Panaya Trahona Kilisesi’nin mezarlığı zaman içerisinde “kayıp” edilerek dümdüz bir yere dönüştürülmüş…
Panaya Trahona Kilisesi’nin öyküsü oldukça ilginç… Burayı, diğer kiliselerden ayıran şey, burasını hemen herkesin, özellikle Lefkoşalılar’ın, Gençlik Merkezi’nden ötürü biliyor olması…
Kızılbaş’taki bu kilisenin serüveni ilginç ve acıklı da aynı zamanda… Kilisenin arkasındaki mezarlık tamamen “kayıp” edilmiş, kilisenin avlusunda, arka kapının yakınında bir veya daha fazla “kayıp” şahsın gömüldüğü yönünde bazı söylentiler de bulunuyor ancak burada on-oniki sene önce yapılan kazılarda bu konuda herhangi bir sonuca ulaşılmamış, kilise mezarlığına gömülmüş olanlardan geride kalanlarla karşılaşılmış…
Bu konuda yıllar önce bir okurumuzun aktarmış olduğu bir olası gömü yeri bilgisini, o dönem Kayıplar Komitesi yetkililerine vermiş ve aynı zamanda bu sayfalarda da yayınlamıştık. Buna göre bir okurumuz, kilisenin arka kapısının eşiğinde bir “kayıp” Kıbrıslırum’un gömülü olduğunu sandığını, burada bazı insan kalıntılarına rastladığını aktarmıştı. Bu kalıntılar antik kalıntılar mıydı yoksa gerçekten de arka kapının yakınına bir veya daha fazla sayıda “kayıp” Kıbrıslırum gömülmüş müydü 1974 savaşı ardından? Bunun yanıtını kesin olarak bilmiyoruz. Kayıplar Komitesi’nin kilisenin arkasında bir kazı yürütmüş olduğunu, kazı bittikten sonra öğrenmiştik tesadüfen… Bulunan kalıntılar da buradaki mezarlıktan bazı kalıntılardı ve bunlar antik olarak nitelenmişti hatırladığımız kadarıyla… Sanırız bu, 2008-2010 yılları civarında olan bir kazıydı… Ve kısa süren bir kazıydı anımsadığımız kadarıyla…
OKURUMUZ NELER ANLATMIŞTI?
Temmuz 2008’de yani bundan tam 12 yıl önce şöyle yazmıştık bu sayfalarda:
“*** Okurlarımız bildiklerini paylaşmaya devam ediyor...
“Gençlik Merkezi’nin arka bahçesine bir Kıbrıslırum gömülüydü...”
Bir okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“1974 yılında savaşta öldürülen bir Kıbrıslırum, şimdi Gençlik Merkezi olarak faaliyet gösterilen Kızılbaş’taki (Trahona) kilisenin arka bahçesine gömülmüştü. Onun kilisede görev yapan birisi mi yoksa o civarda bulunan ve savaşa katılan bir asker mi olduğunu bilemiyorum. Tek bildiğim, onu oraya gömmüş olduklarıydı. Hatta bu adamı ters gömmüşler, yani ayakları yukarıda olacak şekilde ve adamın ayakları gömüldükten sonra biraz dışarıda kaldığı için, galiba onu tekrar gömmek zorunda kalmışlar... Onu gömdükleri yer, tam olarak kilisenin arka kapısının önüdür...”
Konuyla ilgili olarak yaptığımız incelemede, Kızılbaş’taki “Trahona Kilisesi”nin (şimdiki Gençlik Merkezi) arka kapısının hep kapalı durduğunu gözlemledik. Kilisenin arkasındaki büyük boş arazinin ise bir zamanlar mezarlık olarak kullanıldığı anlatılıyor. Ancak şu anda burada da herhangi bir mezara rastlamak mümkün değil. Zaten okurumuzun kastettiği alan, bir zamanlar mezarlığın bulunduğu alan değil, kilisenin arka kapısının önü...
Hatırlanacağı gibi Kızılbaş’taki “Trahona Kilisesi” 1974 sonrasında çok uzun yıllar, askerlerin cephane deposu olarak kullanılmış, ancak daha sonra boşaltılarak bu bina sivil makamlara devredilmişti. Gençlik Merkezi de binayı sivil makamlardan alarak burada faaliyet göstermeye başlamıştı.
Burası askeri cephanelik olarak kullanıldığı dönemde, sözkonusu Kıbrıslırum’un gömülü olduğu yerden çıkarılıp çıkarılmadığı bilinmiyor.
