Sağlık Bakanı Ali Pilli, Türkiye’den 20 bin doz sinovac aşısı yanında, 65 yaş üstü olanlara yapılmak üzere Avrupa Birliği’nden 1170 adet Pfizer-Biontech aşısı daha geleceğini söyledi.
İyi güzel de daha önce gelen 1080 Biontech aşısının da 65 yaş üstüne yapılacağı söylenmişti.
Sonra ne oldu?
80 yaş üstü olanların açıklanan merkezlere gidip sözkonusu aşıdan olunması istendi.
Taşındı 80 yaş üstü insanlar o merkezlere… Yanında ailesi olan, yakını olanlar götürüldü, yetişebilen aşısını oldu.
Yetişemeyen olamadı çünkü bazı merkezlerde 65 yaş üstü olanlara, hatta araya kaynayanlara da yapıldı.
Gerçi 65 yaş üstü olanlara Biontech aşısı vurulacak denmesine rağmen bu aşı sadece Lefkoşa Tren Yolu ve iskele’de uygulandı. Diğer merkezlerde sinovac aşısı yapıldı.
Sonuçta ne oldu?
65 yaş üstü ve daha da küçüklere aşı yapıldığından 80 yaş üstü olanların hepsi aşılanamadı çünkü aşı kalmadı.
İnsanlar binbir zorlukla merkezlere getirildi ama aşı olamadan geri dönmek zorunda kaldılar.
Bu kadar zamandır “yaşlılarımız evden çıkmasın, yanlarına yaklaşmayalım, onları virüstern koruyalım” derken, bunun için çağrılar yapılırken Sağlık Bakanlığı o insanları açıklanan merkezlerde topladı, mesafe kuralları ihlal edildi, sonuçta bazı insanlar aşı bile olamadı.
***
Yani hükümet veya sağlık bakanlığı 65 yaş üstü veya 80 yaş üstü insanlarımızın sayısını bilemiyor mu?
Bölgelere bu insanların sayısına göre aşı gönderilemez mi?
Bu konuda belediyelerden yardım alınamaz mıydı?
Kaldı ki bazı belediyeler bakanlığın bu eksikliğini görünce 80 yaş üstü bazı insanları merkezlere taşıdı ve aşılarını yaptırdı.
Bundan sonraki süreçte de bu hizmetin süreceği görülüyor bazı belediyelerin inisiyatifiyle…
Peki bunun öncesinde yerel yönetimlerle bu konuda bir organizasyon yapılamaz mıydı?
İnsanların merkezlerde yığılma yaşanmadan, bazı yaşlılarımızı kuyrukta ayakta bekletmeden aşıları yaptırılamaz mıydı?
***
Anladığımıza göre Sağlık Bakanlığı ve hükümet, bizim dışımızda karar mercilerinin bize gönderdikleri aşıları “kim bulursa yaptırsın, hangi yaş olursa olsun, hangi kesim olursa olsun, belki %60-70’i buluruz da toplumsal bağışıklığı sağlamış oluruz” rahatlığına yatmış gibi…
Yani bir organizasyon yapma yetisi olmadığı ve de hevesi de olmadığı için hükmi garaguşi bir rahatlıkla, iki yerden gelen aşıların yapılması yönünde bir rahatlığı var gibi görünüyor.
Planlı programlı bu aşılama işinin olmayacağı şimdiden görülüyor. Diğer işlerde olduğu gibi aşılamada da kim olursa yanına kalacak. Aşının devamı gelirse, yakında olan aşısını olacak, olamayan kolunu (ağzını) açıp bekleyecek!
‘Gibi’ kararlar…
Çiçeği burnunda Eğitim Bakanı Olgun Amcaoğlu, birkaç gün önce “eşitsizlik yaratıyor” diye bazı özel okulların online derslerini yasaklamıştı.
Ardından iki gün önce Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun aldığı söylenen kararlarda Çatalköy-Karşıyaka arasındaki okulların dışındaki bölgelerde derslerin seyreltilmiş yüzyüze eğitime başlayacakları söylendi. Yani sözkonusu bölgedeki okullar online eğitim yapacaklar. Tamam, bölgede bazı önlemler alınması gerekiyordu ancak burada yine bir eşitsiz durum ortaya çıkmadı mı?
Kaldı ki sözkonusu bölgede oturan ve bu bölgenin dışındaki okullarda okuyan ve ders veren öğretmenlerin de bölge dışındaki okullara gitmeleri yasaklandı. Bölgede kalan ama Lefkoşa’daki okullarda okuyan çok sayıda öğrenci var. Okulundaki öğrenci yüzyüze eğitim görürken o bölgedeki çocuğun ders görmemesi hangi eşit eğitim kriterlerine girer ki! Okulu yüz yüze eğitim veriyorsa online eğitim de vermiyor demektir. Yani o kapalı günlerde çocuklar diğer arkadaşlarının yanında belki birkaç haftalık da olsa geri kalmış olacaklar.
Öte yandan kararda öğrenci ve öğretmenlerin okullarına gitmesi yasaklanırken kamuda ve özelde çalışan diğer insanlar… Öğrencinin ve öğretmenin taşıyabileceği virüsü onlar taşımıyor mu? Bunun kararını kim verdi?
Kararlar bana Üst Kurulun kararları gibi gelmedi.
Ersan Saner’in, Ali Pilli aracılığıyla Üst Kurulun son kararlarını by-pass ettikten sonra bu kararları da hükümet almış ve Üst Kurul’un kararları olarak lanse etmişler gibi geliyor bana…
Çünkü diğer tutarsızlıklar yanında Alsancak Belediye Başkanı Fırat Ataser’in de isyan ettiği gibi bölgedeki işyerlerinin kapatıldığı ama casinonaların kapatılmadığı kararların Üst Kurul’dan çıkması çok doğru gelmiyor.