BİR MARAŞ HAYALİ

Neşe Yaşın

Güzel kelimelerin bazı kötülüklerle ilişkilenmesi yeni bir durum değil. Savaşın adına barış demek örneğin; başkalarının acılarını zafer diye kutlamak, binlerce ölümle sonuçlanan bir çatışma avantajlar sağladı diye sokaklarda dans etmek filan. Hayat bir şenlik olsun istiyoruz, hep birlikte pikniğe çıkmak, yiyip içip dans edip eğlenmek. Bundan güzel bir şey olabilir mi? Bunu bir başkasına nispet olarak yapmak kötü olan. Kendini bir fatih olarak davet ettirmek. Davet mi? Orası davet edenden çok benim evim tavrı. Aslında bundan bile daha vahim bir görüntü söz konusunu olan, bir dayılanma, bir merhametsizlik gösterisi. Hani öyle çok isyan edersin de nutkun tutulur ya; bunun gibi bir şey…

Oysa şöyle de hayal edebilirdik: BM denetiminde yapılan beşli zirvede Maraş’ın bir barışma ve buluşma mekanına dönüştürülmesine karar verilir. Bu haber büyük bir sevinçle dünyaya ilan edilir. Yapılan çağrı üzerine adanın iki yarısından ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen aktivistler uyuyan şehri uyandırmak için kolları sıvar. Düzenlenen uluslararası mimarlık kongresinde şehrin benzersiz mimarı özelliğinin nasıl değerlendirilebileceğine dair bildiriler sunulur. BM gözetiminde eski sahiplerine öncelik verilerek yerleşime açılacak olan Maraş’ın bir bölümü dünyadaki bütün savaşları ve yıkımları lanetleyecek bir açık hava müzesine dönüştürülür. Maraş bir başlangıç olarak tüm üye ülkelerin dış işleri bakanları ve bürokratlarının yanı sıra sivil toplumdan da binlerce kişinin katıldığı bir BM barış formuna ev sahipliği yapar. BM genel sekreteri açılışta yaptığı konuşmada Kıbrıslı Türk ve Rum liderleri bu örnek iş birliğinden ötürü içtenlikle kutlar ve bu önemli girişimin Kıbrıs’ta kalıcı bir barışın, bir nihai anlaşmanın ve adanın yeniden birleştirilmesinin önünü açmasını temenni eder.

Ortalık bir şenlik alanına dönmüştür. Gençler hep birlikte dans etmekte, iki toplumlu koro bir köşede Türkçe, Rumca şarkılarla konser vermektedir. Bir başka köşede Kıbrıs Havaları Derneği’nden Selçuk Garanti ve Andrula Şanti kalabalığı coşturmaktadır. Tufan Erhürman bir köşede dans ederken görüntülenir. Gece ay ışığında adanın şairlerinin yanı sıra dünyanın dört bucağından şairlerin de katıldığı büyük bir şiir dinletisi düzenlenir. Niki Marangou anısına düzenlenen şiir maratonu gün ışıyana kadar devam eder.

Bir hafta boyunca uluslararası ve yerel pek çok müzik grubu barış içi sahne alır. Adanın her iki yarısından gençler sahile ellerinde biralarıyla yayılıp keyif yaparlar.

Sahilde açılan sergide Maraş’taki eski yaşama dair fotoğraflar sergilenmektedir. Bir köşede Maraş’a dair hatırların anlatıldığı bir video döner. BM genel sekreterinin sergiyi ziyaret görüntüleri dünya medyasında önemli bir yer tutar

Çağdaş sanat enstalasyonlarında yıkıntılar arasında bulunan objeler kullanılır. Maraş’ta gerçekleştirilen sergi, dünyadaki sanat eleştirmenlerinin birinci gündemidir.

Restore edilen ressam Georgio M. Pol’un malikanesinde büyük bir açılış vardır. Sanatçının eserleri ile ilgili konferans malikanede sürmektedir.

Şehirde gerçekleşecek Pink Floyd konseri için heyecan doruktadır. Gençler Pink Floyd tişörtleri ile ortalıkta dolanır. Konsere özellikle Türkiye’den büyük ilgi vardır.  Pink Floyd konseri için Uluslararası statüsü kazanan Ercan havaalanına ek seferler konur.

Bir hayal işte! Ama gerçekleşmesi o kadar kolay bir hayal ki! Bu kadar da değil üstelik. Bir cesur ve olumlu karar neler getirmez ki ardından. Böyle bir hayal dururken neden diğer türlüsü seçilir? Küçük bir azınlık için hızlı kazançlar yok çünkü böyle bir hayalde? Birinin öbürü üzerindeki zaferinin milliyetçi skoru yok. Kıbrıs’ın nihai bölünmesine gidecek yolda, yeni ganimetlerin hazzı yok.

Bu hayalin gerçekleşebilmesini isteyen, bu hayalden yana olan bizler öyle kalabalığız ki! İstersek başarabiliriz.