Konuyla ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımızı, isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni veya 22-84590 numaralı telefondan Kayıplar Komitesi yetkilisi Ahmet Erdengiz’i aramaya çağırıyorum...”
DEPO OLARAK KULLANILMIŞ…
1974 sonrasında Panaya Trahona Kilisesi’nin askeri makamlar tarafından bir depo olarak uzun seneler boyunca kullanıldığı biliniyor… Kilisenin arka tarafında bir de mezarlık bulunmaktaydı… Bu mezarlığı ben hayal meyal hatırlıyorum…
Lefkoşa’dan gelerek Atlınbaş ışıklarına doğru giden yol, tek şerit bir yoldu ve bu kilise ile mezarlığın yanından geçiyordu… Mezarlığı 1974 sonrasında çok hayal meyal hatırlıyorum – burası herhalde çok eski bir mezarlık olmalıydı ki, çok belirgin mezarlardan çok, tek tük mezarlar yoldan geçerken görülebiliyordu… Mezarlık, uzun süre öylece kalmıştı…
Sonradan bu mezarlığın düzleştirildiği ve geride herhangi bir iz kalmadığı, mezarlığın bulunduğu yerde birkaç kırık haça rastlandığı anlatılıyor görgü tanıklarınca…
1995’TE DEVREDİLMİŞ…
Panaya Trahona Kilisesi, Ahmet Derya’nın Eğitim Bakanı olduğu dönemde, askeri makamların kullanımından çıkarılarak, Gençlik Merkezi’ne kiralanmış… Başlangıçta kira sözleşmeleri, Gençlik Merkezi ile Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü arasında imzalanmaktaymış. Aslında tüm kiliseler, Evkaf’ın uhdesine verilmiş 1974 sonrası fakat kira maksatları için, Eski Eserler Dairesi’nin kira sözleşmesi yapma ve bu tür yerleri kiralama yetkisi varmış… Bu kira gelirleri, oluşturulmuş olan bir eski eserler fonuna gitsin diye böyle yapılıyormuş tahminen… Ancak beş-altı yıl kadar önce Eski Eserler Dairesi devreden çıkarılarak, Vakıflar İdaresi kira sözleşmelerini bizzat kendisi imzalamaya başlamış…
MEZARLIK NASIL “KAYIP” EDİLDİ?
Kiliseye ait mezarlığın nasıl “kayıp” edildiği tam olarak bilinmiyor… Kanımızca mezarlarda yatanlar hala orada duruyor, toprak altında… Tek fark, tek tek mezarların çok uzun yıllar önce dümdüz edilmiş olması… Bu eğer çok eski bir mezarlık idiyse ve eğer mezarlar yaptırılmamış idiyse kendiliğinden de bazı çökmeler olması da mümkün ancak bunları şiroyla dümdüz etmek, başka bir şey anlatıyor: Kilisenin askerlerin kullanımında olduğu dönemde bunun yapılmış olabileceğine işaret ediyor bazı okurlarımız…
MUSTAFA ÖZGÜ’NÜN ANLATTIKLARI…
Konuyla ilgili olarak Gençlik Merkezi’nin o günleri hatırlayabilecek yetkilileriyle de konuştuk… Hüseyin Gürşan arkadaşımız, o dönemde yani kilisenin Gençlik Merkezi’ne devredildiği dönemlerde başkanlık ve yönetim kurulu üyeliği yapan Mustafa Özgü’yle konuşmamızı da salık verdi…
Mustafa Özgü, kendilerinin Panaya Trahona Kilisesi’ni Gençlik Merkezi adına kiraladıkları dönemde yani 1995’lerde ortada mezarlık falan kalmadığını, buraya geldiklerinde, kilisenin arkasında mezarlık alanı bulunduğunu ancak burasının düzleştirilmiş olduğunu, sadece bazı kırık haçlar bulduklarını anlattı bize… Bu kırık haçlar, mezarlara aitmiş ve temizlik esnasında bunlar da ortadan kaldırılmış… Böylece mezarlığın izi tamamen yok olmuş…
“Sağda solda haçlar atılıydı” diye anlatıyor Mustafa Özgü, “Üç-beş haç vardı… Ufacık umumi bir tuvaletçikvardı, bu da yıkıldıydı… Belirgin bir mezar yoktu… Haçlar üç-beş taneydi, bunlar da temizlik esnasında atıldı gitti. En fazla tahribat askerin burayı depo olarak kullandığı dönemde yapıldı anladığımız kadarıyla… Kilisenin çanı kaldı bir tek, o da nasıl götürülmedi, şaşarım… İçindeki ikonlar falan hep gittiydi…” diyor.
