YARATILAN DÜZEN
1974 de bir "zafer" kazandık !
Bu zafer vehmiyle yarattığımız bir "düzen" var:
Kumarhane, Borç ve "Gece Kulübü" sermayesi ...
Bu düzenin bizden başka hayranı da yok!
"Tanıtamadık" ...!
Bu düzen bir "Fetih hakkı" telakki ediyor!
Nedir bu hak?
Özetle, buradaki mal-mülk de bizim Güney'dekiler de ...
"Yamyamlaşmak" yani...!
Şimdi bu düzeni "sürdürülebilir" mantığı içerisine koymaya çabalıyoruz...
İyi de bu çarpık düzenin sırtına sözde mantık kaftanını giydirmeye çalışmak;
Ayrı bir mantıksızlık değil midir?
"Benzersiz" olduğumuz kesin...
Herkesin bağlı olduğu temel hukuki şartlara bağlı olmadığımızı düşündüğümüz de benzersiz...
KAPTANLAR
Bugün, bu düzenin yaratıcısı olan düzen partilerinden UBP'yi kurtarmayı tasarlayan en az yüz kaptanı var!
Bir o kadar da, hayatını devam ettirmek için bir çok elleri öpmek zorunda olan yine de kaptan rolüne özenen yandaş!
Düzenin çarkları böyle işliyor.
Aslında sorum şu:
Sosyalizm kendi yerini bu düzene göre mi belirleyecek?
Bizim kaptanlarımız ne düşünüyorlar?
İNSANA YATIRIM NERDE?
Özü itibariyle temel sol ve sosyalizm kavramları ve ilkeleri belli...
Hakim söylemlere şirin görünebilmek adına,
Bu söylemlerle bağdaşabilmek adına,
Olmayan bir sosyalizm mi icat edeceğiz?!
Bilim, sanat, kültür, beceri, yetenek, ve sezgi ...
Bunlar insan sermayesi değil mi?
Düzen yerine, insana yatırım yapılması gerekmez mi?
Umarım insani anlayış ve yaklaşımlar, CTP'de ve CTP'nin de içinde bulunduğu koalisyon hükümeti içerisinde, olması gereken ve hakettiği karşılığı bulur...
Sosyal, iktisadi kazanımlar, toplumsal kazanımlar ilkesi ve çerçevesi içerisinde kalır...
Bu anlayışın terk edilip düzenle/bireyle bağdaştırılacağına inanmak dahi istemiyorum!