Bu haftaki röportajlarımızdan biri bir sanatçıyla, bir şarkıcıyla olacak. Belma Sera… Başta İstanbul ve Türkiye’nin pek çok sahnesinde yer almış, emek vermiş bir şarkıcı, bir müzik insanı… On altı yaşından itibaren sahnelerde boy gösteren, müzikallerde başrol oynayan, her geçen gün yükselen, İstanbul KENT orkestrası solisti olan bir yıldız… Önce İstanbul Üniversitesi Türk Müziği Konservatuarında, daha sonra da Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde eğitim alan Belma Sera’nın anlatacak çok şeyi var… Yıldırım Gürses’in ‘Hoş Seda’ grubu vokalistliği, ardından Coşkun Sabah’la birlikte çalışmalar, derken kendini Melih Kibar’ın stüdyosunda bulmuş… 1989’da Eurovision Türkiye elemelerinde Melih Kibar’ın ‘Hayır’ adlı parçasıyla Cihan Okan ve Jeyan’dan oluşan grubuyla Türkiye elemelerinde finalist olmuş, müziğe gönül veren genç yeteneklere şan dersleri vererek birçok genç sanatçıya ışık tutmuş… 1980’li yıllarda yaklaşık 5 yıl adamızda da solistlik yapan Belma Sera’ya sorularımızı soruyoruz.
Şarkı söylemek sizin için nasıl bir şey?
Muhteşem bir duygu… Her bir derdinizi unutup direkt transa geçiyorsunuz… Eğer okuduğunuz şarkıyı hissediyorsanız , -ki ben, hep sadece hissettiğim şarkıları okuyorum- kesinlikle bu durum sizi dinlemeye gelenlere yansıyor… Bir sinerji oluşuyor… Hep birlikte şarkılarla dağılıyoruz… Hüzünleniyoruz, coşuyoruz, yerlere vuruyoruz, uçuyoruz… daha nasıl anlatabilirim? Şarkı söylerken dünyadan, gündelik hayatın tüm sıkıntılarından uzaklaşıyorum… Düşünsenize… Seslendireceğiniz şarkıları dinlemeye gelenlerle bambaşka bir gezegene intikal ediyorsunuz… Sanki yıldızlardan birindesiniz, müziği seven insanlarla sevgi yumağı oluyor, kopuyorsunuz…
Yıllarca İstanbul’da ve Türkiye’nin pek çok sahnesinde sanatınızı icra ettikten sonra kuzey Kıbrıs’a geldiniz…Artık burdasınız. Bu durum sizde bir olumsuzluk yaratmıyor mu?
Kesinlikle hayır. Ben zaten müzik kariyerimin 5 yılını burda yaşadım… 1986-1991 yılları arasında bu Ada’da sahne aldım. Acapulco Tatil Köyünde aralıksız 5 yıl çalıştım. Bu adayı çok seviyorum ben. Artı şimdi bu adada olmamın başka anlamları da var tabii…
Evet… Eşinizin Kıbrıslı olması da motivasyonunuzu yükseltici bir etken herhalde…
Hem de tahmin edemeyeceğiniz derecede yüksek bir motivasyon sağlıyor… Üstelik O, bu Ada’nın en iyi müzik adamlarından biri. Tayfun Atabey’in eşi olarak KKTC’de yaşamak müthiş bir şey… Çok mutluyum… Tayfun sayesinde kendimi daha da güçlü hissediyorum… Hayatımız, en sevdiğimiz şeyle (müzikle) uğraşarak geçiyor… Günün önemli bir bölümü evimizde piyano başında geçiyor… Bunu size tarif etmek çok zor… Gerçekten sözlerim yetmez.
Tayfun Atabey’le birlikte mi sahne alıyorsunuz?
Hayır… Ben Türk sanat müziği eğitimi aldım… Gerçi sahnelerde poptan halk müziğine, Türk Sanat Müziğinden Greek müziğe, pek çok türde şarkı seslendiriyorum ama genelde Türk Sanat Müziği ağırlıklı parçalar seslendiriyorum… Yani genelde Tayfun’la ayrı çalışıyoruz. Sadece zaman zaman özel organizasyonlarda birlikte aynı sahneyi paylaşıyoruz…
Ülkemiz müzisyenlerini ve müzik piyasasını değerlendirmenizi istesek neler söylersiniz?
Burda çok güzel bir müzik piyasası var… Eğlence sektörü tam oturmamış olsa da, insanlar için pek çok seçenek var. İyi müzik yapıyorsanız bu Ada’da hakkınızı bir şekilde er ya da geç alıyorsunuz. Ülkenin müzisyenlerine gelecek olursak, gerçekten çok muhteşem müzisyenler var. Bence bu küçük Ada’da gerçekten kaliteli müzik yapan bir ton müzisyen var… Fırsat buldukça takip ediyorum… Ve anladım ki işini doğru yapan inanılmaz sayıda Kıbrıslı müzisyen var…
Siz Türkiye sahnelerinin yanısıra pekçok müzikalde özellikle İstanbul Feshane Şenliklerinde, gerçekleştirilen Ramazan eğlencelerinde yıllarca başrol almış bir sanatçısınız… Kıbrıs’ta aynı tadları yaşayabilme ihtimaliniz olacak mı?
