Kıbrıs sorununun 2016 yılında çözümünü gerektirecek ciddi gerekçeler vardı. 2017 yılı itibarıyla BM Genel Sekreterinin değişecek olması; ABD Başkanlık seçimleri ve yeni Başkanın bölgeye olan ilgisi, olası yeni Dış politikası; Türkiye’deki Anayasa reformu; Yunanistan’da erken seçim zorlamaları; 2018’de yapılacak Kıbrıs Rum Başkanlık seçimleri ve belki de en önemlisi Güney Kıbrıs’ın 6, 8 ve 10. parseller için uluslararası firmaları ruhsatlandırma konusu.
Kıbrıs’ın neredeyse dört bir yanında bulunan ve olduğu öngörülen doğal gaz yatakları adanın geleceğini doğrudan ilgilendiren bir önem taşıyor. Gerek ekonomik gerekse jeostratejik olarak ülkeler için oldukça önemli olan bu yatakların nasıl paylaşılacağı sorun. Adada kalıcı bir çözümün bölgedeki doğal gaz paylaşımı açısından önemli bir istikrar anlamına geleceği ise bilinen bir gerçek. Ancak hiçbir ülke, adada çözüm olmadı diye de bu büyük ekonomik kaynağı gözardı etmeyeceğine göre bunun paylaşımı da “tatlı” olmayacak.
Anastasiadis konu ile ilgili açıklamasında “ENI/TOTAL konsorsiyumuyla 6 numaralı parsel, ENI şirketiyle 8 numaralı parsel ve Exxon Mobil/Qatar Petroleum konsorsiyumuyla da10 numaralı parsel için, araştırma ve paylaşım sözleşmelerinin koşullarına ilişkin gerçekleştirilmekte olan müzakerelerin son aşamada olduğunu” belirtmiştir. Kıbrıs Rum basını gelecek veya bir sonraki hafta sözleşmelerin büyük olasılıkla imzalanacağını yazdı. Yine 11. parsel için de 2017 yılı içerisinde sondaj çalışmalarının başlatılacağı belirtilmektedir.
Elbette 6. parsel ile ilgili, kendi münhasır ekonomik bölgesinde olduğu gerekçesiyle hak iddia eden Türkiye adına Dışişleri Bakanlığının, bu konuda 15 Şubat 2012 tarihli açıklamasına göre: “…Bilindiği üzere, ülkemiz, KKTC ile birlikte, GKRY’nin tek taraflı olarak deniz yetki alanları belirleme, ruhsat verme ve denizde hidrokarbon arama/çıkarma faaliyetlerine en başından beri itiraz etmiş ve bu faaliyetlerin Kıbrıs Türklerinin eşit ve tabii haklarını ihlal ettiğine, halen devam eden BM kapsamlı çözüm müzakerelerinin amacına ve ruhuna aykırı olduğuna ve bölgede gerginliğe sebebiyet verdiğine uluslararası toplumun dikkatini çekmiştir. Defaaten açıkladığımız bu görüşlerimizde bir değişiklik yoktur. BM müzakerelerinde kritik ve belirleyici bir aşamaya gelindiği bir dönemde bu ihalenin açılması, Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafının eşit hak ve çıkarlarını hiçe saydığını, Kıbrıs Türkleri ile ortak bir gelecek paylaşmak istemediğini ve kapsamlı çözüme hazır olmadığını bir kez daha ortaya koymaktadır. Rumların açtığı bu ihaledeki sözde ruhsat sahaları incelendiğinde bunların bir bölümünün Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı alanlarıyla çakıştığı (sözde 1, 4, 5, 6 ve 7 no’lu sahaların bir kısmı) anlaşılmaktadır.…Bu durum, söz konusu yasadışı ihaleye girebilecek uluslararası şirketlerin, ileride KKTC ve TPAO ile karşı karşıya gelmelerine ve arzu edilmeyen gerginliklerin ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. …Bu nedenle konu ya kapsamlı çözüm sonrasına bırakılmalı ya da taraflar münhasıran bu konuda BM Genel Sekreteri’nin himayesinde bir araya getirilerek, denizdeki hidrokarbon arama/çıkarma faaliyetlerinin geleceği konusunda ortak karar almalıdırlar.
Aksi takdirde Rumların tek taraflı olarak atacağı adımlar ve buna karşı Kıbrıs Türklerinin de haklarını korumak için alacağı mukabil tedbirler, ister istemez gerginliğe ve bölgedeki tansiyonun artmasına sebebiyet verecektir.
GKRY’nin vermeye teşebbüs edebileceği hükümsüz ruhsatlara dayanarak hidrokarbon arama çalışmaları yapmayı düşünebilecek ülkeleri ve şirketleri, sağduyu içinde hareket etmeye, Ada’daki diğer kurucu halk olan Kıbrıs Türklerinin iradesini dikkate almaya ve Kıbrıs meselesinin çözüm sürecine olumsuz etkide bulunacak adımlar atmamaya davet ediyor ve buna göre davranmalarını bekliyoruz.”
Anastasiades bu tavrı çok iyi bilmesine rağmen, olası ruhsatlandırma girişiminin ciddi sorunlar yaratacağını bile bile yangına körükle gitmeyi tercih eder bir tavır içerisine girdi.
Tam bu noktada akılsız halleri ile ünlü Yunan Milli Savunma Bakanı Kammenos, Yunan Meclisi’ndeki kulislerde, “Fransız Total şirketinin Doğal Gaz bulmak için sondaja başlayacağı haziran ayında Türkiye’nin ‘Kıbrıs’ karasuları içerisinde sıcak olay çıkaracağına inandığını” iddia etti ve Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ta ortalık durup dururken bir anda alevlendi.
Yine bir başka ünlü aktör İngiltere'nin Avrupa ve Amerika'dan Sorumlu Dışişleri Bakanı Yardımcısı Alan Duncan ise "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin doğal kaynaklarını değerlendirme konusundaki egemenlik haklarını tanımakta olduklarını” açıkladı.
***
Anastasiades, yeniden seçilebilmek adına ne yazık ki ateşle oynuyor. Kimi uluslararası sermaye güçleri ve onların ulusal temsilcileri de bu ateşe odun atıyor.
Anlaşılan odur ki, en azından Türkiye’de gerçekleşecek Anayasa Referandumuna kadar masa dağınık kalacak.
Ardından ne olacağı şimdilik belirsiz.