Kıbrıslı Türkler Üniversite Sektörünü başlatarak, geliştirerek ve kurumlaştırarak ekonomide önemli bir başarı hikâyesi yazmıştır. KKTC ekonomisinde turizm sektörü hep öncü sektör olarak söylenir ama bu sektör ile üniversiteler sektörüne verilen teşvikler kıyaslanırsa üniversite sektörünün toplam ekonomiye net katkısının daha yüksek olduğu sonucuna varılacaktır.
Kıbrıs Türk tarafının bu başarı öyküsüne Kıbrıs Rum tarafı da öykünerek kendi üniversite sektörünü oluşturdu, geliştirdi, kurumsallaştırdı. Türkiye üniversite sektörü de öykündü ve dünya yabancı yüksek öğrenim sektörü pazarına açıldı; şimdilerde yabancı üniversite öğrenci sayısında önemli bir artış sağlamaya başladı.
Son yıllarda ise KKTC’de üniversite sektörü çığırından çıktı, çok sayıda ‘torpilli’ Türkiye sermayesine ve dahi siyasisine üniversite kurma izni verildi. Kıbrıslı Türklerin başarı öyküsünü yazan üniversitelerimiz, eğitim niteliği yerlerde sürünen yeni üniversitelerin haksız rekabeti ile boğuşur oldu. Bu türden üniversiteler gemi azıya almış, para ile diploma pazarlamaya, satmaya ve vermeye de başlamış… Deşifre olan ilk örnek Müsteşar Çelebi Ilık; henüz resmen deşifre olmamış onlarca tanınmış isimler KKTC kamuoyunda konuşuluyor. Bir de KKTC kamuoyunda tanınmamış Türkiye ve üçüncü ülke yurttaşları da varmış. Örneğin, askerliğini er olarak yapmak istemeyenlere üniversiteye hiç gitmeden ama para karşılığında üniversite diploması pazarlaması ve satışı yapılmış.
Hükümetin bu konuda ciddi bir çalışma yaparak hangi üniversitelerin sadece para karşılığında ve kimlere diploma verdiğini tespit edeceğini beklemek saflık olur. Neyse ki CTP mecliste bir araştırma komitesi oluşturulmasını ve komitenin sektörün ‘Kirli’ üniversitelerini ve para karşılığında üniversite diploması alanlarını belirlemek üzere çalışmasını istedi de Kıbrıslı Türklerin bir başarı hikâyesini ‘Rezillikler Hikâyesi’ne dönüşmesini önlemeye ve KKTC ekonomisinin öncü sektörünü kurtarmaya çalışacaklar… Bakalım, sağ siyasetin hükümeti ne kadar ciddi çalışacak?
Kıbrıslı Türkleri dış dünyaya, büyük çoğunluğu yalan-dolan ve uyduruk olmak üzere, en kötü niteliklerle ve sıfatlarla tanıtan ve bu içerikli lobilerini kesintisiz sürdüren Kıbrıs Rum tarafı şimdi mal bulmuş mağribi gibi seviniyordur; KKTC’nin tüm üniversitelerini hep bu diploma satan üniversiteler sınıfından gösterip üniversitelerimizin uluslararası açılımını çok kolay engelleyecekler, yabancı öğrenci pazarımızı da kendi üniversitelerine yönlendireceklerdir. KKTC’yi üniversite diploması satan korsan devlet olarak anlatacaklar, halk olarak dünyadaki itibarımızı sıfırlamak için kullanacaklardır. Ne çektik bu itibarı, özellikle Annan Planı referandumu sonrası toparlamak ve yükseltmek için; şimdi arsız ve yolsuz bazı sermayedarların kurduğu göstermelik üniversitelerin para karşılığı sattığı diplomalar nedeniyle başa dönüyoruz, “Silah zoruyla işgal ettikleri topraklarda kurdukları korsan devlet ile her türlü karanlık işlerin yapıldığı bir coğrafya, her türlüsünden yasadışılıkları yapan bir insanlar topluluğu” olarak dünyaya lanse edileceğiz. Son günlerde üniversiteler ile ilgili olarak yaşadığımız olguları da kullanacaklar yeni malzeme olarak.
KKTC… Kara para aklama diyarı, bölgenin uyuşturucu güzergâhının yol geçen hanı, her türlüsünden kaçakçılığın coğrafi unsuru, İnterpol’ün aradığı suçluların ‘güvenli cenneti’, kumarın ve fuhuşun ve mafyanın oyun meydanı; yolsuzların, uğursuzların, katillerin, hırsızların ve her türlüsünden yasa dışılığa bulaşmışların yuvalandığı ülke… Hükümetinin başının halen açık duran bir ‘Jet skandalı raporu’ var, yardımcısının diploması da dedikodu konusu, bir bakanının serveti incelemeye alınmış… Sağ siyaset milletvekillerinin çoğunun adı siyasi kokuşmuşlukla anılır… Rüşvet yaygınlaşmış, kamu üst yönetimi liyakat kusurlu… Başbakan atanmış, Cumhurbaşkanı seçtirilmiş, Dış İşleri Bakanı yerleştirilmiş; “Sağ olsun Ankara Hükümeti” dualarında hepsi de… Hepsinin de derdi “gönenmek”; ama nasıl olursa olsun… Bir başarı hikâyesi olan üniversiteler sektörü vurgun yemiş vurguncular nedeniyle; dertleri değil… KKTC nam salmış “Türkiye’nin kirli arka bahçesi” diye, umurları değil… Ve bir de demezler mi “KKTC tanınsın”?! Rezilliklerle tanınıyor zaten… Ve bir de demezler mi “Eşit egemen KKTC”?! Bu KKTC’yi kim eşiti görür, kim neyin egemenliğini verir?!
On yıllarca süren var oluş mücadelemiz bu yönetenlerle rezil oluş sürecine dönüşmüş… Üniversitelerimize kıymayın efendiler; onlar bizim biz tarafından yaratılmış eserimiz, başarı hikâyemizdir…