Aygün Bahar ÖKMEN
Siyaset bilimciler yeni ABD Başkanı Joe Biden’ın “Kıbrıs sorununu bilen bir siyasetçi” olduğu fikrini öne çıkardı, Kıbrıs sorununun çözüm sürecine Biden etkisini farklı şekillerde değerlendirdi. Siyaset bilimciler, Kıbrıs’ta çözüm sürecine ABD etkisinin “Türkiye-ABD ilişkileri” ile bağlantılı olacağına işaret etti.
Prof. Dr. Ahmet Sözen, Biden’ın Avrupalı müttefikleri ile hareket ederek, Akdeniz’de “görünür olacağını” ifade etti.
Doç. Dr. Bilge Azgın ve Dr. Yonca Özdemir Kıbrıs sorununa ve çözüm sürecine aşina bir ABD başkanı seçildiği üzerinde dururken, Prof. Dr. Yücel Vural ve Prof. Dr. Ahmet Sözen, Türkiye ile ABD ilişkilerinin çözüm sürecinde etkili olacağını dile getirdi. Siyaset Bilimci Şevki Kıralp ise, ABD Başkanı’nın tek başına karar veremediğinin altını çizerek, olumlu anlamda radikal bir etki beklemediğini ifade etti.
DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr.Ahmet Sözen:
“Biden Avrupalı müttefikleri ile buralarda görünür olacaktır diye düşünüyorum”
“Tahmin ediyorum ki Kıbrıs konusu yeniden diplomatik müzakere yörüngesine girecekse, kendisi değil ama atayacağı Dış İşleri Bakanı Anastasiadis’le de Tatar’la da temasta olacaktır”
Prof. Dr. Ahmet Sözen Biden döneminde Kıbrıs sorununa yönelik çözümü değerlendirdi, “Türkiye ile ABD ilişkilerinin ne yöne evirileceği bu noktada çok önemli” dedi.
Trump döneminden farklı bir dönemin bizleri beklediğini dile getiren Sözen, “Özellikle Amerikan kurumlarının ve uluslararası kurumların bu bölgeye daha çok dahil olacağı bir dönem olacaktır” şeklinde konuştu. Sözen, “Daha önce de söylediğim üzere Trump gibi popülist liderler kurumlara fazla önem vermez” dedi. Sözen, “Biden gerek Amerika içerisinde gerekse uluslararası kurumlarda Trump döneminde yaşanan hasarı bir miktar tamir etmeye çalışacaktır” ifadelerini kullandı. Sözen, karar verme mekanizmalarına kurumların daha çok dahil edileceğini dile getirdi, “Biden yüzünü tekrar Avrupalı müttefiklerine dönüp birçok dünya konusunda karar alırken müttefikleri ile daha çok istişare halinde bu kararları alacaktır” dedi.
Kıbrıs'a etkisi ne olur?
“Biden Avrupalı müttefikleri ile buralarda (Kıbrıs bölgesinde) onlarla beraber görünür olacaktır diye düşünüyorum” diyen Sözen, “Biden’ın bir başka farkı ise daha barışçıl bir diploması ile çözümüne önem vermesi yönünde olacak” ifadelerini kullandı.
Amerika’dan Kıbrıs’a şimdiye kadar herhangi bir başkanın ziyarette bulunmadığını dile getiren Sözen, “Başkan yardımcıları daha önce ülkemizde bulundu. Joe Biden da yardımcı olduğu dönemde gelmişti. Telefonla devlet başkanları ile muhakkak görüşecektir” dedi. “Tahmin ediyorum ki Kıbrıs konusu yeniden diplomatik müzakere yörüngesine girecekse kendisi değil ama atayacağı Dış İşleri Bakanı Anastasiadis’le de Tatar’la da temasta olacaktır” şeklinde konuştu.
5'li görüşme konusu…
Beşli görüşmenin gayri resmi bir görüşme olacağını hatırlatan Sözen, “İki lider de geçen tanışma toplantısından sonra buna sıcak baktıklarını söylüyorlar ama iki tarafın bu görüşmeye bakışı farklı” dedi. Sözen, “Biri bundan sonra federasyonu görüşmek istemiyoruz derken diğer taraf Crans Montana’da kalınan yerden devam etmek istiyor” şeklinde konuştu. Sözen, “Bu nedenle eğer bunlarda diretilirse gayrı resmi beşli görüşmeden öteye, resmi olabilecek başka bir müzakereye başlanabilecek bir görüşme evirilmesi çok zor görünüyor şu anda” ifadelerine yer verdi. Kapalı kapılar ardında, özellikle 20 Ocak 2021’de Biden yemin törenini gerçekleştirerek Başkan koltuğuna oturduğunda yaşanacak olan sürecin önemli olduğunu ifade eden Sözen, “İçinde Doğu Akdeniz’deki kaynakların da bulunduğu daha büyük bir pazarlık devreye girdiğinde Türkiye ile ABD ilişkilerinin nereye evirileceği çok önemli” dedi. “Kıbrıs da burada bir pazarlık konusu olursa durum başka yere gidebilir” diyen Sözen, “ABD ile ilişkiler kötüleşir yeni yaptırımlar gelirse, Türkiye tamamen batıdan uzaklaşan bir yörüngeye girerse Kıbrıs meselesinde herhangi bir gelişme beklenemez” şeklinde konuştu.
