Yeni seçim sistemi nedeniyle oy pusulaları boyuna uzayacaktı; seçime katılacak parti sayısına bakıldığında da enine de genişleyeceğe benziyor. CTP, UBP, DP, TDP, HP, TKP-YG, YDP ve MDP katılıyor, bağımsızlar da var…
Seçime katılacak siyasi partiler listesine bakıldığında dikkat çeken unsur, sağın bölük pörçük hale geldiği, karman çorman olduğu… Solun iki geleneksel partisinin yanına bir üçüncü eklendi ama sağın geleneksel iki partisinin yanına üç ayrı parti daha eklendi. Bu durumun etkilerinin ne olacağı yoruma muhtaç…
Seçime ilk defa katılacak olan HP, YDP ve MDP geleneksel sağ seçmen tabana hitap ediyor. HP kendisini siyasi ideoloji olarak sağ veya sola konuşlandırmıyor ama bu zaten kendiliğinden sağ tarafta durduğunun gizli anlatımıdır. Sağ siyasi partiler içinde öyle veya böyle yer tutamayan veya bulamayanlar, mevcut sağ siyasi partilerin halk nazarındaki zafiyetlerini kullanarak ve onlar gibi yapmamaya ‘siyasi yemin’ vererek kendilerini seçenek partisi olarak diye sunarlar; sağ siyasi ideolojinin fıtratındaki fırsatçılık özelliği bu… Dolayısıyla, sağ – sol olmadığını söyleyen HP aslında, halkın mevcut sağ siyasi partileri sorgulamaya başlaması üzerine ileri sürülen ‘taze kuvvet ve geri destek birliği’dir.
YDP, ne kadar reddetse de hitap kitlesi Türkiye kökenli seçmenlerdir; bu algıyı başından zaten kendileri yarattı. MDP ise milliyetçi – ülkücü seçmen kitlesine hitabını açık açık ve kendi samimi tarzı ile yapıyor.
Bu üç partinin hitap ettiği kesimler, eskiden UBP ve DP seçmeni idi; aslında bu iki partiye esir kalmış seçmen idi, sola karşı duruş için sağa oy veren seçmen idi. UBP ve DP bu kitleleri kendi asli seçmeni sandı ama aslında onlar bu iki partiye oylarını emanet veriyordu… UBP ve DP ülkeyi o kadar kötü yönetti ki, siyasi kokuşmuşlukları da burun kemiğini kıracak kadar kötü ve yoğun oldu ki, oyunu emanet veren seçmen kitlesi seçenek arar, başının derdine çare arar oldu… Kimi sağ seçmen ‘temiz ve yeni yüzler’ dedi, kimi sağ seçmen ‘milliyetçi’ istedi, kimi sağ seçmen de ‘ötekileştirilenler’in sesinin duyulmasını istedi. Ve tümü de artık UBP ve DP’nin beceriksizliklerinden ve ayıplarından usanır ve utanır oldu. Dolayısıyla, üç yeni sağ siyasi parti oluşturuldu ve seçime de katılıyorlar; emanet oylar aslına gidecek…
Bu üç yeni parti, sağın geleneksel %55 – 60 oy oranını diğer iki parti ile bölüşmeye aday olacak; beş sağ parti bu havuzdan nasibini alacak. UBP gene en fazla payı alacak ama kısa süre önceki kamuoyu yoklamalarındaki gibi birinci parti olması zor görünüyor; çırasını yaktı yeni partiler… Geri kalanlardan biri daha barajı geçebilir ama bir üçüncü sağ partinin daha mecliste yer alması sürpriz olacak.
Solda durum farklı… Listeye sadece bir tane yeni parti girdi, TKP-YG; o da BKP ile seçim işbirliğinde… TKP-YG, TDP ve CTP’den ayrılan parti elitlerinin buluştuğu bir ortaklık partisi; ayrıldıkları partilerinden kayda değer taban hareketi yapamadılar. Yani sağdaki gibi olmadı; sağ tabandaki emanet oyları yuva buldu. Sol partilerin uyumsuzluk gösteren kadroları kendilerine bir çatı kurdu, taban hareketi ihmal edilebilir düzeyde kaldı. Dolayısıyla, solun geleneksel %40 – 45 oy oranını bu üç parti bölüşecek ama yeni partinin bu oy havuzundan barajı aşabilecek kadar oy alması mücizelere kalmış… Solda birinci parti CTP çıkacak.
Kuzey Kıbrıs’ın solu da sadece CTP, TDP, TKP-BG ve BKP’den oluşmuyor; daha başka sol gruplar da vardır ve kendilerine en yakın gördükleri sol partiye oylarını emanet etmektedir. Şimdilerde bu grupların kendi siyasi çatılarını oluşturmamasının nedeni elbette ki oylarını emanet ettikleri sol siyasi partiye hala daha oylarını emanet etmekte bir beis görmemelerindendir; çok az bir kısmı da boykot eyleminde… Sol emanet oylar sol partilere nasıl dağılıyor konusu çok da irdelenmesi gereken bir konu değil ama solun ana akım siyasi partileri sağda yaşanan yeni partileşmelerden öğreti çıkarmalı ve emanet oylara saygısını ve ilgisini en azından korumalıdır. Bu, onların sandığa gidip oy kullanması hevesini destekleyecektir.
7 Ocak seçimlerinde birinci parti hangisi çıkacak sorusunun cevabına gelince, seçime katılacak sağ partilerin sayısı 3 iken çok tartışmalı idi, UBP de iddia sahibi idi… Ancak şimdilerde durum farklılaştı ve belirginleşti. Birincilik ibresi UBP’den uzaklaştı, CTP’ye kaydı... Seçimlere katılacak partilere bakıldığında ve taban dağılımları ve örgütlülükleri irdelendiğinde, en sorunsuz, istikrarlı ve büyük parti CTP oluyor. CTP’nin örgütlerinin daha da hareketlenmesi, CTP ve UBP arasındaki farkı CTP lehine iyicene açacak.
Son bir yorum daha, üç partili bir meclis oluşursa, sürpriz olmayacak… Sağ partilerin adaylarının kendi iç yarışları nedeniyle seçmeni karma oya yönlendirmesi ve her seçimde kendi bencil çıkarları için oy kullananların da karma oyu tercih etmesi, barajı geçen siyasi parti sayısını üçte tutabilir. ‘Karmacılar’ın sayısının artmasının yaratabileceği bu olasılığı yabana atmamak gerek…
Sonuç: Beş sağ, üç sol parti ile gerçekleşecek seçimde UBP için ‘Merhaba Hüzün’, CTP için ‘Şen Ola Düğün’…