1974’te Trikomo’da (İskele) üç diğer yaşlı insanla birlikte öldürülerek evinin avlusuna gömülen, üstüne evi de yıkılan “kayıp” Kiriaku Karasavva’nın cenaze törenine katıldık…
Karasavva bu saldırıdan hasta yatağında yattığı için kurtulmuştu – belki de onun öldüğünü sanıp onu rahat bırakmışlardı… Ancak Karasavva hayatta kalacak ve neler olup bittiğini anlatacaktı… Karasavva tedavi için Lefkoşa’da Türk kesimindeki hastaneye kaldırılacak, 24 Ağustos 1974’te başka yaralı Kıbrıslırumlar’la birlikte Lefkoşa’nın Rum kesimine gönderilecekti… Evde bulunan Lambros da hayatta kalacaktı…
Kayıplar Komitesi’ne bu dört “kayıp” Kıbrıslırum’un olası gömü yerini göstermemizin üstünden üç yıl geçtikten sonra yani 2013’te, Kayıplar Komitesi burada kazı başlatacak ve tam da bize tarif edildiği gibi bu boş alanda üçü kadın, biri erkek olmak üzere, dört “kayıp”tan geride kalanlara ulaşılacaktı…”
İşte şimdi Kayıplar Komitesi’nin DNA kimliklendirme süreci tamamlanmış ve Kiriaku – Kakullu – Hanım’ı defnetmek üzere buradayız…
Kızı Pepa ve güveyisi Tasos karşılıyor bizi…
Cenaze töreni başlamadan önce de, cenaze töreninden sonra da, en çok Sevilay Berk’le tanışmak istiyor Trikomolular…
Sevilay Berk’in öyküsünü de bu sayfalarda pek çok kez yayımlamıştık – annesi ve babası Trikomo’dan “kayıp”tı – Mayıs 1964’te “kayıp” edilmişlerdi ve bir Kıbrıslıtürk okurumuzun yardımlarıyla bulduğumuz şahit, onların gömülmüş olduğu kuyuyu bize göstermişti. Birlikte bu kuyuyu iki kez Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik ve sonuçta yapılan kazılarda, onlardan geride kalanlar bulunmuş, Sevilay Berk, sevgili anneciği Şefika ile babacığı Hüseyin Ahmet Kamber’den geride kalanları alarak Mağusa’da şehitliğe defnetmişti…
Trikomo’nun yaşlıları, Sevilay Berk’in annesini de, babasını da çok iyi hatırlıyorlar ve ona sarılıp bunları anlatıyorlar…
Cenaze töreninde konuşmayı, Kiriaku Karasavva’nın torunu Katerina yapıyor ve bize de yapmış olduğumuz yardımlardan ötürü teşekkür ediyor…
Küçücük tabutun ayak ucuna koyuyoruz çelenklerimizi, ben de, Sevilay Berk de…
Mezarlıktan sonra ailenin Leymosun’daki evine gidiyoruz ve burada da insanlar Sevilay Berk’e sarılıp Trikomo’dan hatıralarını anlatıyorlar…
Genç gazeteci Hara şaşkın…
“Biz hiç böyle şeyler görmedik” diyor… Brüksel’de yaşıyor ve Kıbrıs’ı çok fazla bilmiyor…
“Bak onlar da kayıp yakını, bunlar da… Birbirlerine nasıl sarılıyorlar… Nasıl birbirlerini çok iyi anlıyorlar…” diyorum.
Hara çok mutlu çünkü normalde “medya”da görülmeyen duyguları, görülmeyen ilişkileri yakalamış… Bol bol fotoğraf çekiyor, hem Hristina’yla, hem Sevilay’la, hem de Karasavva ailesiyle sohbet ediyor…
Nurlar içinde yat Kiriaku hanım…
Ailenin ailemizle, ailelerimizle dostluğu devam edecek…
Bir daha böylesi korkunç şeyler yaşanmasın diye, birbirimizi arayıp sormaya, görüşmeye, konuşmaya, birbirimizi anlamaya çalışmaya devam edeceğiz…