Bizim takım çok iyi!
Tamam canım çok iyi de bir galibiyet alamadınız!
Hatta, tek bir gol atamadınız!
Daha da kötüsü, rakip kaleye bir tek şutunuz yok!
-*-*-
Ama bak filanca takımın teknik direktörü, bize yardımcı olacaklarını söylüyor, yakında her takımı yeneceğiz!
Kardeşim, o size yardımcı olacağını söyleyen teknik direktör, kendi takımına baksın!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Efendim, Serdar Denktaş diyor ki, “ülkede lider boşluğu var”...
Yürekten inanıyorum!
İlk başta asla öyle olmayacağı inancındaydım ama yanılmışım!
Kıbrıs Türk Takımı pardon devleti, yani resmi adıyla KKTC, tarihinin en rezil ve boş yapma dolu dış siyaset dönemini yaşıyor!
-*-*-
Ancak dış siyasetteki mutlak yenilginin, kesin boş yapmanın ötesinde; içte de lider eksikliği ciddi anlamda göze çarpıyor...
Her türlü usulsüzlük ve yolsuzluk karşısında tek bir kelime etmeyen bir “lider” söz kousu!
-*-*-
Sosyal medya yıldızlığına soyunmuş, köpek sevişmesini dahi hesabından paylaşan bir “lider”, usulsüzlük, yolsuzluk, Teknecik kara dumanı gibi durumlarda “tıs”!
-*-*-
Kıbrıs Türk toplumu tarihinin gelmiş geçmiş en ciddi “katliamı”, Adıyaman’da 6 Şubat 2023’te yaşanan İSİAS Katliamı’dır!
Raporlar yayınlandı, sorumlular cezalandırılsın!
Liderimiz bu konuda ne diyor?
Hiç bir şey!
Çünkü “lider” değil!
Olsaydı, O’na buna yalakalık, biatçılık edeceğine, “İSİAS Otel’e imar affı sağlayanlar da yargılanmalıdır” demesi gerekirdi!
-*-*-
Eğitimde, sağlıkta çok ciddi sıkıtnılar vardır...
Kanser hastalarının, MS hastalarının ilacı yoktur!
Lider, festivallerde gezmekte, fotoğraf çetirip paylaşmaktadır!
-*-*-
Bu toplumun başına hasbelkader cumhurbaşkanı olarak oturtulan kişinin zavallılığı apaçıktır!
İstifa edip anavatanına ya da vatandaşı olduğu ülkeye yerleşmesi, “çok sevdiğini iddia ettiği” KKTC’ye yapacağı tek büyük iyilik olur!
-*-*-
Kazakistan – Astana olayı, tarihi bir yenilgidir...
KKTC’nin Astana’ya gözlemci üye olarak dahi katılamaması, yaklaşık 3 yıldır üzerimize kabus gibi çöken saçma sapan “eşit egemen devlet” siyasetinin bittiğinin açık ispatıdır...
-*-*-
Evet, Ersin Tatar, Türk dış siyaseti çerçevesinde, bilinçli ve planlı bir şekilde cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtulmuştur ama o siyasetin çöktüğü çıplak gözle görülmektedir!
-*-*-
90 dakikalık bir maç, 10 dakika da hakem uzatmaya gitti; toplam 100 dakikada kaleye tek bir şutunuz yok!
İki pas bile yapmamışsınız!
Lütfen oturup düşünün!
Sürekli boş yapmakla, sürekli boşa kürek çekmekle bu gemi gımıldamaz b’annem!
Kanser ilacı olmayan devletin yöneticilerine küfretmek sevaptır!
Yenidüzen’de Serap Şahin’in geçtiğimiz Pazar günü, Mağusalı kanser hastası Aysel Alihan ile yaptığı söyleşiyi okudunuz mu?
-*-*-
Çok merak ediyorum, o söyleşiyi, öteki yazıda bol bol bahsettiğimiz liderimiz okudu mu?
Hükümet üyelerimiz, vekillerimiz, özellikle UBP – DP ve YDP’li en üst düzey bürokrat kardeşlerimiz okudu mu?
-*-*-
Sağlık Bakanı’nı yakından ilgilendiriyor mesele, bir göz attı mı?
Kıb Tek Yönetimi bu söyleşiye göz gezdirdi mi?
AKSA Yöneticileri meseleden haberdar mı?
Ne bileyim, Ercan Havaalanı’nı yapan Emrullah Turanlı kardeşimin bu haberde söz edilenlerden haberi var mı?
-*-*-
Aysel Alihan bir mimar...
Yaklaşık 4 yıldır ilik kanseri ile mücadele ediyor...
Hastalığı üçüncü kez tekrarladı...
Ve tedavinin altıncı ayından sonra kemoterapi ilacı bulamıyor...
-*-*-
Devlet mi?
Hadi canım!
Hangi devlet!
Maşabba derdik eskiden; doğrusu “maşrapa”ymış!
Maşabbadan devlet işte!
-*-*-
Kanser ilacı olmayan bir devlet!
Eşit ve egemen!
E yok, siz gerçekten sövme istersiniz!
Size sövmek lazım!
-*-*-
Eşit ve egemen devlet diye herkesin gelmişine geçmişine ve geleceğine sövmek caizdir!
Hem de en pisinden, en kötüsünden!
-*-*-
Ama etik değil mi?
Kabalık ediyorsun Serhat!
Bu kadar da pis olmamalı insan!
Koskocaman devlet büyüklerimize sövmekten bahsediyorsun!
-*-*-
Be arkadaşlar artık yeter!
Bunların hiç birinin, yukarıda anlattığım konudan; yani kanser ilacı olmamasından, MS hastalarının ilaçsız kaldığından, ülkede şeker hastaları için yeterli insülinin çoğu zaman bulunmadığından zerre umuru olmaması mıdır daha büyük küfür, yoksa bizim gelmişlerine geçmişlerine, yedi gabilelerine, sülalerine sövmemiz mi?
-*-*-
Kanser hastalarını, MS hastalarını, şeker hastalarını ölüme terkedip, başımızda egemencilik, eşitlik saçmalığı ile dalga geçenlere küfretmek, sevap işlemektir aziz ve muhterem din kardeşlerim!
Üzülmenin ve kınamanın ötesi de olmalı!
İsrail ve taraftarları diyor ki, “... Hamas’tan bıktık usandık, son saldırıları canımıza tak ettirdi, hepsini yok edene kadar bombalayacağız...”
-*-*-
Filistin yanlıları diyor ki, “... İsrail, 75 senedir ayrımcı, faşist ve saldırgan bir üslüpla Filistin topraklarını işgal etti, bu da son saldırıdır. Ateşkes uygulanmalıdır... ”
-*-*-
Hamas diyor ki, “... Artık yapacak başka bir şeyimiz kalmadı... Allah- u Ekber...”
-*-*-
Savaşa karşı olanlar diyor ki, “... Tamam Hamas saldırdı, İsrail’in de kendini koruma hakkı var ama bu kadarı da olmaz, derhal ateşkes uygulanmalı...”
-*-*-
KKTC Meclisi de İsrail’i kınama kararı aldı...
Oy birliği ile deklerasyon yayınladı...
Bravo...
-*-*-
Kısacası, biz dahil herkes birşey söylüyor!
Kınıyor, ağlıyor, üzülüyor...
Ama birşey yapan yok!
Ve çocuklar ölüyor, izliyoruz!