Kıbrıs Türk Toplumu’nun; varoluş mücadelesi denildiğinde ilk aklına gelen; silahlı mücadelesidir. Ne yazık ki, böylesi mücadelenin üzerinden yıllar geçmiş, köprünün altından nice sular akmış, unutulmamış ama “mücadele” kavramının şeklinin değiştiğini de hep göz ardı etmiştir.
Genelde “Sol” cinahın başı çektiği ve emekten, üretimden yana olan hâl ve tutum sergileyenler “ayrılıkçı-hükümet karşıtı, komünist, devlet karşıtı” olarak algılatıldı Sağ cinah’ın politikacıları ve basını tarafından.
Gün oldu “vatan haini-Rumcu” edebiyatı döşendi onlar için.
Ama günün sonunda kendine, emeğine ve insanına sahip çıkmak için mücadele veren hep onlar olmştur.
Geçtiğimiz gün basına düşen Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) ile ilgili “Tasviye Halindeki KTHY’ye Ait Demirbaşların Perakente Satışı Başlamıştır” yazılı duyuru pankartı, böylesi öz kurumlarımızı batıranları lanetle anmama bir kez daha neden oldu.
1975’ten sonra Sanayi Holding kuruluşumuzun Girne şubesi geldi aklıma. Atatürk büstünün çaprazındaki eski harup ambarlarının en sağında yer alıyordu. Çok nedenle oraya gittiğim olmuştu çocukken. Annemin siparişiyle kova almaya, dükkan için naylon poşet almaya ve nice ürünler.
1974 sonrası Rum’dan kalan en önemli “ganimetlerden” biriydi bu fabrika. Ve birçokları gibi sökülüp satılmak, Türkiye’ye taşınmak yerine Kıbrıs Türk emekçisi sahip çıkmış, üretimini devralıp, hani “üretmeyen toplum” dedikleri bu toplumun insanları üretimini yıllarca sürdürmüşlerdi. Ta ki kendi kurumlarına, öz kaynaklarına sahip çıkmayan bir hükümet, hükümet yandaşları ve yiyiciler, bu kurumun başına üşüşene kadar. Belki o zamanlar da “Feder sonsuza dek yaşayacaktır” diyenlerin açgözlülükleri, kişisel menfaatleri yine ortak bir yolda birleşmiş, her daim “zarar” olarak öne atılan hükümet savunmasıyla, üreten ve kazanan böylesi bir kurumumuzun ipi çekilmiş oldu. Bu ipi tutan elleri bugün de lanetliyorum.
Ve KTHY...
Solculuk; yurtseverliktir, insanını seven, emeğine sahip çıkan, sosyal adaletçi, üretimi emekle birleştirendir. Ve Solculuk; kendi bağrından çıkan kurumlarını, bu kurumlarda çalışan kendi yurttaşlarının haklarını savunmak ve korumaktır da.
Benim için Sanayi Holding ne ise; KoopSüt de, KTHY de aynıdır. Kıbrıs Türkü’nü temsil eden bir havayolunu desteklemek, korumak da her “yurttaş” dediğimiz insanın içinden gelmesi gerekendi. Benim için, bu devletin adı “Otonom, Federe, KKTC” olmuş o kadar da önemli değil. Önemli olan Kıbrıs Türk toplumunun varlığıdır ki bu da KTHY uçağının üzerinde yazan “Kıbrıs Türk Hava Yolları” ile örtüşmektedir. Çünkü kendi toplumuna, değerlerine, kültürüne sahip çıkmak, bugünün “varoluş” mücadelesidir. Bundandır ki uçtuğu zamanlar her daim KTHY bileti almaya özen göstermiştim. Bundan dolayıdır ki “KKTC sonsuza dek yaşayacaktır” diyenlerin de ipi çekenler arasında olmalarını bir kez daha lanetlemişimdir, önce kendi değerlerine sahip çıkmayı öğrenmeleri gerektiğini de söyleyerek.
O dönenlerde bir “yapıştırma” hazırlanmıştı, yanlış hatırlamıyorsam DP tarafından yapılmıştı: “KTHY Bizimdir” yazmaktaydı.
Kendi havayoluna, kurumlarına sahip çıkamayanlar bir kez daha düşünsünler; “sonsuza dek yaşaması gereken öncelikle nedir?” diye...