Biatçılık şampiyonu bile harcanabiliyorsa…

Serhat İncirli

İlk kim yazdı?

Çok özür dilerim Faruk Zabcı abi ama ben yazdım!

-*-*-

Faruk Zabcı, geçtiğimiz hafta sonu Londra’da yaşamını yitiren Türkiyeli bir gazetecilik ustasıydı…

Ve bu usta gazeteci için “haber atlatmak” çok önemli bir gazetecilik başarısıydı…

Allah rahmet eylesin…

-*-*-

Evet, sevgili Faruk abi, ilk ben yazdım!

Övünmek için söylemiyorum, konunun çok içinden bir kaynağım öyle anlatmıştı… Ve ilk anlattığı kişi ya da gazeteci de bendim!

-*-*-

Hatta “yazılmaması kaydıyla” da bazı şeyler söylemişti ki Ersin Tatar’a gerçekten acımıştım!

Bir insan, bir toplum lideri, bu kadar mı aşağılanacaktı?

O söylenenleri hiç yazmadm ve yazmayacağım…

-*-*-

Sonuçta yazdığım birkaç haftalık gecikmeyle de olsa gerçekleşiyor…

Kıbrıs sorunundaki taraflar, New York’ta bir araya geliyor…

-*-*-

Efendim Ersin Tatar gidecek ve yaklaşık 4 yıldır söylediklerini masada da tekrar edecek!

Sıkmaz!

Yapamaz!

Tatar, şu anda tüm tükürdüklerini yalar pozisyondadır!

Üzgünüm ama Tatar adına tarihi bir rezalet söz konusudur!

-*-*-

Ersin Tatar sadece bir piyondu ve yine piyon olacak!

Masada BM Genel Sekreteri dışında sadece iki taraf bulunacak; Türkiye ve Kıbrıs!

Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti!

-*-*-

Çünkü sorun, öyle ya da böyle, bu iki devlet arasındaki bir soruna dönüştürüldü!

Veya kendiliğinden dönüştü!

-*-*-

Tatar, Türkiye’nin isteklerini dile getirecek!

-*-*-

Hatta daha da ileri bir şey anlatayım; Türkiye, tam biatçılığına- mutlak yalakalığına rağmen Tatar’a güvenmiyor ve 4 + 1 önerisinin sebebi de mutlaka orada hazır olma arzusu ve hırsıdır!

-*-*-

Neyse!

Egemen eşit bağımsız iki devlet falan yoktur!

Dört yıldan beri, adeta çok haklı olduğumuz teyit edilerek kalkmaya zorlandığımız Crans Montana sonrasında bizi rezil eden bu siyaset son New York buluşmalarında açıkça çökmüştür…

Daha önceden çökmüş olduğu biliniyordu ve ilk mesajlar Yunanistan – Türkiye yakınlaşması buluşmalarında verilmişti…

-*-*-

New York’ta son şekil verildi…

Ekim ortası buluşulacak…

Ve adının konmasına gerek yok ama “egemen eşit iki bağımsız devlet” diye bir model kesinlikle oralarda olmayacak!

-*-*-

Aslında Tatar’ın yapması gereken tek bir şey vardır; çok az onuru ve gururu varsa, derhal istifa etmek!

-*-*-

Etmeyecek!

Belli!

Ve çok yazık!

Acıyorum!

-*-*-

Kullanıldı!

Poh pohlandı!

Sisi, Esad siyasetinden sonra son 4 yılın “Tatar siyaseti”nde de değişiklik gerçekleşti!

Ve şimdi işi bitti!

Görevi sona erdi!

-*-*-

Yıllardır söylüyorum ve hep haklı çıkıyorum!

Türkiye, Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıs konusunu kendi çıkarları için kullanıyor!

Bunun ayıbı yok!

Bu, düşmanlık değildir!

Bu bir gerçektir!

Tatar da kullanıldı!

-*-*-

Türkiye, yalakalık sıralamasında en ileride olan, en biçatçısını bile gördüğünüz gibi harcayabiliyor!

-*-*-

Keşke, başkalarının yaptığı gibi, çok övünüyorum farkındayım ama, Tatar da beni arasa ve “… haklı çıktın yeğenim, sorry, oyuna geldim, bilmiyordum” diyebilse!

-*-*-

Keşke Ünal Üstel de arasa ve “gelin, türk mafyasının ülkemize çökmüşlüğünü engellemek için bir şeyler yapalım” dese!