YDÜ Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Azgın:
“Olaylara daha bölgesel ve stratejik bakacaktır”
“Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti gibi ülkelerin dahil olduğu ittifakı uzlaşmaya iten ya da uzlaşma dinamiklerini zorlayan yapıcı bir tutuma gidebilir”
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Bilge Azgın ABD seçimlerinin Kıbrıs sorununun çözüm sürecine yansımasını “Kıbrıs sorununu bilen bir ABD başkanı seçildi. Olaylara daha bölgesel ve stratejik bakacaktır” şeklinde değerlendirdi. “Anastasiadis ve Tatar’dan bir çözüm çıkacağını düşünmüyorum” diyen Azgın, “Biden tabii ki Kıbrıs’ı bilen, daha önce gelen biri ve bu önemlidir” dedi. Azgın, “Kıbrıs sorunu biliyor ve konuya ilgisi olması da önemli” şeklinde konuştu.
“Trump’ın yaklaşımı onlar kendi sorunlarını kendileri halletsin, ABD karışmasın yaklaşımıydı” diyen Azgın, “Biden’ın bakışı bu şekilde değil. Uluslararası arenada daha angaje olması ve liderlik etmesini savunan bir gelenekten geliyor” ifadelerini kullandı.
“Dolayısı ile Biden hidrokarbon işinde tarafları, Türkiye ve diğer ülkeleri de uzlaştırma yolunda önemli adımlar atabilir diye düşünüyorum” dedi.
Biden’ın seçilmesi ile Amerika’nın Suriye’de de yeniden ağırlığını koymaya çalışacağını ifade eden Azgın, Biden için “Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti gibi ülkelerin dahil olduğu ittifakı uzlaşmaya iten ya da uzlaşma dinamiklerini zorlayan yapıcı bir tutuma gidebilir” şeklinde konuştu. “Biden olaylara daha bölgesel ve stratejik bakacaktır diye düşünüyorum” dedi.
ODTÜ Kıbrıs Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğr. Grv. Dr.Yonca Özdemir:
“Kıbrıs sorununu iyi bilen bir ABD Başkanı seçildi”
“2014 senesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendi ekonomik sıkıntıları sebebi ile krizde olduğu dönemlerdi. O dönem geçti, ekonomik krizden çıktılar. Şimdi covid salgını krizi var ancak Biden uğraşsa bile 2014’teki motivasyonu bulmakta zorlanır”
Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinin çözüm sürecine etkisi hakkında konuşan Dr. Yonca Özdemir, “Biden daha önce Kıbrıs’a geldi. Kıbrıs sorununu iyi biliyor. Normalde bunun olumlu olması beklenir” dedi. Bunun iyi bir fırsat olduğunu ifade eden Özdemir, “Biden dış politika konusunda çok tecrübeli. 2014’te buraya gelmeden önce Kıbrıs konusunda çalışmıştı. Barış görüşmelerinde de önemli rol oynadı” dedi. 2014 ile 2020’deki konjonktürün çok farklı olduğunu ifade eden Özdemir, çözüm konusunda o dönemde daha çok ümit vardı. Biden da tarafları motive etmek için gelmişti” şeklinde konuştu.
“ABD çözüm süreci ile o dönem yakından ilgilenmişti. Durumlar şu anda farklı” ifadelerini kullanan Özdemir, “Ülkemiz seçim sonuçları malum. Türk tarafı yetkilileri barış görüşmelerine çok hevesli değil” yorumunda bulundu.
“2014 senesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendi ekonomik sıkıntıları sebebi ile krizde olduğu dönemlerdi. O dönem geçti, ekonomik krizden çıktılar” diyen Özdemir, Şimdi covid salgını krizi var ancak Biden uğraşsa bile 2014’teki motivasyonu bulmakta zorlanır” şeklinde konuştu.