Şu an olmasa da zaman içinde Kıbrıs’ta da aynı tadların gerçekleşeceğini düşünüyorum… Burda da elbet bir gün müzikaller olacak… Olmaması için neden yok ki… Eksik şeyler olabilir… Fakat amatörlükten profesyonelliğe geçmeye çalışan minik bir ülkeden söz ediyoruz. Üstelik sırtını turizme yaslamış bir ülke… Turizm ve eğlence sektörü birbiriyle sürekli paslaşan iki sektördür… Kesinlikle, er-geç bazı taşlar yerine oturacaktır…
***
“Albüm yapmak, bence aceleye getirilecek bir olay olmamalı”
Birçok stüdyo çalışmanız oldu ama albümünüz yok… Albüm çalışması yapmak gibi bir düşünceniz var mı?
Evet haklısınız… Bu güne dek çeşitli sebepler yüzünden albüm yapmadım… Ama böyle bir hedefim var… Benim mentalitem, albüm olsun da nasıl olursa olsun değil… O yüzden bu konuda henüz bir adım atmadım… Tayfun’a ait okuduğum pek çok parça var… Burda stüdyomuzda kaydettik. Artı Vedat Sakman-Mehmet Teoman parçaları var, onları da İstanbul’da kaydettik… Daha şu anda aklıma gelmeyen tamamlanmamış bir ton parçayı stüdyoda kaydettik… Ama benim mentalitem şu: Her şey en güzel hale gelmeden tetiğe basmak yok!.. Her detay içime sinecek ki bunu müzikseverlerle paylaşayım… Ama elbette albümü önümüzdeki zamanlarda mutlaka tamamlayacağız… Sözün özü albüm yapmak, bence bu denli aceleye getirilmemeli…
Biraz da Kıbrıs’taki yaşamınızdan söz edelim isterseniz… Burda müzik dışında neler yapıyorsunuz?
Öncelikle şunu söyleyim, burası artık benim ülkem… Burda gerçekten çok ama çok mutluyum… Burası İstanbul’dan çok daha keyifli… Yılın on bir ayında güneş var… İnanılmaz bir keyif içinde yaşamaktayım… Tayfunla sürekli dolaşıyoruz… Bu bir anlamda Kıbrıs’ı yeniden keşfetmek gibi… Her fırsatta bir köye gidiyoruz, geziyoruz dolaşıyoruz… (Buna Güney Kıbrıs dahil)… Kuzeyde Karpaz’dan Lefke’ye kadar her yeri adım adım gezdik. Bu Ada’da her bir yerin ayrı bir lezzeti var…
Beste yapıyor musunuz?
Evet zaman zaman bir takım beste denemelerim oluyor… İlerdeki zamanlarda albüm yapacağımda bunlardan bazılarını da müzikseverlerle paylaşmak isterim.
“Koşulların elverdiği ölçüde bir orkestra kuracağım…”
Siz yıllarca İstanbul Kent Orkestrasının solistliğini yaptınız. Arkanızda size eşlik eden kalabalık bir orkestra vardı. Ama ülkemiz sahnelerinde size eşlik eden ekipler ordaki sayıda değil. Bu sizin açınızdan bazı sıkıntılar yaratmıyor mu?
Evet çok güzel bir konuya değindiniz. Çok büyük bir orkestrayla çalışmayı kim istemez? Orkestra solistliği benim için çok ama çok zevkli bir şey… Anında enerjiniz yükseliyor. Bu müzisyenlerim için de geçerli… Ve sonuçta sizi dinlemeye gelen insanlara da muhteşem bir keyif yaşatıyorsunuz… Ama bildiğiniz üzere son zamanlarda ekonomik koşullar buna müsait değil. İster istemez daha çekirdek bir ekiple çalışmak durumunda kalıyorsunuz. Hatta kimi zaman bir piyanist eşliğinde müzik yapmak durumundasınız. Bunun da apayrı bir güzelliği var tabii. Ama yine böyle bir hedef koydum kendime... Kıbrıs’ta da kısmet olursa ilerleyen yıllarda sahneyi, koşulların elverdiği ölçüde bir orkestrayla paylaşacağım…
Belma hanım bize zaman ayırdığınız için adres kıbrıs ailesi olarak çok teşekkür ediyoruz… Ve müzik çalışmalarınızda başarılarınızın devamını diliyoruz.
Ben de sizlere çok teşekkür ediyorum… Ve derginiz aracılığıyla tüm müzikseverlere en içten dileklerimi gönderiyorum.