Coronavirüs salgını sonrasında dünyanın ne yönde değişeceğine ilişkin değerlendirmeler yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Çok daha dayanışmacı, sağlık sisteminin çok daha fazla geliştiği, parasız insanların ölüme terk edilmediği bir dönüşüm gerekiyor. Bundan sonra bilime, araştırmaya, eğitime ve sağlığa çok daha fazla kaynak ayrılan bir dünya sistemi gereklidir” dedi.
Cumhurbaşkanlığı basın bürosunun açıklamasına göre, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kanal T’nin Gündem Kıbrıs programına konuk oldu.
“Sağlık olmadan ekonomi olmaz”
Sağlık ve ekonomiyi terazinin iki kefesine eşit ağırlıkta yerleştirmenin doğru olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Adım adım normalleşmeyi konuşurken açılımlarda temkinli olunması gerekir. Önce sağlık. Sağlık olmadan ekonomi olmaz” dedi. Cumhurbaşkanı Akıncı, normalleşme öncesinde pandemi hastanesi, testlerin yaygınlaştırılması, maske zorunluluğu ve maske temini tartışmalarının tamamlanarak bu sorunların gündemden çıkarılması gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Akıncı, hükümetin, açılımlarla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı ve oluşturdukları kurullara kulak vermesi gerektiğini ifade etti.
Geçiş kapılarının açılması
Salgın sonrasında geçiş kapılarının açılmasının gündeme geleceğine, bunun tek taraflı yapılmasının mümkün olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kapıların geçişlere yeniden açılması için iş birliği ve konsensüs şart. Kapıları yanlış olsa da tek taraflı kapatabilirsiniz ama tek taraflı kararla açmak mümkün değil. O nedenle kapıların yeniden geçişlere açılması kararının birlikte değerlendirilerek verilmesi gerekir. Henüz o noktada değiliz. O noktaya gelindiğinde hem kendi içimizde, hem BM ile hem de Rum tarafıyla çok iyi bir koordinasyonun gerekli olacağı aşikardır” diye konuştu.
“Kişisel değil hukuki görüşlerle alınan bir karar”
UBP Genel Sekreteri Ersan Saner’in “Cumhurbaşkanının görev süresi doldu, bundan sonra etik davranması gerekir” sözlerinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle dedi:
“Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesi, kişisel görüşlerin çok ötesinde hukuki görüşler çerçevesinde ve zaruret nedeniyle verilen bir karardır. Bu kararı, tüm siyasi partiler arasında gerekli istişareler yapıldıktan sonra Başsavcılık görüşü çerçevesinde veren de Meclis’tir. Sayın UBP Genel Sekreteri ‘bundan sonra etik davransın’ diyor. Bugüne kadarki siyasi hayatımda Cumhurbaşkanlığı öncesinde ve Cumhurbaşkanlığı görevimde etik dışı mı davrandım ki beni bundan sonra etik davranmaya davet ediyorlar? Belli ki başka bir şey anlatılmak, başka bir şey söylenmek istendi ama etik kelimesi kullanıldı. Bunu da bu dönemin özelliğine verip geçiyorum.”
“Seçimler toplum sağlığını tehlikeye atmayacak en erken tarihte yapılsın”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelenmesine ilişkin Anayasa’da bir düzenleme olmadığını, ancak zorunluluk nedeniyle ertelenmesi gerektiğine ilişkin kararı alırken Meclis’in Başsavcılığın görüşü ışığında hareket ettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:
“Toplumumuz bu konunun bu şekilde tartışılmasından rahatsız, ben bunu net biçimde görüyorum. Bazı çevreler ‘Bir an önce Akıncı gitsin ve ne olursa olsun’ diye düşünebilirler. Ancak kararı halk sandıkta verir, sabırlı olmak lazım. Cumhuriyet Meclisi kararı ile 11 Ekim olarak saptanan seçimin tarihi, toplum sağlığı tehlikeye düşmeyecekse oturulur değerlendirilir, daha erken bir tarihe çekilebilir. Bunu daha önce de söyledim.”
“Bugün gündem Kıbrıs sorunu değil”
Kıbrıs Rum tarafının Türkiye’nin de yer alacağı bir çözüme onay vermeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, iki toplumun Kıbrıs’ta birlikte yaşamaya devam edeceğini, Türkiye ile tüm Kıbrıs’ın dost coğrafya olmasının her iki toplumun ve Türkiye’nin de yararına olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bugünün gündemi Kıbrıs sorunu değil. Günü geldiğinde halkımızın çıkarları için en iyisini yapmaya gayret edeceğim” cevabını verdi. Cumhurbaşkanı şöyle devam etti:
“Türkiye’nin bu ada ile bağlarını tümüyle koparmak hem gereksiz hem de mümkün değil. Bu gerçeği dünya da biliyor. 2004’te de, 2017’de Crans Montana’da da doğru çerçeveye yaklaşıldı. Ancak ne yazık ki sonuca ulaşılamadı.
Berlin mutabakatı ve Genel Sekreter’in açıklaması ile yeniden bir çerçeve çizildi. Önce gayrı resmi 5’li bir toplantı ardından da resmi 5’li konferans ne zaman gündeme gelir, bu tüm dünyada yaşanan pandemi süreci ile de ilgili bir konudur.”
Seçimlerin yapılıp sonuçlanması ile halkın takdirini yapacağını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Halkın takdiriyle seçim sonuçları ile müzakere ortamı olup olmayacağı da ortaya çıkacak. BM Genel Sekreteri 5’li toplantı hazırlığı içinde olacak. Sonrasında da resmi 5’li konferans. Ancak şimdi hem bizim, hem BM’nin hem de tüm dünyanın gündemi sağlık, herkes virüs salgını ile meşgul” dedi.
“İki yere sorumluluğum var”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye ile KKTC’nin ilişkilerinin büyüklük-küçüklük ilişkisi değil, birbirini tanıyan iki eşit devlet ilişkisi olması ve daha sağlıklı bir zemine kavuşturulması gerektiğini vurgulayarak, “Farklı yaklaşımlar ve farklı ideolojilerin bu ilişkilerde etkili olmaması gerekir. Ben sosyal demokrasiye, dayanışmaya, iş birliğine, barışa inanan bir siyasetçiyim. İki yere karşı sorumluluğum var. Biri vicdanım diğeri de halkım. Benim kimseyle sorunum yok, başkalarının benimle sorunu varsa o da onların takdiridir” ifadelerini kullandı.
“Herkes elini taşın altına koymalı”
Bordrolulardan yapılan kesintiye halkın ciddi bir tepki göstermeyip anlayışla baktığını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, varlıklı kesimlerden gerekli katkının alınmamasının ise çifte standart olarak görüldüğünü, buna büyük tepki oluştuğunu ifade etti.
Varlıklı kesimlerin de içinden geçilen süreçte elini taşın altına koyarak sorumlu davranması beklentisinin olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Akıncı, geniş toplum kesimlerinin hızla yoksullaşmaması için bu yönde adım atılmasının önemine işaret etti. Yapılan çalışmalarda yoksulluğun artmasının sadece ekonomik değil sosyal boyutları olan çok ciddi bir risk olduğunun bilindiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu araştırmalardan da gelir dağılımındaki adaletsizliklerin giderilmesinin ve adil vergi sistemlerinin oluşturulmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Danışma Kurulu’nun bu yönde hazırlamış olduğu rapor ve önerilerin hükümete iletip, bilahare de kamuoyu ile de paylaşacağız” şeklinde konuştu.
“Danışma kurulları, hükümetin yerine icra yapan kurullar değil”
Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Ekonomi Danışma Kurulları için “paralel örgütlenme” dediğinin anımsatılması üzerine ise Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle dedi:
“Bu yakıştırma Başbakan’ın aklına nereden geldi bilmiyorum. Başka amaçlar için kullanılan bir kavram. Bu kurullar hükümete alternatif icra kurulları değil, adı üstünde Cumhurbaşkanı’nın danışma kurulları. İnsanımızın açlığa, yoksulluğa ve sağlık risklerine mahkum olmaması için ne yapılabilir diye hükümete yardımcı olmaya çalışıyoruz. Başbakan kendi de Cumhurbaşkanlığı seçim manifestosunda benzer kurullara yer verdi. Başbakan dahil, aslında tüm cumhurbaşkanı adayları iç konularda daha aktif bir cumhurbaşkanı vaadinde bulundular. Halkın sağlığını tehdit eden bir salgın ortamında, sağlık ve ekonomi ile ilgili yardımcı olmak için yaptığımız çalışmalara bu şekilde tepki gösterilmesi anlaşılır gibi değil. Cumhurbaşkanlığı Kıbrıs sorunu dışında böylesi ortamlarda iç konularda aktif olmayıp da ne zaman olacak?”