Bir eski eşya insanı hem kendisi hem de çevresiyle yüzleştirme gücüne sahip olabilir mi?

“Hatırlarsanız Mahremiyet Demiştik” Rüstem’de iki başarılı temsil gerçekleştirdi.

Murat OBENLER

Bir gün vefat eden aile büyüklerinize ait bir eşya veya eşyalar bütünü ile karşılaşırsınız ve bu eşyalar sizin de içinde büyüdüğünüz yaşamın ve ailenin mahremiyetinin kutusunu açmanıza vesile olur.

Bu mahremiyet örtüsünün altında nene ve dedenize kadar uzanan büyük bir çalkantılı hayatın en önemli anıları, çatışmaları, aşkları, ayrılıkları, hüzünleri, mutlulukları, sevdaları, özlemleri hatta pişmanlıkları açığa çıkar ve kişi bir nevi tüm geçmişiyle, aile büyükleriyle ve hatta yaşadığı ilişki ile de yüzleşme imkanı yakalar. Bavulda saklı her eşya başka bir anıyı hatıra defterinden çıkararak sahneye taşır ve adeta oyunun bir parçası olan seyircinin değerlendirmesine sunar.

Yaşam Özlem Gülseven’in aynı isimli kısa öyküsünden yola çıkarak, yazar, oyuncu ve yönetmenin kolektif çalışmasıyla tek kişilik bir anlatı metni olarak sahne için yeniden yazılan “Hatırlarsanız Mahremiyet Demiştik” adlı tek perdelik oyun tiyatroseverleri böylesi bir eşyalar, hatıralar, her birinin mahremiyet nezaretinden kurtularak özgürleşmesi sonucu kişisel bir yüzleşme sürecinin içine çekiyor. Artalan kolektifi tarafından Rüstem Kitabevi Sanat Merkezi’nde 20 ve 21 Ekim geceleri toplam 2 kez sahneye konan Yaşam Gülseven’in yazdığı, Ozan Ömer Akgül’ün yönettiği 75 dakikalık oyunda oyuncu Tuğba Sorgun oynuyor.

Yönetmen Akgül oyunu, “Annesinin ölümünden sonra annesine ait eşyalarla ne yapacağını bilemeyen bir kadın, cenazeden bir hafta sonra eşyaları mezat yoluyla satmaya karar verir. İlk defa mezatta satış yapan kadın karşılaştığı eşyalar ile hem geçmişini hem de unuttuğu hatıralarını anımsamaya başlar. Bu ilginç mezat; eşyalar, geçmiş, bugün ve hikayeler aracığıyla bir kadının kendisini yeniden tanıma ve tanımlama oyununa dönüşür” sözleriyle anlattı.

FOTOGRAFLAR: İSMAİL GÖKÇE

Kültür & Sanat Haberleri