Biden’ın uğraşması gereken daha öncelikli dış politika sorunları olacağını dile getiren Özdemir, “Belki Rusya’yı dengeleme aşamasında Kıbrıs da gündeme gelebilir” dedi. “Bölgenin artan öneminin farkında olan bir başkandan bahsediyoruz” şeklinde konuştu. “Trump dönemine göre Kıbrıs için daha pozitif bir dönem olsa da mevcut durum çok parlak değil” diyen Özdemir, sözlerini “Bu konjonktürde neler yapılabilir emin olamıyorum” şeklinde noktaladı.
DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Yücel Vural:
“ABD-Türkiye ilişkilerinin gidişatı Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik politikaları belirleyecek”
“Trump Kıbrıs sorunu konusunda nasıl bir tutum almışsa Biden’ın da bunu devam ettireceğini düşünüyorum”
Joe Biden’ın ABD Başkanlığı’na seçilmesinin Kıbrıs çözüm sürecine etkileri hakkında konuşan Prof. Dr. Yücel Vural, “Bu konuya geniş bir çerçeveden bakmamız gerekir çünkü Biden dönemi ile birlikte ABD Kıbrıs’la ilgili politikalarını yeniden gözden geçirirken bu noktada mutlaka Türkiye’nin rolü ön plana çıkacaktır” dedi.
Vural, “Bir tarafta Türkiye’nin rolü vardır. Öte tarafta da Kıbrıs Cumhuriyeti ile oluşturmuş olduğu ikili ilişkiler söz konusudur” şeklinde konuştu. Durumu örneklendiren Vural, “Mesela ABD, Doğu Akdeniz’de İsrail, Kıbrıs, Yunanistan, Mısır ve Ürdün’ün katılımı ile oluşturulmakta olan bir nevi bölgesel güvenlik ittifakına destek vermektedir” ifadelerini kullandı. Vural, “Biden bunu devam ettirecektir” dedi.
Kıbrıslı Rumların yönetimindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği üyeliğinin de bu konuda etkisi olacağını ifade eden Vural, “Bu bölgede güvenlik ihtiyaçları dikkate alınacaktır” şeklinde konuştu. “Nitekim, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki davranışlarından dolayı çıkan her sorunda ABD, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin güvenlik ihtiyaçlarının dikkate alınacağı mesajını vermekteydi” diyen Vural, “Bunun da devam edeceğini öngörebiliriz” ifadelerini kullandı.
Vural, “Trump’ın iktidarda olduğu dönemde Türkiye ile ABD, Suriye politikaları, Kürt politikaları, Doğu Akdeniz politikalarında ve s-400 meselesinde karşı karşıya gelmişti. Bu dönemde ciddi bir gerilim yaşanmıştı” dedi. “Her iki tarafın da bu gerilimleri yatıştıracak adımları atamadığını da görmüştük” şeklinde konuştu.
Biden’ın oluşturulmuş olan Kıbrıs politikaları konusunda geçmişteki uzlaşmaları ya da ABD nin siyasal tercihlerini değiştirmeyeceğini düşündüğünü ifade eden Vural, “Trump Kıbrıs sorunu konusunda nasıl bir tutum almışsa Biden’ın da bunu devam ettireceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Kritik olan şey Türkiye Amerika ilişkileri nezdinde neyin değişebileceğidir. Kilit soru budur” diyen Vural, “Burada herhangi bir değişiklik ister istemez Kıbrıs sorununu etkileyecektir” ifadelerine yer verdi. “Bildiğiniz gibi Türkiye’nin Batı ile ilişkileri gerginleştikçe, Kıbrıs sorunu bundan olumsuz etkilenmektedir” dedi. Vural, “Hatırlarsanız AK Parti iktidara geldiği zaman Batı ile çok yakın ilişkiler kuruldu, Türkiye’nin Avrupa birliği üyeliği gündeme geldi. Aynı şekilde ABD ile de sorunsuz bir dönem vardı. Bu durum Kıbrıs politikasında çözüme destek yönünde tezahür etti”, “Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin iyi olduğu dönemde bunun Kıbrıs sorununa da olumlu yansımaları olmuştu” şeklinde konuştu. “Daha sonraki dönemde ise, özellikle Batı ve ABD ile ilişkilerin bozuk olduğu dönemde ise, Kıbrıs politikaları olumsuz etkilenmiştir. O nedenle Türkiye-ABD ilşkilerinin Kıbrıs sorunu açısından çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
