Feminist Atölye
feministatolye@gmail.com
AKP’nin ısrarla yasallaştırmak istediği ancak hem kadınların hem de halkın büyük tepkisi ile geri çekilen “tecavüz yasası”nın bir benzeri Lübnan’da uygulanıyor. Lübnan’daki kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları bu yasanın iptali için uzun süredir mücadele vermektedirler.Lübnan Parlamentosu geçtiğimiz hafta bu yasayı (522.madde) tekrar görüşmek üzere (revize etmek)gündemine aldı. Lübnan’da uygulanan yasanın 522.maddesinde “Herhangi bir suçu (tecavüz, kaçırma ve çocuk istismarı suçu) işleyen bir kişi ile mağdur kişi arasında yasal olarak bir evlilik gerçekleştirilebilir, kovuşturma durdurulabilir ve karar geri çekilebilir.” ifadesi yer alıyor.
Kadınları, çocukları hiçbir şekilde korumayan bu yasa maddesinin bir an önce kaldırılmasını isteyen Lübnan halkının büyük bölümü (%60) , tecavüzün her koşulda cezalandırılmasını ve saldırıya uğrayanların yasalar tarafından korunmasını istiyor. Tecavüzü meşrulaştıran bu kararın insan haklarıyla uzaktan yakından ilgisi olmadığını da belirterek, bu haklı mücadeleyi sürdürmeye devam ediyorlar.
Lübnan sivil toplum kuruluşlarından biri olan ABAAD’ın başını çektiği, diğer kadın örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının da desteği ile, bu kararın kaldırılması için başlatılan eylemler ve kampanyalar, büyük ilgi görmüş, oldukça etkili olmuştur. Özellikle “Beyaz Elbise Tecavüzü Örtmez” sloganıyla yürütülen kampanya, ABAAD #Undress522 haştagı ile sosyal medyanın da uzun süredir dikkatini çekmektedir.
Kadınların başlattığı kampanyalar, Lübnan meclis üyeleri arasında ciddi etki yarattı ve yasanın iptali için ilk adımlar atıldı. Yasaya tepki gösteren kadınlar, geçtiğimiz salı günü, parlamentoda yasaya ilişkin görüşmeler yapılırken, meclis önünde üzeri kanlı beyaz kıyafetler giyerek eylem yaptılar ve görüşmeler süresince bina önünde ayakta beklediler.
Lübnan Ceza kanununun 522.maddesi yürürlükten kaldırılmasına karar veren parlamento, önümüzdeki hafta ilgili maddenin ayrıntılarını görüşmeye devam edecek.
Bu gelişme elbette ki yeterli olmamakla birlikte, ileride atılacak adımların başlangıcı sayılması bakımından önemlidir. Lübnan’daki kadın ve çocukların hak ve özgürlüklerinin mücadelesinin yakın takipçisi ve destekçisiyiz.
Uzaylı Zekiye: Kadınlar, ekonomiden gayet de iyi anlar.
Teleskobumu Kıbrıs’a çevirmeyeli neler olmuş neler... Son baktığım zamandan bugüne zamanınızda hızlı bir tarama yaptım da, inanın şoklarıma uğradım. Pek harekleri bir gündeminiz varmış, canım! Meseleler sabahtan akşama unutuluyormuş adeta. Adanızda barış ve çözüm yönünde atılan adımlar, sevgili hükümetinizin yediği naneler, trafik kazaları, yitip giden canlar, eylemler, polisle arbedeler, ezilenler, neler neler... Kış saati uygulamasına geçmemeniz ile gerek uluslar arası sözleşmeler, gerek yasalar, gerekse de insan hakları bağlamında geriden takip ettiğiniz dünyayı, şimdi zaman olarak da geriden takip eder olmuşsunuz. Gerçek anlamda karanlıklar çökmüş güzelim Kıbrısınızın üzerine. Sabah karanlığında ve gece karanlığında o güzelim! yollarınızda bir yerden bir yere gitmeye çalışan insanlar görüyorum. Bir de bütçe görüşmeleri sürüyormuş Kıbrıs’ın kuzeyinde. Meclis ağaları, derin hesaplar peşinde yine desenize. 2017 yılının bütçesini düzenlemeye çalışıyormuşsunuz. Bakalım neler getirecek 2017 yılı sizlere.
Gündeminizde bu kadar mesele varken, evlerin içinde nelerin konuşulduğunu merak ediyorum. Hem uzaylı hem de meraklı Zekiye’yim. Rast gele evlerden birine yönlendiriyorum teleskobumu ve o da ne bir sohbete tanıklık ediyorum. Hem de meclisinizde süregelen bütçe görüşmeleri ile ilgili. Tam da merak ettiğim konulardan biri.
Muhtemelen beraber yaşayan bir kadın ve bir erkek, 2017 yılı bütçe görüşmeleri ile ilgili konuşuyor. Daha doğrusu sohbetlerinin başında, erkek olan konuşuyor, kadına bütçe ayarlamasının ne kadar önemli olduğunu, herkesin yapabileceği bir iş olmadığını, 2016 yılından 2017’ye bir miktar da paranın kalacağını, hükümetin ne kadar iyi planlama yaptığına dair ders verir nitelikte konuşuyor. Kadın ne zaman ağzını açmaya, yorum yapmaya kalksa erkek araya girip birşeyler daha ekliyor. En sonunda bu durumdan rahatsız olan kadın;
-“Sohbet mi etmek istersin, yoksa monologuna devam etmen için seni yalnız mı bırakayım?” diye araya girince, erkek afallayıp kendine geliyor. Afallamayı ve akabinde oluşan sessizliği değerlendiren kadın devam ediyor;
-“2016 yılında bütçenin ne kadar iyi ayarlandığını gördük! Devlet eliyle yürütülen bir sığınma evi olmamasına, sivil toplum örgütlerinin kampanyalarına rağmen bu durum karşısında dut yemiş bülbüle dönen hükümet, yeterli bütçe olmadığını gerekçe gösteriyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi yasası geçmesine, işler hale geçmesi için herşey hazır olmasına rağmen o konuda da bir adım atılmıyor. Bil bakalım gerekçe ne? Tabii ki yine yetersiz bütçe. Erkek şiddetine maruz kalan kadınların baş vurabileceği bir yer yok! Danışmanlık hizmeti alabileceği bir adres yok! Ekonomik gücünü kazanabilmesi için, hazırladığı ürünleri satabileceği bir kadın kooperatifçilik hazırlığı yok!”.
Karşısında ikinci kez afallayan erkeğe fırsat vermeden kadın devam ediyor:
-“Peki sence bu karanlıkta, sokak aydınlatması olmayan yollarda tek başına yürüyen kim? Ben ve benim gibi onlarca kadın! Hükümet ancak da inşaat emirnamelerini düzenleyip, yeni ve kaçak binaların dikilmesine izin veriyor. Aydınlatma gibi kadın dostu şehirciliğe dair bir planlama gündemlerinde yok. Karanlık sokaklarda taciz ve tecavüze fırsat tanınıyor!”
Erkek “taciz” ve “tecavüz” kelimelerini duyunca namusuna laf gelmemesi için daha fazla dayanamayıp araya giriyor.
-“Sen ne anlarsın ekonomiden, bütçeden. Burda bana boş boş konuşuyorsun. Hükümet bütçe yetmez dediyse, yetmiyordur!” diyerek hem kadının dediklerini değersizleştiriyor, hem de kadına hakaret etmekten de geri kalmıyor. Gezegenim Feminus’tan oralara gidip erkeğe bu söylediklerinin yanına kalmaması için can atıyorum. Ve o ana kadar söyledikleri ile gönlümü kazanan kadın, devam ettiği cümleleri ile beni kendine hayran bırakıyor:
-“Ben bütçeden ne mi anlarım? Her ay bu evin ihtiyaçları nasıl karşılanıyor dersin? Ev alışverişi, çocukların ihtiyaçları, senin giyeceğin kıyafetlere kadar alışverişi yapıyor, taksitleri, faturaları da hesaba katıyorum. Ekonomiden, bütçeden anlamak için üniversite okumaya gerek yok. Biz kadınlar deneyimlerimiz ile öğrenir ve öğrendiklerimizi de hayatın geri kalanında kullanmayı biliriz. Bir kadın olarak yaşadığım alanda ne gibi zorluklarla karşılaştığımı ben bilirim, hükümet edenlerin görevi insan hakları bağlamında kadınların her türlü ayrımcılıktan, ötekileştirmeden uzak bir hayat yaşamasını sağlamaktır. Bunun için de gereken bütçeyi ayırmalıdırlar.”
Malumat-ı Nisvan
Ortadoğu ülkelerinde kadınlar çok büyük yasal sorunlarlakarşı karşıya bunuluyor. Mısır’da kadınların % 99.3’ü cinsel tacize maruz kalıyor. Suriye’de savaş öncesi evlilik yaşı 17 iken, mülteciliğin getirdiği zorluklar nedeniyle bu yaşın 12 ‘ye düştüğü belirtiliyor. Kuveytte ise evlilik yaşı 15. Lübnan’da kürtaj yaptıran kadınlar 7 yıl hapis cezasına çarptırılırken, Cezayir ve Kuveyt’te evlilik içi tecavüz,suç olarak kabul edilmiyor.
Mor Kitaplık
Ağaçtaki Kız
Şebmen İşigüzel
Ağaçtaki Kız zamanın ruhunun, içinden geçtiğimiz günlerin romanı. Şebnem İşigüzel coşkulu, tutkulu dili ve eşsiz hayal gücüyle taçlanan unutulmaz bir hikâye sunuyor.
Hayatın altüst olması diye bir şey varsa bunu bizden başkası bilemez. Ne olacak kaygısıyla yaşayan, endişeli, hayat standartları şaşmış, işinden olmuş. Ama her şeye rağmen hayat dolu, umut eden, direnen.
Genç kahramanımız aklınızın ucundan geçmeyecek bir yerde karşılıyor bizi. Sonra başlıyor içtenlikle, tatlı tatlı şakımaya, anlatmaya. Genç kız tam da bizi anlatıyor: gençlerini, çocuklarını, kadınlarını sevmeyen ülkeyi.
Ağaçtaki Kız manzaraya hasret kalanların, aşkın, âşıkların, arkadaşlıkların, vicdan sahibi insanların, hayallerin, yere çakılmanın, bu hayatın romanı.
Cadı Süpürgesi
UBP-DP hükümetinin baskıcı müdahalesinin son örneği olarak karşımıza çıkan Doğu Akdeniz Üniversitesi krizinde, bilimsel ve akademik çalışmalarla yükselmesi beklenen bir akademik kurumun, siyaset ve siyasetçilerin elinde koz olarak kullanılmasına karşı çıkıyoruz. Siyasi müdahalelerle ortamın bozulmak istenmesi, akademik- demokratik üniversite anlayışını yerle bir eden baskılarla yasadışı işler gerçekleştirmeye çalışan hükümeti,süpürgemizle süpürüp, bilimsel ve demokratik anlayışın parlayacağı bir üniversite ortamı yaratılmasını istiyoruz.