Her şey ortadaydı. Akıl, mantık, bilim, istatistikler…
Veriler açıkça mesaj veriyordu: Karantinasız açılma olmamalıydı.
Eğer açarsanız 73 gündür ‘temiz’ çıkan bu ada ülkesine virüsün gelmesi kaçınılmaz olacaktı.
Bir bir daha iki ediyordu. Çifte PCR testi Corona’yı önleyemezdi.
Virüsün gelmesi elbette ilanihaye ertelenemeyecekti.
Hayatımızda grip nasıl sürekli bir şekilde yer alıyorsa doğduk doğalı, bundan sonra yeni tip Corona virüsü de bizimle birlikte yaşayacak.
Sürekli kapalı kalmak mümkün değil.
Bir gün gelecek, açılacaktık.
Hem virüsle yaşamayı öğrenmek adına, hem ekonomik ve soysal yaşamı olabildiğince normalleştirme adına kaçınılmazdı bu…
Ama böyle değil!
Hazırlıklar yapılmadan, birçok ülkenin aldığı tedbirleri hayata geçirmeden karantinasız giriş başlatmak, toplumu göz göre göre ateşe atmakla eş anlamlı olacaktı.
Nitekim öyle oldu!
Daha ilk günden virüs adaya geldi.
Altyapısı, hastanesi, personeli ile hazırlıksız olan toplumun üç aylık mücadelesi sıfırlandı.
Ne uğruna peki?
Güya ‘ekonomiyi canlandırmak’ için…
Ama aslında bu değil ağızlardaki bakla…
Asıl mesele kumarhanelere müşteri getirmek.
Yani kumarhane sahiplerine yaranmak için bu kararı aldı hükümet.
Aldı ve insanların hayatlarını tehlikeye attı.
Tam bir bile bile lades durumu!..
***
Bu hükümetin tutulacak bir yanı kalmadı artık.
Pandemi tehdidi nedeniyle muhalefet fzla ses çıkarmadı belki ama artık hükümettekileri iyice bir sallamanın zamanı geldi.
Sadece son kararları değil, birçok adımda toplumu perişan ettiler.
İzinsiz uçuştan tutun da ekonomik paketlerin yarattığı adaletsizliğe kadar bir sürü vukuatları var.
Toplum ekonomik ve sosyal bakımdan zaten huzursuz… Birçok kesim sokağa dökülmüş durumda. Eylemler giderek yaygınlaşıyor.
Buna bir de ‘ithal virüs’ü ekledi hükümetimiz şimdi ve eğer karantinalı girişlere geri dönülmezse, bunun ciddi sonuçları olacak.
Toplum sürekli ‘kaybetme hissi’ yaşıyor ve bir de bu şekilde ülke yöneticilerinin akıl, mantık, bilim ve sağduyudan uzak, toplumdan kopuk hal ve tavırları tuz biber oluyor.
İnsanlar olup bitenleri yakından, dikkatle ve büyük bir kaygıyla seyrediyor.
Ve ilk fırsatta ‘bile bile lades’in hesabını sormaya hazırlanıyor.
‘Dipten gelen dalga’ çok net hissediliyor.