“Bir de Türkiye’nin iç siyasetinden kaynaklanan başka bir boyutu var meselenin” diyen Vural, “Türkiye, demokratikleşmeden vazgeçildiği yönünde çok ciddi eleştiriler alıyor” dedi. “İnsan haklarının askıya alındığı, Türkiye’deki iktidarın tüm devlet organlarını denetleyerek bir nevi otoriter bir sistem oluşturduğuna dair bir eleştiri var” şeklinde konuşan Vural, “Biden bundan yaklaşık 9 ay önce açıklamasında Türkiye’deki muhalefeti destekleyerek, bir nevi bugünkü cumhurbaşkanını hedef alarak, seçim yoluyla değişim sağlayacaklarını dile getirmişti” ifadelerini kullandı. “Bu tutum, aslında Batı’nın ve ABD’nin Türkiye’nin iç siyasetine dair kaygılarından, ama daha çok dış politikada AB ve ABD ile yaşanan gerilimlerden kaynaklanan bir pozisyon alınması anlamına geliyordu. Bu pozisyondan da geri adım atılacağını zannetmiyorum” dedi. “Türkiye’den genel anlamda bir demokratikleşme adımı beklenecektir” diyen Vural, “Bu nasıl çözümlenirse, Kıbrıs sorunu da bu durumdan o şekilde etkilenecektir. Türkiye ve ABD sorunları yumuşatma eğilimine giderse, bunun Kıbrıs sorununa çok olumlu etkileri olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Şevki Kıralp:
“Kıbrıs Sorununun çözümüne olumlu anlamda radikal bir etki yapacağını beklediğimi söyleyemem”
“Taraflar beşli konferansta uzlaşıp çözüm sürecini canlı tutmaya karar verirlerse ABD’nin buna itiraz etmesini beklemem ancak ABD’nin ülkemizdeki çözümsüzlükten çok fazla rahatsız olduğu kanaatinde değilim”
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Şevki Kıralp, Biden’ın ABD başkanı seçilmesinin çözüm sürecine etkisi hakkında “Trump’ın kaybetmesinin ve yerine Biden’ın geçecek olmasının Kıbrıs Sorununun çözümüne olumlu anlamda radikal bir etki yapacağını beklediğimi söyleyemem” yorumunda bulundu.
“Çünkü ABD’nin dış politikasını tek başına Başkan belirlemiyor” açıklamasında bulunan Kıralp, “ABD dış politikası geniş bir danışma-istişare süreci neticesinde belirleniyor ve son söz Kongre’nin, özellikle de Kongre’nin üst kanadı olan Senato’nun onayı olmaksızın söylenemiyor” dedi. “Örneğin, ABD’nin Kıbrıs Sorununda son yıllarda attığı en çarpıcı adımlardan biri silah ambargosunun kaldırılmasıydı. Bu kararın baş mimarının Demokrat Partili senatör Bob Menendez olduğunu unutmamalıyız” örneğini veren Kıralp, “Yani, Trump Kıbrıs Sorununun çözümü için yeterince katkı yapmıyordu ama Biden daha fazlasını yapacak gibi bir durum bence söz konusu değildir” ifadelerini kullandı. “ABD’nin son yıllardaki Kıbrıs ve Doğu Akdeniz politikası Cumhuriyetçiler ile Demokratların görüş birliğiyle şekillenmişti” dedi.
Kıralp, “Kıbrıs Sorununda ABD’nin oynayacağı rol Türkiye ve Yunanistan hükümetleri ile Kıbrıslı liderlerin oynayacağı rol kadar belirleyici olmayacaktır” şeklinde konuştu. “Taraflar beşli konferansta uzlaşıp çözüm sürecini canlı tutmaya karar verirlerse ABD’nin buna itiraz etmesini beklemem ancak ABD’nin ülkemizdeki çözümsüzlükten çok fazla rahatsız olduğu kanaatinde değilim” diyen Kıralp, “Dolayısıyla beşli konferans ya da sonrasında süreç çökerse “bir an önce çözüm bulunuz” diyerek her zamankinden daha yoğun bir seferberlik içerisine girmez” ifadelerine yer verdi.
Kıralp, “Bu noktada şunu da belirtmek isterim ki ABD’nin bölge politikasında artık bir yenilik söz konusudur ve bu yeniliğin uygulanmasında görevde Trump’ın ya da Biden’ın olması bence çok da önemli değildir” açıklamasında bulundu. “Yenilik şudur: 1970’li, 80’li ve 90’lı yıllarda ABD Makarios, Kipriyanu hatta Kliridis hükümetlerini hiçbir zaman bölgesel birer ortak olarak görmemişti. Ancak, bugün Anastasiadis hükümeti ABD’nin bölgesel ortağıdır” ifadelerini kullandı. “Bunun anlamı da, eğer Türk-Amerikan ilişkileri kısa vadede düzelmezse, ABD’nin bölgede Anastasiadis hükümetine Türkiye’den daha yakın durması kuvvetle muhtemeldir” dedi.