BEN KiMİM ?

Mehmet Çağlar

 

"Ben kimim?"
Bu soru çok kritik !...
Çünkü, hayatı anlamlı kılma çabasında bayağı önemli bir rol oynar...
Kollektif bir kimlik olan "biz"i oluşturur...
"Öteki" ile kurulan yakınlık/karşıtlık ilişkilerinde toplumsal rol oynar...


"Biz", doğruların/gerçeklerin yaratıldığı bir süreçtir...
Yaşanmış ve kurgulanmış bir tarihtir...
Dolayısıyla bir "kültür", üretilen herşey,
Yani bir yaşam biçimidir...


1974 sonrasındaki göç dalgasıyla Kuzey Kıbrıs, geçmişte Kıbrıs'ın sahip olduğu "çokkültürlü" yapıdan kimi yönleriyle daha farklı, kimi yönleriyle de daha çapraz bir "çokkültürlü" yapıya süreklenmiştir...
Ve bu sürükleniş,  sistemdeki "ben"in yerini "yurttaş"ın almasına kadar dayandı...!
Kültür, yani yaşam biçimi de, bireyselciliğe kaydı...
Bu durum giderek toplumsal hiyerarşiyi de etkiledi...
Buna bağlı olarak moderniteyi de...

Artık Kıbrıs Türk "kimliği", başkaları tarafından atfedilen niteliklerle anılmaya başlandı...
"Kimlik" tanımının siyasal içeriği de bu süreçte artık belli değildir ya da karmaşık bir boyuttadır...!
Kıbrıslı Türk giderek KKTC kimlikli Türk olarak dönüştü...
Neredeyse bir üst kimlik oldu KKTC'li kimlik...
Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı kimliği taşıyan KKTC'li Kıbrıslılar ya da Kıbrıslı Türkler...
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı kimliği taşıyan KKTC'li Kıbrıslı Türkler...
Bunlar ne ait oldukları kültürün içerisinde ne de dışında;
Sınırda oluşan çoğul "yabancı" bir kimlik...

Eh!
Kimlikler "öteki"ne göre tanımlandığına göre;
Kuzey Kıbrıs'ta "ben"den veya "biz"den başka sınırda oluşan "yabancı" bir kimlik de vardır...
Kimi KKTC'ye uzak,
Kimi KKTC'ye yakın...
Kimisi aynı zamanda halen Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı, kimisi ise federal bir çözümle Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı da olabilecek olan yurttaşlarımız...
Ancak "ben kimim" sorusuna hep birlikte "biz kimiz"in yanıtını bulunca ve bu adada yaşamlarımızı hep birlikte sürdürdüğümüzü kavradığımızda, hem kendi kültürümüzü yaşatıp hem diğer kültürlerle de içiçe ve çapraz kültürler olarak yaşamayı daha iyi becerebildiğimizde yanıt verebileceğiz ...
Ve sanırım "insan olma" olgusu iştee o zaman başat olacak...
Ve gerçek Barış o zaman gelecek...