Neriman Cahit
Kafamda onca ağrı…
Aylarca değil, artarak yıllarca sürmeye niyetli
Sonunda verdiğim kesin karar: “Ne olursa olsun ondan kurtulacağım…”
Ve dediğimi yapıyorum… Ameliyat… oluyorum da… Başta kızım ve diğer aile fertlerim her tür fedakârlıklarıyla, sarıp sarmalıyorlar beni… Damadım, çocuklarım, torunlarım, dostlarım…
Ve Oya… Çocuklarının sevgilerini de yüklenip gelmiş…
Tümünü sevgi ile izliyorum…
İyiyi de kötüyü de atlatmanın galiba bir anlamı da bu: Çocuklarım… Akrabalar ve dostlarım… Gazeteden Sevgili Cenk, Tayfun Bey ve Perihan…
Tümüne çok teşekkürler…
Yürekten sevgiler…
***
VE TABİİ DOKTORUM MEHMET ÖZGENÇ’E DE…
Yürekten teşekkürler… O, sadece işinin ehli bir doktor değil… Tam bir insan… Tepeden tırnağa…
O’na, maddi değil ama manevi çok şey borçluyum… Teşekkürler Sevgili Doktorum…
---------------------------------------------------------------------
AVUKAT HASAN ESENDAĞLI
Onu tanıdığım, ‘avukatım’ olarak benimsediğim günden beri, saygı duyduğum bir inan… Yapmacık tavırlar, yalanlar, dolanlar ve çıkar ilişkisine hiç rağbet etmeyen… Tepeden tırnağa, ‘sevgi ve saygı’ ile dolu bir avukat… Bir bilim insanı…
Hayat karşısında takındığı tavır sadece bir avukat değil – savunduğu o dört dörtlük yaşama – ama huzur içindeki yaşama armağan ettiği, savunduğu insanlar için hayata açılan ‘UMUT KAPISI’
Sadece avukat değil… İnsan olan…
En çok da ‘aydın bir insan olarak’ insana ve hayata kattıklarıyla…
***
Toplumsal Dönüşüm Süreci’nin bir seyircisi değil… Aktif bir değişimcisi…
Dört dörtlük bir insan…
Bir hukukçu olarak…
Hukukta, ‘kendine özgü bir çalışma’ yaratmış…
İsmi: “Güven’e” eşit…
Güvene ve saygıya…
***
Özetlemek gerekirse:
Ülkemizin her gün daha da ağırlaşan koşulları içerisinde… Gelecek ve çıkar kaygılarını bir yana iterek…
Toplumda ‘UMUDU’ yeşertmek için çalışan, okuyan, düşünen, yazan ve savunan bir entellektüel…
Tanınmış, saygın bir aydına…
Bir avukata…
Yüreğinin sıcağını ve insanlığını…
Unutmadığı için…
Bu vesileyle sevgi ve yürekten teşekkürlerimi iletmek istedim…
Öylesi, yürekleri insan sevgisiyle dolu insanımıza…
Çok ihtiyacımız var…
------------------------------------------------------
BABA İYİ DEĞİLİM…
İçkiyi pek sevmezdi babam
ama bir iki tek atardı
çok efkârlandığı zaman
kadehinden önce buğulanırdı gözleri
eski gramofonumuzda Münir Nurettin
ve Hafız Burhan’ı dinlediği zaman…
Hiç birlikte içmedik onunla
o şansım ve cesaretim olmadı… Haşa…
Ondan çok sonraları onsuz içtiğimde
ipince bir sızı gibi gelen
hüznü tattım hep…
Sanki gelip otururdu babam karşıma
gizli bir dildi akıp dururdu aramızda…
“Bağlar bahçeler bozulmuş… kurumuş dereler
susmuş börtü böcek… Neler olmuş neler…”
der gibiydi bakışları…
beni ürperten acı bir hıçkırık
gibi tenimde gezinen…
Sonra kalkıp yavaş yavaş
Safiye Ayla’yı koyardı veda yerine
“Ayrılık yıldönümü kalbime hicran doluyor
geçtiğin yollara baktım da çiçekler soluyor…”
Sonra çekip giderdi babam…
Ama hep yanımdaydı sanki
içimde o ağır hüzünle
Düşlere daldığım zaman…
(Yoruldum yaşamdan… Düşlerim
dahi ağır geliyor… Akşamın alacasında köye
dönen yorgun bir sürüde, simsiyah bir
karakoyunum… Göçetmeye dermanı
kalmayan yaralı bir kuş… Ve el ayak
çekilince yoğunlaşan o eski, yitik
ayak sesleri…)
Baba iyi değilim…
Öylesine muhtacım ki
o günleri konuşup
paylaşabileceğim bir insana…
SANA…
Baba iyi değilim…
Neriman CAHİT