ndaki tıkanıklık nedeniyle, DNA testleri için yine iki toplumlu olarak çalışmakta olan Genetik Enstitüsü’ne yeterince hızlı DNA örneği içeren örnekler gönderilemiyordu. Nitekim önceki gün Genetik Enstitüsü yaptığı açıklamada, aylardır kendilerine kimlik tespiti yapmak üzere “kayıp kemiği” gönderilmediğine dikkati çekti. Genetik Enstitüsü yaptığı açıklamada, son “kayıp” kemiği teslim almalarından bu yana aylar geçtiğine dikkat çekerek, “kimlik tespit programının yurtdışına taşınması” fikrine de karşı olduklarını belirtti.

İki laboratuvar arasındaki anlaşmazlıkları çözmek üzere Kayıplar Komitesi’nin alacağı önlemleri, Kayıplar Komitesi Üçüncü Üyesi Christoph Girod, geçtiğimiz Temmuz ayında İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Katliam Kurbanları Girişimi’nin toplantısına katılarak ayrıntılı biçimde açıklamıştı. Bu toplantıda da aileler Antropoloji Laboratuvarı’nda yaşanan çok büyük gecikmelerin, kendilerini çok üzmekte olduğunu dile getirmişler ve Antropoloji Laboratuvarı’ndan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle, kimlik tespiti yapılmak üzere bekleyen yüzlerce “kayıp”tan geri kalanların ailelere iade sürecinin çok uzun yıllar alabileceği yönünde Girod’ya şikayette bulunmuşlardı. Girod da bu sorunu çözmek üzere Antropoloji Laboratuvarı’nın kapasitesinin ikiye katlanacağı, bir ekibin “zor vakalar” üzerinde çalışırken, bir diğer ekibin nispeten daha kolay vakalar üzerinde antropolojik inceleme yapacağını, böylece sürecin hızlandırılabileceğini anlatmıştı.

Esas gecikme Antropoloji Laboratuvarı’ndan kaynaklandığı halde, şimdi tartışmaların Genetik Enstitüsü’ne kaydırılması ve “Kimlik tespiti için yurtdışında başka bir enstitü arayışına girilebileceği” yönündeki haberler, “kayıp” yakınlarını huzursuz ediyor.

Nitekim Kıbrıslırum Kayıp Yakınları Derneği Başkanı Nikos Theodosiu da dün yaptığı açıklamada, “Kimlik tespitlerinin geciktirilmeden yapılması gerektiğini, böylesi bir konuda gecikmeler yaşanmasının mantıklı olmadığını” belirtti. Theodosiu, gecikmelere neden olan sorunların derhal çözümlenmesini talep ettiklerini de söyledi. Önceki gün ise 1963 dönemi Kayıp Yakınları Başkanı Haris Simeonidis Fileleftheros gazetesine bir açıklama yaparak, kayıp yakınlarını direkt etkileyen bir çatışmanın ortasında bulunmalarından dolayı kayıp yakınlarının üzüntüsünü dile getirdi.

Simeonidis, kayıp yakınlarının ayrıca, “2005 yılında bulunan kemik kalıntılarının kimlik tespitinin yapılması ancak aynı mezarda bulunan başka kemik kalıntılarının henüz kimlik tespitinin yapılmamasını anlamasının mümkün olmadığını” söyledi.

“Birilerinin, kayıp yakınlarına doğruyu söylemediğini” ifade eden Simeonidis, “ister Genetik Enstitüsü’nün isterse Antropoloji Laboratuarının haklı olabileceğini ancak kayıp yakınları için sonucun aynı olduğunu, gömmek için yakınlarının kemiklerini teslim alamadıklarını” belirtti.

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri