Petros Suppuris... Balikitre’de tüm ailesi katledilmiş, Kıbrıs’ın ‘vicdanların’ sustuğu, ‘silahların konuştuğu’ günlerinde...
Hüseyin Akansoy gibi... O da, Muratağa’da kaybetmiş, neredeyse tüm yakınlarını...
İkisi de savaş kurbanı, kayıp yakını...
“Birlikte Başarabiliriz” diyerek, İki Toplumlu Kayıp Yakınları’na öncülük etmişler...
Kıbrıs’taki bu dramı, Sevgül Uludağ’ın araştırmacı gazeteciliği ve insanüstü çabasıyla, yıllardır takip ediyor bu gazetenin okurları, dünya izliyor...
Ve her gün, “barış için neden el ele vermeliyiz” diye adeta haykırıyor anılar, resimler, yaşam öyküleri...
***
Her bir fotoğrafta, çocuklar, genç kızlar, erkekler asılı duvarlarda...
Boyunlarında asılı ‘insanlık suçu’yla gezenlere inat, bakıyor, ‘kırıntısı’ da kalsa, umutla...
Birkaç saniyeden fazla yüz yüze gelemiyorsunuz...
Yanık izleri...
Kırık hayatlar...
Yine bir savaşın dramı...
Yine bir barış çığlığı...
Irak savaşının 10’uncu yılında, savaşın izleri, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği sergileniyor...
Önemli bir sergiye evsahipliği yapmış basın örgütümüz...
Fotoğraf sanatçısı Niko Guido’nun objektifinden...
Serginin açılışını, Hüseyin Akansoy ve Petros Suppuris yapıyor birlikte...
Petros diyor ki, “Bir kişinin acıyı anlaması için bin kişinin bunu yaşaması gerekiyor ne yazık...”
Ürperiyorum...
Sonra her bir fotoğrafın altındaki notlara gidiyor gözüm...
Laith Yahya 25 yaşında, Bağdatlı...
Bir bubi tuzağındaki patlamada yaralanmış...
“Artık hayatımız hastanelerde geçiyor” diyor...
“Mutluluyduk” diye ekliyor, “Fakat savaşla hepsini kaybettik... Bıraksınlar da insan gibi yaşayalım...”
Hamid, 15 yaşında...
2004 yılında okuldan dönerken vurulmuş...
“Acıyınız, vurmayınız çocukları” diyor.
Fotoğraf sanatçısı Niko, yanık yüzlü güzel Suru’ya sesleniyor:
“Yüzünü ilk gördüğümde için burkuldu... Fotoğraf makinemin arkasına saklanıyordum. Oysa sen bana gülümsedin. O an güzel gözlerini fark ettim. Sonra kendimden utandım. Sen, yüzün yanık diye hiç utanma olur mu? Seni bu hale biz getirdik. Senden insanlık adına özür diliyorum... Senin yüzüne bakarken artık gözlerimi kaçırmıyorum. Çünkü sen çok güzelsin, bizde çok çirkiniz.”
Şimdi Amerika’ya sorsanız, “barış harekatı” diyecek adına, tüm bu yaşananların....
Savaşı “barışla” anıyorlar ya, en çok da bu koyuyor bana...
Ve barış için her gün yeni bir tuğla koymak yerine, ‘kin’ büyütenlere, daha bir büyüyor öfkem...
“Gidiniz” diyorum...
Ve bakınız bu çocukların yüzüne....
İnsanlık adına utanınız...
Bin acı yaşanmasın bir daha, birimiz anlayalım diye...
Anlayınız artık...
Anlayınız...