Benzetmek gibi.....

Erdinç Gündüz

‘Benzetmek gibi olmasın..’ derler ya hep ? Bu kez  ‘Benzetmek gibi olsun’ demek geçiyor içimden. 

Cenevre’deki konferanstan ne çıkar bilemeyiz. Belli ki ‘birileri’, ‘çözüm’ konusunda hala uğraşıyor.   Galiba BM de, ABD de.  Kıbrıslı tarafların düşüncelerini biliyoruz.  Hatta Türkiye ve Yunanistan’ın düşüncelerini de biliyoruz.  Üçüncü Garantör İngiltere, bir soru işareti her zaman olduğu gibi. Güzel sözlerde ustadırlar,  bilirsiniz.  O ustalıklarıyla geçiştiriyorlar meseleyi. Malum, kendi başları da  başka başka şeylerle dertte bu ara...

Konferans için hazırlıklar devam ederken, Kıbrıslı taraflar da görüş ve düşüncelerini açıklamaya devam ediyorlar. Belki de, konferansta daha ‘sağlam’ durabilmek adına yapıyorlar bunu. Ama bir taraftan da  ada üzerinde, silahlı, bombalı, uçaklı, helikopterli askeri tatbikatlar yapılmakta.  Kuzeydekilere alışmıştık da,  güneydeki çok ilginç oldu bu sefer. KC + İsrail Ortak Tatbikatı..... Nedir bu tatbikatta verilmek istenen mesaj ?  “İsrail eksikti. O da bir ucundan girmeye çalışıyor devreye.  Kadro tamam” diyeceğim geliyor.

***

Konferans sonucunda, olumlu veya olumsuz birşeyler çıkacaktır herhalde. Ya ipler yeniden kopacak, yahut da ip’e,  küçük küçük de olsa yeni düğümcükler atılarak,  yeni toplantılar, konferanslara doğru yol açılacaktır

***.

1959 sonlarında da böylesine hareketli, nasıl sonuçlanacağı hiç ama hiç belli olmayan  toplantılar yapılıyordu ardı ardına. Aynen şimdiki gibi bir konferansta çizilmişti ana hatlar. Zürih’dir, Londra’dır derken de, Kıbrıslılar bir sabah, bomba gibi patlayan ‘haber’le uyanmıştı. Çözüm sağlanmıştı.  Taraflar anlaşmıştı. Kıbrıs Cumhuriyeti kurulacaktı.

***

“Tarih tekekkürden ibarettir” derler ya.  Umutlarını yitirmeyenler, “Böyle bir tekerrürle karşı karşıya mıyız acaba ?” diyerekten,  çözüm umutlarını tazeliyorlar şu günlerde. Yazımızın taa başlangıcında ‘Benzetmek gibi olmasın’ veya “Benzetmek gibi olsun” dememin nedeni de buydu işte.

***

Olmazsa, BM de, ABD de, İngiltere de,  “Başınıza geleni çekin...” derler ve ilgilenmekten vazgeçerlerse ne olur ?

Gerçek şu ki, Güney,  Güney’de ‘Devlet’ olarak;  biz de Kuzey’de ‘Devletimsi bir Devlet’te  yaşamaya devam edeceğiz. Nasıl ve hangi şartlarda devam ederiz ? sorusu ise,  malesef cevapsız.

***

Politikacılarımız pek farkında değiller ama halk Devlet’ten (!) nerdeyse umudunu kesmiş durumda. Çoğunluğun tek ve tek beklediği, ay başlarında maaşların ödenmesi. Gerisi mi ?  Gerisi yok...

Nasıl umutlu olsun ki insanlar ? 

Yönetenlerin söyledikleri birbirini tutmazken; torpil, adam, hısım-akraba korumacılığı mekanizması takır takır çalışmaya devam ederken; ihale yolsuzlukları, rüşvet iddiaları ayyuka çıkmışken; eğitim büyük bir hızla çökerken; ülkenin orası-burası, şuna-buna peşkeş çekilirken; nüfus yapısı büyük bir hızla değişirken v.s.  v.s.  v.s. ....

İnsanların mutlu olmasını, Devletine inanmasını, Devletini sevmesini, Devletine sahip çıkmasını nasıl beklersiniz ki ?

----------------------

Sokak Ağzı

“Ben de kısa sürede her taraf yepyeni asfalat olacak sandım..Meğerse yapılan yamaymış....”

***

“Yahudiler, Kuzey’de Rum malları satın alıyor ama bir yandan da Rum’la ortak askeri tatbikat yapıyor. Bu ne iştir anlamak mümkün değil...”

***

“Lefkoşa’da aynı şeyi geçen hafta da asfaldlamalar sırasında yaşadıg. Hafta sonunda da ralli nedeniynan.  Cuma gecesi  erken saatlerden itibaren hisar içine girmek yasaglandı. Taa Cumartesi gecesine gadar. Bu nasıl planlama , bu nasıl organizayon ? Bunu da yüzümüze görüzümüze bulaştırdıg.”

***

“Çok merak ettim, araba yarışları nedeniyle  Rum tarafında da kapandı bu yollar. Halkı en az rahatsız edecek şekilde ve saatlerde kapanmış. Bizim tarafta ? Hisar içindeki iş yerleri kan ağladı nerdeyse 24 saat...”

***

“Memleket neresinden baksan darmadağın. Hiçbir şeyimizde hayır galmadı. Dudduğun yer elinde galır.”

***

“Yeni müdürler, yeni müsteşarlar, yeni yurttaşlar, yeni hoteller, yeni kumarhaneler... Yaşasın yeni KKTC.”