İKİ ŞERİTLİ BİR YOL VE BİR DÖNEL KAVŞAK…
Bir yol projesi ortaya çıkınca, kilisenin zarar görebileceği endişesiyle, Gençlik Merkezi o dönemin Lefkoşa Belediye Başkanlığı’na buraya bir dönel kavşak yapılması ve kilisenin dönel kavşak içerisinde bırakılması için öneri yapmıştı. Gençlik Merkezi’nin dönel kavşak (roundabout) projesiyle ilgili olarak bize bilgi veren Gençlik Merkezi eski yetkililerinden Hüseyin Gürşan, “Biz bir roundabout projesi geliştirdik çünkü aksi halde Kaymaklı’dan gelip Başbakanlığa gidecek olan yol, kilisenin 70 santim yakınından geçecek ve bu da kilisenin zarar görmesi anlamına gelecekti” diyor. “Bu yüzden roundabout projesi geliştirdi Gençlik Merkezi ve bunu dönemin Lefkoşa Belediye Başkanı Kutlay Erk’e sundu… Gençlik Merkezi’nin bu projesi benimsendi fakat uygulama daha sonra yani Kutlay Erk sonrası bir dönemde gerçekleştirildi” diye anlatıyor…
“ASLA MEZARLIĞIN ÜSTÜNDEN YOL GEÇİRME PROJEMİZ YOKTU, BÖYLE BİR ŞEY OLAMAZDI…”
“Kayıp” mezarlığın izinde, Gençlik Merkezi’nin kilisenin korunması maksadıyla sunmuş olduğu roundabout (dönel kavşak) projesine ilişkin o dönemin Lefkoşa Belediye Başkanı olan Kutlay Erk arkadaşımızla da konuştuk. Kutlay Erk, konuyla ilgili olarak özetle bize şunları anlattı:
*** Karayolları’nın Kaymaklı’dan gelerek Başbakanlığa gidecek yol projesi bir tasarım şeklindeydi, o zamanki Karayolları Müdürü sanırım Niyazi Altan bey geldi konuştuki, rötüşlerini yaptık. Benim de Ecvet Yusuf Caddesi’ni genişletme projem vardı… Karayolları projesinde Kaymaklı’dan gelecekti yol, Öğretmen Akademisi tarfından dolaşıp gelen bu yol, THY’nin şimdi olduğu yeri geçer ve devam eder, Yenişehir’den ve Başbakanlık tarafına çıkacaktı. Benim Ecvet Yusuf Caddesi projemle onların bu projesini birlikte şekillendirdik.
*** Ondan sonra ben Ecvet Yusuf Caddesi genişletme projeme öncelik verdim.
*** O dönem Kilise’yi korumak üzere Gençlik Merkezi bir proje verdiydi… Ne benim, ne karayollarının bu kiliseye zarar vermek veya yıkmak gibi bir düşüncemiz olmadı… Kavşağı nereye taşırız diye bu şekilde karar verdik, Gençlik Merkezi’nin getirdiği proje de bizim düşündüğümüz doğrultuda bir projeydi. Biz daha fazla arazi aldıydık kiliseden, onlar Gençlik Merkezi arazisini daha geniş tutmamızı istedilerdi. Ve böylece roundabout projesi şekillendi. Dikkat ederseniz, bu roundabout, tam geometrik olarak merkeze oturmaz – başbakanlık tarafından gelen yol mesela daha dardır. Araçların dönüş kabiliyetini zorlayan bir durum ama illa da ölünecek bir durum değildir…
*** Böylece Gençlik Merkezi’nin talebini dikkate aldık ve kendilerine daha geniş bir alan bıraktık. Benim dönemimde Ecvet Yusuf Caddesi’nin genişletilmesinin uygulanmasına önem ve öncelik verdiydim. Kamulaştırmaya gitmeye çalıştık ancak Maliye Bakanlığı ödemiyordu kamulaştırma için parayı belediyeye, ancak ben ayrıldıktan sonra Bulutoğluları’na ödendi bütün kamulaştırma bedelleri…
*** Bizim tüm bu süreçte Karayolları’yla mezarlığa saygı gösteren tavrımız vardı… Bu proje çerçevesinde mezarlığa dokunmuş olduğumuzu zannetmiyorum, mezarlık varsaydı, yol geçirmiş olamazdık…
MUSTAFA ÖZGÜ: “KAYIPLAR KOMİTESİ KAZDIYDI…”
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Asistanı Mine Balman, Gençlik Merkezi’nin bulunduğu alanda 2008 ve 2010’da kazı yapıldığını ve antik kemiklere rastlandığını söylüyor.
Kilise avlusundaki kazıyı, Gençlik Merkezi eski yetkililerinden Mustafa Özgü hatırlıyor…
“Kilise ile istinat duvarı arası bir bölge vardır, betondur şu anda… Kayıplar Komitesi, kilisenin arka kapısının eşiğini değil, aşağısını kazdıydı… Burası mezarlık alanıydı herhalde…”
Nitekim bulunan bazı insan kalıntıları antikti…
Edindiğimiz bilgilere göre, Kutlay Erk dönemi sonrasında dönel kavşak inşa edilerek kilisenin dönel kavşağın içerisinde kalacağı dönemde, asfalt dökülürken, sanırım Karayolları, Kayıplar Komitesi’ni bu alana çağırmış ve açığa çıkan bazı insan kemikleri ve seramikleri göstermişti… Kayıplar Komitesi burada kazı yapmamış, yol dökümü esnasında açığa çıkan insan kalıntılarının antik kalıntılar olduğunu teyid etmiş ve asfalt dökümüne devam edilmişti…
Mustafa Özgü, barikatlar açıldıktan sonra kiliseyi ziyaret eden Kıbrıslırumlar’ın buradaki mezarlığı ve mezarları hep aradıklarını da anlattı, bu mezarlığın Gençlik Merkezi’nin kirasında bulunan çemberin kenarında, kuzeye doğru sağ tarafta olabileceğini ancak kendilerinden önce burasının dümdüz edilmiş olduğunu aktarıyor…
YAKINLARI BURADA GÖMÜLÜ OLANLAR RAHATSIZ…
Geçtiğimiz günlerde “Lefkoşa’nın Geçmiş Yılları” sosyal medya sayfasında Panaya Trahona Kilisesi’nin eski bir fotoğrafının yayımlanması, bu kiliseyle ilgili hatıraları bulunan, kiliseye ait mezarlıkta yakınları gömülü olan Kıbrıslırumlar’ın üzüntülü paylaşımlarına neden oldu… Bu kilisenin mezarlığında yakınları gömülü olan Kıbrıslırumlar, atalarını saygıyla anarken, bu mezarlığın “kayıp” edilmesi çok büyük bir utanç olarak ortada duruyor… Kıbrıslırumlar ayrıca burasının şimdiki şekliyle kullanımından da rahatsızlıklarını dile getiriyorlar – Gençlik Merkezi, gençlerin bu alanda çok yararlı faaliyetlerini yürütüyor olsa dahi, kilisede vaftiz edilmiş veya yakınları burada gömülü olan Kıbrıslırumlar, bir kilise alanında bu faaliyetlerin yapılmasına üzülüyor. Her ne kadar da çoğu Kıbrıslıtürk için buradaki faaliyetler son derece anlamlı olsa dahi, bu kiliseyle küçük yaştan bağları olan Kıbrıslırumlar, kilisenin kendi dini maksatları dışında bir amaçla kullanılmasını kabul etmiyor ve buna üzülüyorlar.
KAYIPLAR KOMİTESİ’NE ÇAĞRI…
Bu noktada Kayıplar Komitesi’ne bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz… Bir okurumuzun 2008’de verdiği bilgi yani kilisenin arka kapısı civarına bir “kayıp” şahsın gömülmüş olduğu iddiası tekrardan değerlendirilmeli ve bu konuda daha ayrıntılı araştırma yapılmalı… Böylece bu okurumuzun görmüş olduğu kalıntıların gerçekten bir “kayıp” şahsa mı ait olduğu yoksa mezarlıktan bazı kalıntılar mı olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır kanısındayız…
“Kayıp” mezarlık konusunda ise Vakıflar İdaresi’ne ve Eski Eserler Dairesi’ne iş düşüyor: Eski haritalardan eminiz bu mezarlığın tam yeri bulunabilir ve bu konuda neler yapılabileceği yönünde İki Toplumlu Kültürel Teknik Miras Komitesi’yle istişarelerde bulunulabilinir. Mezarlık “kayıp” edilmiş olsa dahi, orada bir mezarlığın bulunduğunu, insanların orada gömülü olduğunu belirten bilgilendirici ufak ve sembolik bir tabela konulabilir mezarlığın bulunduğu ama artık görülemediği alana diye düşünüyoruz… Bunlar da bizim naçizane önerilerimiz…