Tam da ona uygun bir kitap ismi olmuş... ‘Uçan Yıllar’.... İtiraf etmeliyim. Ukalalığımı her zamanki hoşgörüsüne sığınarak mazur göreceğini inanarak, kitabının adını ‘Kanatlı Yıllar’ mı koysaydı acaba diye düşünmedim değil. Ama isim önemli mi o kadar ? İçerik daha önemli bence... Hayırlı olsun Hüseyin Abi...
Hüseyin Kanatlı’yı tanımayan çok çok azdır bu ülkede. Onu yakından tanıma, birlikte çalışma hatta bir sürü şeye imza atma şansına sahip birkaç kişiden biriyim ben de. Sadece meslek yaşamımda değil. Müzik yaşamımda da. Hatta ve hatta özel yaşamımda bile.
Bayrak Radyosu’nda tanışmıştık. Batı Müziği bölüm şefiydi. Ben de aynı bölümde program yapımcısıydım. Engin deneyimi ve bilgisi ile sadece benim değil, bölümde çalışan diğer arkadaşlarımın da hem şefi, hem hocası hem ağabeyiydi. Bolca hatalarımız oluyordu. Uyarmak, düzeltmek de onun göreviydi. Ama o, azarlama nedir bilmiyordu. Olay veya hata ne isterse olsun, hep son derece soğukkanlı hep son derece kibardı. Azarlaması bile alışılmışın çok dışındaydı. Hem kendisi üretir hem de bizi sürekli olarak üretmeye teşvik ederdi.
70’li yılların hemen başlarıydı galiba. Onun önderliğinde, radyo programcılığında erişilmesi güç bir rekora da imza atmış bir ekip olmuştuk bir dönem. Bölüm Şefi Hüseyin Kanatlı’ydı. Bölüm ise, o dahil dört kişiden oluşuyordu. Ben, Ferahzat ve Sonay... Diğer rutin işlerimizin yanısıra bu dört kişi, haftada 21 adet program üretiyordu. Batı Pop, Türk Pop, Klasik Müzik, Caz aklınıza ne geliyorsa. Üstelik tümü önceden metin hazırlayarak – o zamanlar metin zorunluydu - yayına verilen programlardı. Haftanın her günü, nerdeyse gün boyunca yapım stüdyosundan çıkmıyorduk. Çoğu zaman, işin araştırma ve metin yazma kısmını, mesaiden sonra yapmaktaydık. Ama Hüseyin abimiz durmak bilmiyordu. Hem kendisi durmuyor hem de bizi daha fazlası için teşvik ediyordu. Bir program daha yapmamızı önerdi. “Olur” dedik. Öneri Program Amirliği’ne, oradan da Müdür’e kadar gitti. Tamm o günlerde, rahmetli Müdürümüz Hakkı Süha Bey’le karşılaştım. “Beee Gündüz ama gabal aldınız galiba.. Yeter be evlat. Da Ganatlı’ynan uçamazsınız ha.. Ona uyarsanız gece da burda yatacaksınız haberiniz olsun” demişti. Meslek hayatımın en ilginç anılarından biridir bu.
Aşağı yukarı aynı sıralarda, yılların Bayrak Kuartet’i, ismini değiştirmiş, müzikte kendine bir misyon edinmiş, Sıla 4 olmuştu. En büyük destek yine Kanatlı abimizdendi. Her adımımızı takip ediyor, alkışlıyor, cesaretlendiriyordu. Yıllarca hiç aksamadan sürdü gitti bu destek. Biz de hep ‘bizden’ biri olarak görmüştük onu.
***
‘Uçan Yıllar’da Hüseyin Kanatlı, 1931-1959 yılları arasında yaşadıklarını anlatıyor. Her zamanki akıcı ve düzgün üslubu ile.
Sordum. “Peki sonrası ?”... Gülümsedi. “Sonrası birkaç ay içinde....”.
Anılarını anlatırdı zaman zaman. Birinci ciltte anlattıklarından bazılarını biliyordum. Ama bilmediklerim de çoktu. İkinci kitabında yer alacak olan bilmediklerimi de bekliyorum şimdi büyük bir merakla. CBC anılarını, Lefke anılarını ve tabii Bayrak Radyosu anılarını.
‘Kanatlı’ bir kez daha kanatlandı kısacası. Kitabının tanıtım gecesinde bir konuşmacının da dediği gibi ‘O yılları mı uçurdu kanatlarıyla ? Yoksa yıllar onu mu ?”.