Beni de yazın spor yazarı…

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım, “Spor yazarı olmak için ne gerekir?” diye sormuş, ardından: “Beni de yazın be spor yazarı” deyivermişti. Bu, “Her önüne gelen spor yazarı oluyor” düşüncesi ile söylenmiş, biraz da aşa

 

 

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım, “Spor yazarı olmak için ne gerekir?” diye sormuş, ardından: “Beni de yazın be spor yazarı” deyivermişti.

Bu, “Her önüne gelen spor yazarı oluyor” düşüncesi ile söylenmiş, biraz da aşağılayıcı sözlerin ardından uzun süre düşündüm.

Gerçekten memleketimde spor yazarı olmak çok kolaydı ve spor yazarı olmak için de hiçbir meziyet aranmıyordu.

Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği (KTSYD)’ne üye olmak için ise belli bir süre spor yazarlığı yapmak yeterliydi.

Kimsenin spor yazarlığı yapmasına bir sözüm yok.

Olamaz da…

Ancak KTSYD üyeliğinde biraz daha seçici olunması gerektiğine inanıyorum.

Şimdi bazı arkadaşlarım çıkıp “Eşitlik, demokrasi ve insan hakları” kavramlarını bolca kullanarak yazılarını döşeyebilirler, saygı duyarım. Ama daha saygın, daha elit bir dernek için daha seçici olunması gerektiğine inanıyorum.

Geçtiğimiz hafta KTSYD tarafından düzenlenen ve Prof. Dr. Hikmet Seçim tarafından verilen “Medyada etkili ve doğru anlatım teknikleri” konulu seminerin ardından bir kez daha ne kadar haklı olduğumu gördüm.

Seminerin başında sporun yaşamımızdaki yerine ve sosyal etkinliğine vurgu yapan Prof. Dr. Hikmet Seçim, bu bağlamda spor yazarları ve gazetecilerin toplumsal sorumluluklarına dikkat çekerek hatalı haber ve yazılardan örnekler verdi.

Açıklamalarında spor yazarlarının yazılarının hatasız olması gerektiğini ifade eden Seçim, hatalı yazıların genç nesilleri: “Hatanın önemli olmadığı” şeklinde yanlış anlayışa yönlendirdiğini ve bunun çok tehlikeli olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Hikmet Seçim’in yazı ve yorum örnekleri ise tam bir hatalar yazısıydı.

Düşük cümleler, anlaşılmayan ifadeler, tekrarlanan kelimeler ve yerinde kullanılmayan noktalama işaretleri.

Prof. Dr. Hikmet Seçim’in ifadesi ile spor, sosyal yönü ve etkisi ile hükümetleri bile etkileyebilen bir düzeydedir.

Ve sporun yönlendirilmesinin merkezinde de spor yazarları yer almaktadır.

Olaya bu açıdan bakıldığında hem spor yazarlığı, hem de spor yazarlarının KTSYD üyeliği hakkında yeniden düşünmek gerekmektedir.

Gelecek nesillere örnek olacak, hükümetleri bile etkileyebilecek sosyal bir olayın merkezinde olan spor yazarlarının yazıları böyle mi olmalıdır?

Şimdi, “Beni yazın be spor yazarı.”diyen arkadaşıma vereceğim cevabı düşünüyorum. Sizce cevabım ne olmalıdır?

 


 

 

Şampiyonluğun adayı

 

“İçime doğmuştu herhalde” diyeceğim…

Ama hem biraz K. Kaymaklı’nın kötü futbolundan, hem de K. Kaymaklı Kulübü Başkanı Ali Başman’ın beğendiği hocaların başında geldiğini bildiğimden olsa gerek…

Geçtiğimiz salı günü Mehmet Bolkan Hocamı aramış ve:“K. Kaymaklı’ya geliyor musun?” diye sormuştum.

O da: “Nerden çıkardın abi! Biliyorsun ben teknik direktörü olan takımlar ile görüşmem” demişti.

Ben de : “Tamam da, hani bir ön görüşme yapıldı mı?” diye sormuştum.

Daha önce görüşüp görüşmediğini bilemem, ama Mehmet Bolkan bugün K. Kaymaklı’nın teknik direktörü.

Hem Mehmet Bolkan için, hem de K. Kaymaklı için hayırlı olsun.

Bana göre Bolkan, Kuzey Kıbrıs’ın en iyi teknik direktörlerinin başında yer alıyor.

Bu nedenle K. Kaymaklı’nın bu sezon da şampiyonluğun en büyük adayı olacağını söyleyebilirim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri