Türkiye’de Pazar günü yapılan seçimde, sandıktan ‘hükümet’ çıkmadı.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının 7 Haziran’da ortaya koyduğu irade, öyle görünüyor ki büyük bir ihtimalle bir koalisyon hükümetiyle vücut bulacak.
Partiler olası koalisyon ihtimalleriyle ilgili olarak son derece sınırlandırıcı açıklamalar yapıyor olsalar da, MHP dışında hiçbir partinin, alenen ‘yeniden seçim’ dediği yok.
Aslına bakarsanız, kimsenin böyle bir siyasi riski alma lüksü de yok.
Peki bu ortam, piyasalara nasıl yansıyor?
Şu anda Türkiye’de siyasi anlamda bir belirsizlik var.
Piyasalar da çok doğal olarak bu belirsizlikten etkileniyor.
Ancak ilk tepkiyle döviz Türk Lirası karşısında ani bir yükseliş trendine girse de, ilerleyen saatlerde bu rakamlar gevşediği.
Merkez Bankası’nın, Türk Lirası’nı yatırımcı için daha cazip hale getirebilmek amacıyla, dövize uyguladığı depo faiz oranını düşürmesi de bu gevşemede kısmi bir etki yarattı.
Pazartesi sabahının aksine, piyasalarda gerek Pazartesi öğleden sonra, gerekse Salı günü, yani dün, yatay bir seyir izlendi.
Dünkü rakamlara bakarak, bunu görebilmek pek âlâ mümkün.
Doların Cuma günkü kapanış kuru ile dünkü kapanış kuru arasındaki fark, sadece yaklaşık 0.07 TL.
***
Siyasetteki belirsizlik devam ettiği sürece, piyasalar da benzer dalgalanmalara açık olacaktır kuşkusuz.
Siyasi partilerden gelecek açıklamalar bu ortamda elbette büyük önem taşıyor.
Ancak şu an itibarıyla siyasi anlamda bir kriz yok.
Siyaset şu anda öyle bir noktada değil.
Bu da piyasaları beklemede ve olabildiğince dengede tutan bir durum.
Dolayısıyla bu aşamada, kırılgan bir yapıya sahip olan piyasaların olumsuz anlamda etkilenmemesi adına, etkileme potansiyeline sahip tüm kesimlerin sorumlu davranması önemli.
Ortada bir ‘kriz’ yokken sanki ‘kriz’ varmışçasına yorumlar yapmamak, ‘felaket’ senaryoları çizmemek lazım.
Evet siyasi ortam şimdilik belirsizdir.
Ama tekrar etmekte fayda var, şu anda bir kriz yoktur.
Bu nedenle de herkesin, vatandaşta panik havasının oluşmaması için gerekli hassasiyeti göstermesinde fayda vardır.