Çok beklerim bunu tabii ki!

Ama bunda da haklı çıkacağımdan eminim!

İyi düşün Ünal abi!


Şakacı Ticaret Odası’nın korkusu!

Ülkenin sahipleri olan tüccarlar ya da örgütleri Kıbrıs Türk ticaret Odası (KTTO), dün yazılı bir açıklama yaptı ve hükümetin yüzde 15’lik elektrik zammını eleştirdi…

-*-*-

Ticaret Odası’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Bu zam, maaş ve ücret artışları ile birleşerek piyasamızdaki bütün mal ve hizmet fiyatlarının en az yüzde 20 oranında artmasına neden olacak; bu artışları karşılayamayan hane halkı geçim zorluğu çekerken bu artışlardan etkilenen işletmeler de ya kapanmak ya da küçülmek yoluna gidecektir.” ifadeleri kullanıldı.

-*-*-

Açıklamada, "Pahalılık sarmalı’ dediğimiz şey işte budur. Ne yazık ki, bu sarmal, bizi içine çekmeye devam ederek 3-4 ay sonra aynı döngünün yeniden yaşanmasına neden olacak ve Kuzey Kıbrıs’ta yaşamak giderek daha pahalı ve zor olacaktır.” denildi…

-*-*-

Espri de yapıldı!

Hepsi çok zengin olduğundan dolayı kesinlikle gülmemiz gereken espri şöyle:

“… Hükümetimiz, bu önerimizi tartışmak yerine, bildiği yolu kullanmaya devam etmiş ve iğneden ipliğe kadar bütün mal ve hizmetlerin fiyatlarını artıracak yolda yürümeye devam etmeyi tercih etmiştir. Bu yolun hayatımızı kolaylaştırmayacağı kesindir. Bizi yanıltmadığı, tam tersine doğrulayarak haklı çıkardığı için hükümetimize en içten teşekkürlerimizi iletir; zam furyasını devam ettirmek konusundaki kararlılığı ve cesareti için de tebrik ederiz.”

-*-*-

Ülkenin en zenginleri!

Ticaret Odası!

Bence, öyle bir açıklama yapmalıydı ki, Ünal Üstel, açıklamayı okuduktan sonraki bir saat içerisinde kabinesini, kabilesini, partisini toplayıp, istifa etmeliydi!

-*-*-

Peki Ticaret Odası neden “çok sert” açıklama yapmak yerine “şaka” yapmayı ve “haklı çıktık” diye övünmeyi tercih ediyor?

-*-*-

Çünkü korkuyor!

Herkes kişisel ve şirketsel ilişkileri nedeniyle “gizli otorite”den korkuyor!

Ülkenin en güçlü olması gereken – kaptalizmin kalesi olması gereken – sermayenin toplanma noktası bile herkesin bildiği ama kimsenin söylemediği o “gizli otoriteden” tir tir titriyor, şakacık yaparak geçiştiriyor!


Daha güzel özetlenemezdi

Cumhuriyet Meclisi dün törenimsi bir oturumla açıldı…

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, açılışta “KKKTC’de son durum” dersi verdi!

-*-*-

Erhürman, içinde olduğumuz durumu, üç – beş cümle ile çok mükemmel özetledi…

Neler söyledi?

Tek tek bakalım:

-*-*-

Hem iç meselelerde, hem de Kıbrıs sorunu gibi dış meselelerde yönetsel boşluk olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına göre müzakerelerin sadece federasyon zemininde yapılabileceğini aktardı.

-*-*-

İki devletli çözüm politikasının sıkıntı yarattığını söyledi.

-*-*-

Ülkede nüfus politikası olmadığını kaydetti…

Nüfusu bilmediğimizi bu nedenle ne proje ne plan yapabildiğimizi gayet anlaşılır bir dille ifade etti…

-*-*-

Eğitimde bir facia gerçekleştiğini, ülkede uzun süredir hayat pahalılığı yaşandığını belirtti.

-*-*-

İhalesiz akaryakıt alımı ile Kıb-Tek’in zarara uğratıldığını, bakımsızlık gibi nedenlerin de zamma dönüştüğünü vurguladı… Bunların yönetsel hatalardan kaynaklandığını dile getirdi…

-*-*-

“İstikrar” iddiasına da nefis bir örnekle yanıt verdi; 2019’un ikinci yarısından 2024’e kadar Eski Eserler Dairesi’nde dört tane müdür değiştiğini kaydetti.