Lefkoşa’nın güneyinde bir Çin restoranında oturuyoruz.
Önce bir kadın garson geldi, masadaki sohbetimizi işitti, geri döndü.
Bir başka genç yanaştı ardından, “Ne arzu etmiştiniz?” dedi.
Türkçe konuşmayı duyduk ya yüzümüze bir gülümseme yerleşti.
Yirmili yaşlarda, gözleri pırıl pırıl bir genç…
İlerleyen dakikalarda sohbet ediyoruz, çok da uzatmadan, az az…
Nasıl samimi, masum, içten anlatıyor delikanlı…
***
“İşini çok iyi yapıyorsun” diyorum.
Mutlu oluyor.
Tertemiz bir ortamdayız, kıyafeti ve önlüğü son derce özenli, şık…
Bankacıymış kuzeyde, henüz üç hafta önce bu yeni işine başlamış…
“Nereden mezunsun” diyorum…
“Radyo, Televizyon” diyor…
“Biliyorsunuz, kuzeyde iyi gelir imkanı yok, garsonluk yapmak da ayıp değil, bu yanda çalışmak, o yanda yaşamak çok daha avantajlı…”
İşin ayıbı mı olur…
Bir ayıp varsa, bu toplumu çok daha gelişmiş, ileri, zengin bir hayattan mahrum bırakanlarındır.
Aptal bir milliyetçilik uğuruna yurdumuzu bölenlerin ayıbıdır bu…
Ada yarısını enkaza dönüştüren, iradeyi ve demokrasiyi zehirleyenlerdir, utanması gereken…
Yüzsüzler…
Suratsızlar…
Omurgasızlar…
***
Saatlik 5.35 Euro ödeniyor genç...
Haftanın altı günü, günde sekiz saat çalışıyor.
Bir ayda en az 1.000 Euro kazancı olacak genç dostumun…
Geleceğini planlamak, hayatına yatırım yapmak, bir ömrü keyifle ve endişesiz göğüslemek için iyi bir gelir bu…
İnsanca yaşamak için!
Bir aylık 17 bin Türk Lirası’na yakın bir maaşa sahip olacak.
“Radyo Televizyon” mezunuyum dedi ya…
Örneğin bizim medya grubunda 8 bin liranın üzerini kazanabilen yok, ne acı…
Bu rakamlara rağmen ayakta durmakta zorlanıyor işletme…
Özel sektörün çoğu böyle…
Bankalar –ki para kazanıyor- görüyorsunuz durumu, bir genç, bankacılığı bırakıyor kuzeyde ve güneyde garsonluk yapıyor.
***
Umarım çok daha fazla gencimiz, adanın güneyinde ve Avrupa’da çalışır, insanca yaşayacağı bir gelir elde eder.
Böylece birleşir bu ada…
Emekle, işbirliğiyle…
Başka türlüsü de zor olacak…
İFLAS
UBP ya da Tatar değil yalnızca…
Onlar iflas etti, pek tabii…
Adada “iki ayrı devlet” siyaseti de iflas etti…
***
Kıbrıs adasında ayrılıkçı yapı ve Ankara’nın yıllar yılı bu ülkeye dayattığı paketler iflas etti.
Müdahaleler, baskılar, dayatmalarla kurulmak istenen “düzen” iflas etti…
Yer altı da battı…
Yer üstü de…
***
İflas eden kör milliyetçilik değil yalnızca…
Köy yiyicilik de iflas etti.
Savaşın ardından üleşilen ganimet, ricayla yaşam, arka bahçeye dönüşen karanlık devlet, kirli gelir üzerinden büyüyen yalancı zenginlik, emeksiz konfor…
Hepsi iflas etti…
***
“Irkımın Akdeniz’de zaferi” iflas etti.
“Bir karış toprak verilmez” iflas etti.
İflas etti nefret siyaseti, düşmanlık öğretisi…
Barikatlar, askeri bölgeler, derin devlet örgütlenmeleri iflas etti.
***
Kıbrıs Liralarını iç ederek bir gecede Türk Lirasını seçenlerin hesapları iflas etti.
Demokrasi de iflas etti…
Ekonomi de…
Bütçe açığı
Öyle bir yere gidiyoruz ki…
Maaşlar ödenecek yalnızca, o da zorlukla…
O maaşların ödenme gerekçesi de ortadan kalkacak…
İyice sıfırlanacak hizmet…
Kamuda, belediyelerde…
Bütçe açığı böylesi büyümeye devam ederse eğer…
Türk Lirası bu hızda erirse…
Hani kahveciye maaş ödeyeceğiz de kahve içemeyeceğiz, “kahve alacak paramız yok” diye…
'kktc' sözlüğü
Tahsin Ertuğruloğlu: Kıbrıslı Rum siyasileri yanıtlamaktan sorumlu Türkiye'den atanan bakan!