11 Mayıs 1964’te Monarga’dan “kayıp” edilen Hasan Halil Bulli’den geride kalanlar 4 Haziran 2015 Perşembe günü yani yarın Mağusa’da toprağa verilecek. Bir “kayıp” ailesinin daha bekleyişi sona erecek ve “kayıp” Hasan Halil Bulli’den geride kalanlar askeri törenle toprağa verilecek, artık bir mezarı olacak…
“Kayıp” Hasan Halil Bulli’nin cenaze namazı Lala Mustafa Paşa Camisi’nde kılınacak, ondan geride kalanlar Mağusa Canbulat Şehitliği’nde defnedilecek.
Mağusa Kaymakamlığı tarafından yapılan açıklamada, “Cenaze programına göre, Lala Mustafa Paşa Camii’nde saat 10:00’da kılınacak Cenaze Namazı’nın ardından defin yerine intikal edilecek. Canbulat Şehitliği’nde Saygı Duruşu ve Saygı Atışı’nın ardından aile temsilcisine bayraklar teslim edilecek. Daha sonra defin işlemi gerçekleştirilecek” denildi.
EVLATLARI “KAYIP” BABALARININ KEMİKLERİNİ KUYUNUN AĞZINDAN TOPLAMIŞTI…
“Kayıp” Hasan Halil Bulli’nin öyküsü oldukça hazin… Bu öyküye, sevgili kızı Ülgen Gülnihal’le yaptığımız röportajla “İncisini Kaybeden İstiridyeler” başlıklı kitabımızda yer vermiştik.
Aslen Mağusalı olan fakat limanda çalışırken kolu kırılınca artık liman işçiliği yapamayan Hasan Halil Bulli, 1950li yıllarda Monarga’ya göç etmişti. Eşi Hanife ve dört kızıyla Monarga’da yaşamını sürdürüyor, hayvancılıkla uğraşıyordu. Ayrıca köyde ekip biçme işlerinde de çalışıyordu. 11 Mayıs 1964’te arpa biçmek üzere evinden Yarköylü (Ay İlya) üç Kıbrıslırum tarafından alınarak ovaya götürülen Hasan Halil Bulli, daha sonra “kayıp” edilmişti… Yarköylü bir Kıbrıslırum’un daha sonraki ifadesine göre, Trikomo’dan bazı Kıbrıslırumlar, Hasan Halil Bulli’yi kaçırarak “kayıp” etmişti. 1964’te “kayıp” olduğu zaman 56 yaşında olan Hasan Halil Bulli’nin ailesi de 3 Haziran 1964’te İngiliz eskortlar eşliğinde Altınova’ya (Aynagofo) göç etmek durumunda kalmıştı. Aile daha sonra Mağusa’daki evlerine yerleşmişti. “Kayıp” Hasan Halil Bulli geride eşi Hanife ile evlatları Nezahat, Hürmüz, Gülsen ve Ülgen’i gözü yaşlı bırakmıştı…
2003 yılında barikatlar açıldıktan sonra “kayıp” yakını Sevilay Berk, Mayıs 1964’te Trikomo Pervolya’dan (Bahçalar) “kayıp” edilmiş olan annesi ve babası hakkında bilgi almak üzere Kıbrıslırum Kayıplar Komitesi yetkililerine başvurduğu zaman, Sevilay Berk’e, annesi, babası ve “kayıp” Hasan Halil Bulli’nin Monarga-Boğaz yöresinde bir kuyuda gömülü olduğu bilgisi verilmişti. Sevilay Berk bunun üzerine Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk üyesi Rüstem Tatar’ı ziyaret ederek, Kıbrıslırum Kayıplar Komitesi yetkililerinin kendisiyle paylaşmış olduğu bilgileri, Tatar’la paylaşmıştı…
Annan Planı’yla birlikte bölgede inşaat furyası başlayınca, kuyunun içinde bulunduğu arazide inşaat başlatan bir Kıbrıslıtürk müteahhit, kuyuyu açarak içindeki insan kemiklerini boşaltmış ve kuyuyu inşaata su sağlamak üzere kullanmaya başlamıştı. O dönem gerek Sevilay Berk’in ailesi, gerekse “kayıp” Hasan Halil Bulli’nin ailesi sözkonusu kuyunun başına koşmuşlar, daha önce kapalı olan kuyunun açılmış olduğunu, insan kemiklerinin de – küçük kemikler – etrafa saçılmış olduğunu görmüşler, kendi elleriyle kuyunun etrafında çamurların içerisinde bulunan kemikleri toplamışlar, dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a ziyarette bulunarak büyük kemiklerin bulunmasını talep etmişlerdi. Topladıkları kemikleri Kıbrıs’ın güneyindeki Genetik Enstitüsü’ne götürerek bunların insan kemiği olduğu teyidini alan Sevilay Berk, mücadelesini kesintisiz sürdürmüş, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne de mektup yazarak yardım talep etmişti. O dönem “kayıp” ailelerinin öğrendiği söylentiler arasında kuyudan çıkarılan insan kemiklerinin Yeni İskele (Trikomo) Kıbrıslıtürk polisine teslim edildiği de bulunmaktaydı. Sevilay Berk’in ailesi Yeni İskele polisine de başvurmuş ancak kuyudan çıkarılıp “kayıp” edilen kemiklerin bulunması konusunda hiçbir ilerleme kaydedilememişti.
Sevilay Berk’in annesi ve babasından geride kalanlar daha sonra Trikomo’da bir okurumuzun göstermiş olduğu bir kuyudan çıkarılırken, Boğaz-Monarga yöresindeki kuyunun etrafından toplanan insan kemiklerinin “kayıp” Hasan Halil Bulli’ye ait olabileceği kuşkusu güçlenmişti. Bunun üzerine Sevilay Berk’in yardımlarıyla kuyunun etrafından toplanmış bazı küçük insan kemiklerinin Kayıplar Komitesi yetkililerine teslim edilmesini sağlamıştık. Böylece bu küçük kemiklere DNA testleri yapılarak Hasan Halil Bulli’ye ait olup olmadıkları, kime ait oldukları bilimsel yöntemlerle ve yüzde yüz bir kesinlikle ortaya çıkarılabilecekti. Ayrıca Sevilay Berk’in Genetik Enstitüsü’ne vermiş olduğu kemikleri DNA testleri için Kayıplar Komitesi yetkililerine devretmesi için girişimde bulunmuştuk ve Sevilay Berk’le birlikte bu teslimat için yazılı belgeleri imzalamak üzere Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis’in ofisine gitmiş, Berk bu kemikleri resmi olarak Kayıplar Komitesi’ne teslim etmişti. Kayıplar Komitesi sözkonusu kuyuda kazı da yapmış ve küçük insan kemikleri bulmuştu. Kazı esnasında kuyu çökmüş ve arkeologlar büyük tehlike atlatmıştı.
Yapılan bilimsel analizler ve DNA testleri sonucunda kuyunun etrafından toplanan ve kazıda çıkarılan bu küçük insan kemiklerinin “kayıp” Hasan Halil Bulli’ye ait olduğu saptanmış ve ailesine bilgi verilmiş bulunuyor.
“Kayıp” Hasan Halil Bulli’den geride kalanlar işte yarın böylece Mağusa’da toprağa verilecek.
“Kayıp” Hasan Halil Bulli’nin ailesinin acısını paylaşıyoruz…